Giriş

6.7K 451 60
                                    

Başlayalım bakalım

İyi okumalar

×

Benjamin

Yaşadığım dünyanın kendine has bir acı mıknatısı var bana kalırsa. Sadece acı çekenler burada yer edinebilir ve yalnızca kaybedenlerin evi olabilir bu işkence yeri. Kimse mutlu bir aileden, rahat yatağından ayrılıp bir anda kendini cehenneme atmaz. Burada herkesin bir hikayesi vardır ama kimsenin bir ailesi yoktur.

Herkes buraya Bratva der ama asıl ismi; Kaybedenler Kulübü'dür.

Kimisi gençliğini, kimisi ailesini, kimisi benliğini, kimisi vicdanını, kimisi ruhunu kaybetmiştir. Tıpkı gökyüzünde bir yıldızı sevmek ama ertesi gün onu orada bulamayacağını bilmek gibi. Hiçbir şey aynı kalmaz ve kimse sonsuza dek güven veremez.

"Vincent'i arıyorum açmıyor. Benjamin, elindekileri bırakıp sana atacağım yere git. İçerideki kişi kapıyı açana kadar çal, açmazsa zorla gir."

Hayatımı kökünden değiştireceğini bilmediğim o sözleri duyduğumda elimde olan tek seçenek dediğini yapmaktı.

Rus mafya örgütü Bratva'nın lideri, Pakhan olarak seslendiğimiz Mikhail İvanov bir emir verdiğinde onu yapmaktan başka seçeceğiniz yoktur.

Onu onaylayan bir kafa hareketinden sonra saygıyla eğilip odadan çıktım. Boynumdaki kravat canımı sıksa da onu gevşetmek için hamlede bulunmadım. Henüz on dokuz yaşında, mafyaların ayak işlerini yapan veledin tekiydim. Dış görünüşümdeki en ufak dağınıklık bile bu düzen içinde dikkat çekerdi.

Hızla arabaya bindim. Telefona gönderilen konumu açıp yerine yerleştirirken iki saatlik bir mesafede olduğunu görebildim. Uzun bir yolun beni beklediğini fark ettiğimde kravatı filmle kaplı camlardan görünmeyeceğini bilerek gevşettim.

On altımda teyzemin ölümüyla yapayalnız kalmışken Pakhan tarafından açlıktan ölmek üzereyken bulunmuştum. Onun kim olduğunu bilmiyorken bile ondan korkuyor ama minnet duyuyordum. İşler onun kim olduğunu öğrenince değişmişti. Kendimi ondan yardım isterken bulmuştum. Yapayalnızdım ve küçüktüm. Korkuyordum, herkesi kaybetmiştim.

Neden bilmem kabul etti. Bana ayak işleri yapmayı öğretti. Üç yıldır ona yardımcı oluyordum. Reşit olalı bir yıl olmuş olsa da ara ara kendimi yıllar önceki halimle kıyaslıyordum ve pek bir fark olduğu söylenemezdi.

Bal rengi gözlerim içimdeki hislerin aksine parıl parıldı. Koyu kahverengi saçlarım eskisine nazaran sağlıklıydı. Bir seksenlik boyum ve esmer tenimle sağlıklıydım. En azından fiziksel anlamda kesinlikle canlıydım.

Ne yazık ki aynısı ne zihnim için geçerliydi ne de ruhum için. Aldığım hasarların izleri hâlâ bendeydi ve sanıldığının aksine zaman ilaç olmuyordu. Ara ara bıçakla deşiliyor sonra sessizce tekrar acı vereceği zamanı bekliyordu.

Gözlerim akıp giden yola dalmışken navigasyonu takip ederek bazı yollarda sağa sola sapıyordum. İki saatlik sessizlikten sonra varmak istediğim yere ulaştığımde önümdeki müstakil eve göz gezdirdim.

Arabadan inip bahçeden geçerken garip bir şekilde ürkütücü görünen ev hissettirdiğine oranla farklıydı. Burada yaşasam muhtemelen huzurlu hissederdim ancak şimdi beni neyin bulacağını bilmiyordum.

Vincent Kaverin, Pakhan'ın çocukluk arkadaşıydı. Pakhan Bratva işlerini planlar ve düzenler, Vincent ise çatışma kısmına bakardı. Onu bir kez görmüştüm o da aldığım eğitimdeki aile albümünün içindeydi. Pakhan bana ne olursa olsun onu korumam gerektiğini söylemişti.

Önümdeki bahçeyi geçip kapıya vardığımda zile bastım. On saniye beklesem de bir şey olmadı. Tekrar bastım ancak yine bir şey olmadı. Bu sefer kapıya aralıksız vurmaya başladığımda en ufak hareket yoktu. Pakhan'ın istediği gibi zorla girmem gerekiyordu.

Cebimdeki maymuncuğu çıkarırken içimden dualar ediyordum. Vincent'in başına bir şey gelmesi durumunda benim de başım belada demekti çünkü. Zorlukla kapıyı açıp içeri girdiğimde gözlerim etrafı süzdü.

"Bay Kaverin!" Diye seslendim ancak devasa salon boştu. Adımların evim diğer yerlerini gezdiğinde ev boştu.

Kaşlarım çatıldı, nerede olabilirdi? Başına bir şey mi gelmişti yoksa?

Çok fazla olasılık vardı ancak onu bulduğum yer, bulmayı düşündüğüm son yerdi. Büyük banyodaki küvetin içindeydi.

"Bay Kaverin." Diye seslenerek yanına ulaştığımda gözleri sanki hiç kapalı değilmiş gibi açıldı.

Koyu mavi gözleri ölümcül bir ağırlıkla üzerimde gezindiğinde bir cevap alma umuduyla seslendim. "İyi misiniz, Bay Kaverin?"

Sessizce fısıldadığında tam anlamadığım için kafamı hafifçe ona doğru eğdim.

"Küçük farelere benziyorsun."

Onunla ilk tanışmam böyle olmuştu. Ve daha o an anlamıştım bu adamın bir bela olup başıma kalacağını.

Ehehhehehe

Kıyamadım yazayım girişi dedim

600 kelimelik girişle Yardımcı rekorunu kırdım xpwnxownwpxid

Bu okuduğunuz bölümde Benjamin 19, Vincent ise 23 yasinda

Kitap ilk tanışmalarından 12 yıl sonrasına kadar gidecek.

Haydi Eyvallah

Insta: Fromthemonlight

Vurgun| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin