PAO 19: Zümrüt Akel: Müstakbel Derin Zorlayıcı.

4 2 0
                                    

Medya: Karan'ın Annesi Zümrüt Akel rolünde Meryl Streep

*****

Karan yataktan kalkıp kapıya ilerledi. Bense onun peşinden koşturuyordum bana ne yaptığını öğrenmek için. Odayı dolduran müzik sesiyle telefonunu hatırlamış olacak ki geri döndü. Daha küçük ve atik olduğumdan telefonuna ondan önce atıldım ve telefonunu kapıp koşmaya başladım odanın içinde. Önce sakince gözleriyle odanın içinde beni takip etti, ardından göz devirdi bıkkın bir tavırla.

"Telefonumu ver."

Başımı salladığımda hiç uzatmadı.

"Tamam, sende kalabilir. Sadece annem ararsa açma." Nasıl yani pazarlık yok muydu? "Karan bana ne yaptığını söyleyecek misin?" Kısaca düşündü ve "Hayır." diyerek beni itti ve kapıya doğru ilerledi. Baya sinirlendirmişti beni, dostlarım. Kapıya doğru fırladım ve delikteki anahtarı çevirerek kilitledim. Çocuk musun bakışları atarken balkona koşturdum ve anahtarı fırlattım. Gözlerini kıstı ve bana aslanın yavru ceylana attığı bakışı attı: Seni bitireceğim yavrum bakışı.

"Tüh, desene kilitli kaldık."

"Derin, rakip tanımaz bir aptallığın var." Onunla pazarlık şartları doğuyordu işte. Telefonun elimde titreyip çalmasıyla gözlerim kocaman açıldı. Ekrandaki isme çığlık attığımda Karan üstüme geldi. Koştururken büyük bir keyifle telefonu açtım.

"Karan?" Körün istediği bir göz Allah vermiş Tepegöz.

"Karan şu an burada değil anneciğim." Karan yüzünü elleri arasına aldı ve başını hayır dercesine salladı.

"Nursena, sen değilsin. Kimsin ve oğlumun telefonu sende ne arıyor, küçük hanım?" Otoriter sese gülümsedim. Karan bu kadından çok çekiyor olmalıydı. Karan elime doğru hamle yaptığında yatağıma doğru atlayıp üstüne çıktım. Küçük bir koşuşturmaca yaşarken keyifle konuştum.

"Aaa, beni nasıl tanımazsınız? Oğlunuz hiç anlatmadı mı? TÜH! Büyük kayıp. Ben oğlunuzun arkadaşıyım."

"Kız arkadaş gibi mi?" Kahkaha attım.

"Çok daha fazlası, kesinlikle çok daha fazlası!"

"Anladığım kadarıyla ciddi?"

"Her hafta bir bebek düşürecek kadar ciddi."

Karan saçlarını avuçladı çıldırırcasına ve kolumu tutarak telefona uzandı. Diğer elimle telefonun kulağımdaki yerini değiştim. Birkaç saniye daha kazandırdı bu bana.

"Hm, sanırım ne kadar ciddi olduğunuzu kavradım. O halde seni evimde görmek istiyorum küçük hanım."

"Teklifinizi reddediyorum. Gelmek istemiyorum." Sinirlendirmeliydim böylece Karan'a çatabilirdi. Karan belimi tuttu ve beni kendine çekti. Afallamamla birlikte telefonu elimden çekti. Kapatmasını bekledim ama hoparlörü açtı.

"Size fikrinizi soran olmadı, küçük hanım. Bu bir teklif değil emirdi." Karan telefondaki ses tonuyla gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Nasıl yani? Ne demek oluyordu bu?

"Emriniz beni bağlamıyor. Ne yapabilirsiniz ki? Telefondan kulağımı mı çekeceksiniz?"

Kısık bir gülüş sesi duydum telefondan.

"Niyetimi açıkça anlatamadım sanırım Küçük Hanım: Karan'ın telefonundaki GPS'ten yerinizi tespit ettim. Yakın bir yerdesiniz. Yanına gelmem en fazla yedi dakikamı alır ve makyaj tazeleme sürem de bunun içinde. Ailenizle düşürdüğünüz bebekler üzerine küçük bir konuşma yapmam gerekebilir." Yutkundum. Karan'ın annesinden ne bekliyordum ki? Tabii oğlu ona çekecekti: Tehditkâr ve alaycı.

Perde Arkasındaki Oyun (Düzenlenmekte)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin