18 (3. YIL)

2.5K 340 77
                                    

Benjamin

Geldiğim yolu tıpış tıpış dönerken saat gece yarısını çoktan geçmişti. Gündüz oluyordu ve gökyüzü aydınlanıyordu. Her olay puslu bir görüşün arkasında gerçekleşiyordu sanki. Bazı şeyleri sağlam bir kafayla çözemeyecek kadar karışıktı kafam ama giderken ki halimden daha iyiydim. En azından Vincent bu konuyu açmayacağına söz verdiğinde rahatlamıştım.

"Bana yemek yap, senin yüzünden aç kaldım küçük fare." Vincent'in evine gidiyorduk bu laf üzerine. Benim evime uzun bir süre geleceğini zannetmiyordum. Bana kalırsa hiç gelmemeliydi zaten.

Sessiz bir kabullenişle tanıdık yollardan geçtiğimizde eve varana dek ikimiz ds tek kelime etmedik. Birlikte inip eve girdiğimizde de sessizdik. Ayakkabıları çıkarıp terlik giydiğimizde ben mutfağa geçtim. O da saniyeler sonra peşimden geldi.

"Ne istiyorsun?" Diye sordum önlüğü giyerken. Boş bakışlarla ona bakıyordum.

"Makarna olsun."

Sessizce birbirimize baktık ve saniyeler sonra ikimiz de kahkahalara boğulduk. Sinirim bozulduğu için gözlerimden yaşlar akana dek güldüm. Olayların saçmalığı o kadar sitcom senaryosu gibiydi ki sanki rollerimizi bir kenara bırakıp anın saçmalığıyla dalga geçiyorduk.

Gece bana gelmişti, içmiştik, beni öpmüştü, sinirlenip onu evden kovmuştum, ondan uzaklaşmak için başka bir ülkeye gitmiştim, bir gün bile geçmeden beni bulup geri getirmişti, onun mutfağında ona yemek yapacaktım. Bunca şeyden sonra gülmemek imkansızdı.

Bir iki dakika sonra bir peçete yardımıyla göz yaşlarımı sildiğimde Vincent çoktan sandalyeye oturmuş beni göreceği şekilde oturuyordu.

Neden güldüğünü sormadım, o da bana sormadı. Sanki yönetmen bize kızmış gibi eski rollerimize bürünüp senaryoya ayak uydurduk.

"Arrabbiata soslu olur mu?" Diye sordum ama fark etmez dediği için çoktan bir soğan ve birkaç diş sarımsak çıkarmıştım.

"Olur." Demekle yetindi. Anlaşılan her şeyi yiyebiliyordu ve yemek ayırmıyordu.

Düşüncelerim o anlamsız öpücüğü hatırlatmasın diye gözlerimi yaptığım işten ayırmıyordum. İnce ince kıydığım soğan ve sarımsağı zeytinyağlı tavada soteledim.

"Bir dahakine gitme." Dedi birden. "Konuşma, gitmemi iste ama sen gitme."

"Bir dahakine böyle bir şey olmayacak." Dedim kesin bir dille.

"Nasıl olacak?" Sorusuna normalde ciddi bir tavırla karşılık verecektim ancak ses tonu öyle alaycıydı ki ortamı yumuşatmak istediği belliydi.

"Bana bir metreden fazla yaklaşırsan inisiyatif kullanacağım." Dedim ben de alayla. "Sana kafa atacağım."

Kahkaha atmasını beklemiyordum ama epey eğlenmiş gibi görünüyordu.

Onu görmezden gelerek domates, biber ve fesleğen yaprakları doğramaya başladım. Malzemeleri tertemiz yıkadığımda içime sinen bir lezzet olacağı kokularından belliydi. Her şey çok tazeydi.

"İyi fikir." Dedi en sonunda. "Yap bunu."

Sonraki birkaç dakika sessizliğe büründük. Sos için doğradığım şeyleri ekleyip, baharatlar, limon suyu ve şarap ekleyerek altını kıstım. Makarnayı haşlamaya başlamanın tam zamanıydı.

"Bu seferki operasyonlar erken bitti." Dedi sıkılmış gibi. "Erken ortadan kaybolabilirim."

"Sana orada bir şey olursa nasıl ulaşacağım?" Diye sordum birden. Onun yanında çalışmaya başlayalı üç yıl olmuştu ve onu ilkbahar dışında hiçbir zamanda görememiştim. Aylarca ortada olmuyordu asla.

"Tehlike yok merak etme." Dediğinde birden duraksadı ve gözleri daldı. Anlamayarak ona baksam da bana dönmeden dalgın dalgın bakmaya devam etti.

Makarnayı yapmayı bitirip tabakladığımda bile tek kelime etmedi.

"Vincent?" Diye seslendim makarnasını ona uzatırken. "İyi misin?"

Bir süre sessiz kaldı, sanki kafasında bazı şeyleri değerlendiriyordu. Makarnadan biraz alıp yemeyi bitirdiğimde sessizlik bitmemişti. Yemeğini zor da olsa bitirdiğinde yol yorgunu olabileceğini düşündüm.

"İstersen gidip uyu?" Diye sorar gibi öneride bulundum. İlk kez o zaman konuştu benimle.

"Burada kal burada, misafir odasında yatak ve kıyafet var." Sözlerinin bu olacağını beklemiyordum. Üstelik daha olaylar tazeyken onunla aynı çatı altında kalacağımı nasıl düşünürdü.

"Öğleden sonra acil bir işim olduğunu hatırladım, bana yardım et." Sözleri yüzeyseldi. Doğru mu söylüyordu emin değildim ama yalan söylemesi de gerekmiyordu. İş içinse zaten gelmek zorundaydım.

"Tamam." Dedim en sonunda. Cevabımı aldığında sessizce beni onayladı.

"Ben uyumaya gideceğim bir şey olursa seslen." Daha sonra oturduğu yerden kalkıp gitti.

Ortalığı toparlayıp dediği gibi misafir odasına gittiğimde uykuya dalmak çok zordu ama dinlenmeyi denemiştim ve kaslarımdaki rahatsızlık hissi sonunda geçmişti.

×

Arabadaydık.

Vincent öğleden sonra beni çağırdığında uyanmak zordu ancak başardım. Muhtemelen birkaç saat anca uyumuştuk ama hala uyuşuktum biraz.

"Nereye gidiyoruz?" Diye sordum bilinmeyen bir yere gittiğimizi fark ettiğimde. Issız görünüyordu.

"Depoya." Dediğinde anlam veremeyerek baktım ama sorsam da cevap vermeyecek gibiydi bu yüzden sessiz kaldım.

Eski bir binanın önünde park ettiğinde kaşlarım çatıldı, "Ne yapacağız?" Diye sordum ama yine cevap vermedi.

Kesinlikle tekin olmaktan çok uzak olan yere girdiğimizde içerisi dışarıdan daha düzgündü. Yine de ürkmemi engellemiyordu. Etrafı korka korka süzerken bir yere girdik. Vincent'in arkasından girdiğimde gördüğüm görüntü ile gözlerim iri iri açıldı.

Sedyemsi bir şeyin üzerinde bağlanmış biri vardı. Gözleri, ağzı, elleri ve ayakları birbirine bağlıydı.

"Bu arkadaşın cezasını keseceğiz hayatım." Dediğinde bir sandalye getirdi sedyedeki adamın hemen yanına.

"Gel, otur." Sesi çok ciddiydi. Karşı çıkmak istemedim çünkü Vincent bu tür zamanlarda aşırı korkutucu duruyordu.

Endişeyle sandalyeye oturdum. Gözlerim dibimde çırpınan bedeni izlerken endişeyle neler olacağını merak ediyordum. Ardarda yutkunduğumda arkamdan gelen sesle oraya dönmek istedim ama gövdemi saran şeyle korkuyla irkildim.

"Vincent!" Diye bağırdım korkuyla. "Ne yapıyorsun?"

Ama belliydi, beni sandalyeye bağlamıştı. Sessizce bacaklarımı da bağladığında şok, korku, çaresizlik ve endişeyle ona baktım.

"Kişisel bir şov." Dedi hemen sonra. Önümdeki bedenin diğer tarafına geçtiğinde üstten üstten bakıyordu. "Ve kişisel bir rica."

:)

Haydi Eyvallah

Insta: Fromthemonlight

Vurgun| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin