PAO 66: Çilekli Sakız & Yalnız Prens

1 0 0
                                    


"E ne düşünüyormuşum?"

"Nursena'yı." Dedim dalga geçercesine. Yüzünde bir gülümseme oluşurken mırıldandı. "Nasıl düşünmem? Sevgilim o benim." Şakası bile yüzümü düşürdü ve keyifsizce geri çekildim. Karan ise bir anda sertçe söylendi. "Bora, bir daha Mete dersen, seni pijama partisi yapar gibi sarıldığın o yastıkla boğmadan önce ağzına demir şiş sokarım çıkaramaman için tersini lavlarım. Nereden bilebilirim anasını satayım, lavuğun 12 yaşındaki kızların yönettiği fan hesabı mıyım?"

"12 yaşındaki kızlardan bahsetme Çakma Akel, best friendin Bora azar şimdi."

Mete'nin sesiyle gözlerimiz hızla kapıya döndü. Bakışlarımı üzerinde gezdirdiğimde Mete, yaşadığı geceyi yansıtan izlerle doluydu. Mete, enerji ve mutluluk veren simasıyla ve doğal yakışıklılığıyla bilinirdi ancak bu sabah karanlık gözleri ve morarmış göz altları, geçirdiği gecenin yorgunluğunu ve huzursuzluğunu yansıtıyordu.

Siyah saçları bukleleşmiş bir şekilde gözlerine ve yüzünün etrafına serpilmişti. Göz altları, uykusuzluğun ve alkolün etkisiyle morarmıştı, yorgunluk ve hüzünle dolu bakışları içimi burktu. Dağılmışlığı hala gecenin izlerini taşıyan bir genç adam portresi çiziyordu. Belki de içindeki boşluğu doldurmak için aradığı şeyi bulamamıştı, bu yüzden Karan ona yazınca buraya gelmişti.

Halen ayılamamış gibi duruyordu çünkü gözleri hafifçe kısılıydı, içkilerin ardından gelen uykusuzluğun bedelini ödüyordu. Üstünde kırışık bir gömlek vardı, bu havada böyle gelmiş olamazdı değil mi? Belki de gelirken üzerini değiştirmeye bile fırsat bulamamıştı. Huzursuz ve dalgın görünüyordu.

"Bok gibi görünüyorsun. Ne kadar içtin?"

"Bilmem ama kahveme kanyak koyman fena olmazdı Akel."

Bora şaşkın bir şekilde Akel'i ve Mete'yi izliyor, aralarındaki iletişimin ne zaman başladığını merak ediyordu. Mete'nin gözleri bana döndü.

"Sence nasıl görünüyorum Çilekli Sakız? Benim için sadece senin görüşün önemli."

Hiçbir şey diyemeden üzüntüyle ve suçlulukla Mete'yi izliyordum. Çapraz askılı çantasını kurcaladı ve Chivas şişesi çıkardı. Keyifsizce onu izlerken mırıldandı.

"Bora, bu evdeki en küçük kız reşit. Sana ekmek çıkmaz, neden buradasın? Yatağımdan da kalkmalısın."

Bora'nın kaşları çatılırken Karan ona kısaca bakıp, gözleriyle anlayışlı olmasını ve Mete'yi dinlemesini istedi. Bora doğrulurken ve çekilirken gözlerimiz kesişti ve sabırlı olmaya çalıştığını hissettim.

Mete eliyle bize kış kış yapınca ve balkonun kapısını açınca panikle koluna girdim. "Mete, iyi misin? İstersen..." ne diyeceğimi bilemedim. Perdeyi biraz çekti. "Çilekli sakız, yeterince parlıyorsun perde biraz çekilse de olur." Üstündeki gömlek buz gibiydi. Hızla odadan çıkıp ağabeyimin dolabından bir ceket çıkarıp odama girdim. Mete'nin yatağı çektiğini görünce ne yaptığını anlamadan yanına koşturdum.

Sena kıyafetlerle uğraşmayı ve saatlerimi kurcalamayı bırakmış, Egemen'e tetikte olması gerektiğini söylüyordu.

"Durdursanıza ne yapıyorsunuz?" dedim panikle. Mete yatağı balkona attıktan sonra elindeki viskiyi yatağa dökmeye başladı.

"Mete, yaptığın şeyin hiçbir mantığı yok."

Mete ise düşünür gibi bana baktı. "Yapana kadar baya mantıklı görünmüştü. Sonuçta ben aldım ve benim." Şokla baktım. "Hayır, benim." Ensesini kaşırken viski dökmeye devam ediyordu. Elinden almaya çalıştığımda şişeyi geri çekti.

Perde Arkasındaki Oyun (Düzenlenmekte)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin