"Oyunlarımda geri durmayacağını pek çok kez gösterdin, Öğrenci."
Sesiyle omuz silkerken silahı Efrar'a yönelttim. Efrar silaha uzanıp elimden alırken karşı koymadım. Silahı tekrar Melih'e uzattı, Melih göz teması kurmaksızın aldığı silahla pencereden uzaklaştı. Elindeki cisim artık ona yabancı değildi, tutarken eli titremiyordu bunun sebebi ise kullanmayacağına kendini inandırmasıydı. Karan ve ben onun yerine bunu yapabilirdik, vicdani yükümlülükten uzaklaşabilirdi böylece. Bir diğer durum ise bu odadaki tek düşmanın Efrar olması ve ona herhangi bir sempati duyulmamasıydı.
"Özellikle de anneniz İnci'nin öldüğü gün."
Efrar'ın gözlerinde beliren oyuncu parıltı beni derinden sarsarken, Melih bu cümlesiyle sarsıldı ve şaşkın gözleri beni buldu. Mavi göz bebekleri irileşirken yüzü gerildi. Bense Efrar'ın ne anlatacağını bilmeden kalp atışlarımı düzene sokmaya çalıştım. Ellerimdeki boşluk hissiyle dona kaldım. Karışan duygularım yüzüme yansırken Akel'den silahını istedim, korku ve panikle dolu bakışlarıma rağmen sessizce silahı uzattı. Silahı almaya uzandığımda, Akel büyük bir hızla elimden yakalayarak kendine doğru çekti. Bu ani çekişle bedenim hızla sarsıldı. Sırtım Akel'in göğsüne yapıştığında kendini bana yasladı ve karın bölgem sıkıca sarıldı. Çeneme dayanmış silahını hissettim ve gözlerimi kapatarak bir anlığına kafamın içindekileri sakinleştirmeye çalıştım.
"Neler yaptın kim bilir Külkedisi?"
Çeliğin soğukluğu boğazımda keskin bir iz bırakırken, yutkundum. Karnımın üstündeki koluna dokunarak, bu gerçeküstü durumu somutlaştırmaya çalıştım. Nefesini yanağımda hissettiğimde, içimdeki endişe azaldı. Efrar'ın neler anlatacağını bilmiyordum ve bu belirsizlik içinde gergindim. Karan'a daha da sığındım. Karan dudaklarını, yanağıma hafif bir baskı uygulayarak bastı. Kirli sakalının dokunuşu, yüzümde karıncalanma yaratırken, yanağını yavaşça yanağıma sürttü. Sakinleştirici bir dokunuş hissettim ancak içimdeki telaş hala devam ediyordu. Karan'ın fısıltısı, belirsizlikten kaynaklanan endişemin üstünü çizdi. Sadece Efrar'ın ne anlatacağını bilmemek, bu belirsiz karanlık içinde kaybolmak gibiydi.
"Yine de ne yaptığını önemsemeden, yanlış bile olsa yanında olacağım Külkedim."
Sözleriyle içimde büyük bir güven duygusu yeşerirken çenemdeki silahı umursamadan yanağımı yanağına yasladım. Seni seviyorum Akel, en çok seni.
Melih'in şüpheye boğulmuş ama kararlı çıkması için zorladığı sesiyle ona döndüm.
"Bu konudaki hiçbir sözünü umursamıyorum. Kardeşime masum olmasına rağmen o kadar çok zarar verdin ki seni affetmiyorum. Hayatımızı kabusa çevirdin, onu intihara zorladın, boğdun, bir katile dönüştürdün, vicdansız birine dönüştürdün, başımıza belalar açtın."
Efrar, doğrultulan silahı izlerken dudaklarından ince bir gülümseme süzüldü. Ona özgü zarif bir hareketle elini yavaşça yukarı kaldırdı. Parmakları adeta bir sanat eseri gibi, incelikle büküldü ve nazikçe bana doğru uzandı. Aynı anda, gözleri hiçbir an geri çekilmeden ağabeyime odaklıydı. Göz teması kurmaya can atıyordu. Her bir parmak, özenle havada dans ediyormuş gibi göründü. Sadece bir fiziksel jest değil, aynı zamanda bir üstünlük ve hakimiyet gösterisi olarak algıladım bunu. Parmaklarının olayı neydi?
"Öğrencim diye övünmüyorum, kendisi gerçek bir canavardır. O kadar katı bir kalbi ve ölüme susamış bir mizacı var ki ben bile karşı koyamıyorum. Küçük Akel'e hak verebilirim bu konuda. Kanla resim çizen bir çocuktu, tuvali ise insanların yüzüydü. Onu tanımadan önce insanları öldürmeyi arzulamazdım, içimdeki canavarı kana susatan onun yüzümde gezen kanlı parmaklarıydı. Beni ölüme sürüklerken başımda beklemeye başlıyor, yardım çağırmıyor, onu kurtarmamı istiyordu. Kanlı parmağını gözümde hissettiğimde bedenime bir hastalık gibi yayılan kan, sıkı sıkı zincirlediğim canavarın kafesini parçaladı. İçindeki karanlık kalan tüm aydınlığımı yok etti. Bunu biliyordu, beni buna dönüştürmeyi arzulamıştı. Sonra her şeyi başlattı. Yargıda bulundu, birilerini öldürmemi isteyerek. Ceza keseceğimi biliyordu, beni ölümden kurtarmıştı ve ona borçlanmıştım. 7 yaşındaydı ve sadece nefretten oluşuyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perde Arkasındaki Oyun (Düzenlenmekte)
Novela Juvenil"Yıldızlar tehlikelidir, Öğrenci. Onlara ulaşamazsın yalnızca kayınca dilek tutarsın, kayanın yıldızlar değil de hayatın olduğunu bilmeden." Ailesinin gizemli ölümünün ardından, gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar dehşet içinde ve yalnız olan Öğrenci...