24 (4. YIL)

2.4K 326 127
                                    

Geldim işte dostum yüzün gülsün be ;)

Üç bes yorum atın da az hevesleneyim yav 30 yorumu ne ben ne Vinmin hak etmiyoruz valla

İyi okumalar

×

Vincent

Karmaşık zihnimdeki sesler susmuyordu. Gözümün önünde gerçeklik algım kabuslarım olan anılarımla karışıyordu.

Ölmek istiyordum, sessizliği edebiyen dinlemek istiyordum. Mümkünse kimseyi duymamak hatta kimsenin varlığını hissetmemek istiyordum.

Susmuyordu, babamın sesi susmuyordu annemin kanı silinmiyordu içimden. Kardeşimin çığlıkları dinmiyordu. Sessizlik çare oluyordu ama gürültü kesilmiyordu.

En azından onunla tanışmadan önce böyleydi.

"Vincent?" Sesin sahibini izliyorken bakışlarımdan rahatsız olduğunu anlayabiliyordum. Yerinde rahatsızca kıpırdanırken gözlerimi ondan çekmiyordum.

Her bir zerresini ezberlercesine izliyordum onu. Gün doğumunu andıran bal rengi gözleri güneş ışığıyla kutsanmış gibiydi. Gözlerini saran uzun kirpikleri uzaktan bakıldığında pek belli olmasa da güzeldi. Burnu kemerliydi ama onu çirkin göstermek yerine yüzüne uyum katıyordu. Çenesi keskindi, elmacık kemiklerinden başlayıp dudaklarının hemen yanında derinleşen çizgiler vardı. Elmacık kemikleri çıkıktı ve sert bir hava katıyordu ona. Açık kahverengi saçları ortadan iki yana ayrık olurdu normalde ama şimdi fazla olmasa dağınıktı ve ona daha cok yakışıyordu. Sağ gözünün hemen altında bir ben vardı, dudağının sol üstünde biraz belirgin bir ben daha vardı ki bu hipnoz ediciydi.

Vücudu onu görmeyeli irileşmişti. Zayıf değildi ancak şimdi zayıf olmaktan epey uzaktı. Bana kıyasla omuzları daha dar olsa da vatkaları sayesinde geniş görünüyordu. Kemerinin sıktığı beli inceydi, baldırları kaslıyken bu üçgen yapı insanı öldürüp diriltirdi. Elleri güzeldi, parmakları uzun ve inceydi. Benimkilerin aksine yara bere yoktu, damarlar bir sarmaşık gibi sarmıştı yalnızca.

Benjamin yakışıklı biriydi. Onu gördüğüm ilk an zaten anlamıştım ama şimdi gittikçe daha iyi oluyordu.

Nasıl yapıyordu?

"Ne konuşacağız?" Diye sorarken sessizlikten sıkılmış gibiydi ama konuşmak, onu izlemekten daha sıkıcıydı.

Ailesi yoktu, yalnızca teyzesi vardı ve onu da kaybetmişti. Kendi ülkesinden çocukken ayrılmış ve buraya gelmişti. Teyzesinin durumunun pek iyi olduğu söylenemezdi. Araştırdığım kadarıyla çocuk yaşta ortaokul okuması gereken zamanlarda sigortasız yerlerde çalışmıştı.

Gencecik bir çocukken, onca yarası varken nasıl bu kadar güçlü kalabiliyordu?

"Bir şey söylemeyeceksen, gideceğim." Ciddi olduğunu fark ettiğimde dudaklarım benden bağımsız aralandı.

"Gitme."

Garipseyen bakışlarına rağmen sözümü dinleyip oturdu.

Türkiye'ye ilk geldiğimde bulduğum insanlardan uzak bir tepedeydik. Motordan inmiş, uç kısımda oturuyorduk. Ben onu izliyordum o da gökyüzünü.

Vurgun| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin