Lilililililili (zılgıt bu)
Çok şükür Allahım bismillah sonunda geldik bu yıla
yardımcıdaki her vinmin sahnesi burada olacak, bazı sahneleri buraya almıştım hatırlarsanız onları da okuyacaksınız
Uzun bir yıl olacak ama olsun be
60 bölüm dayanmışız buna mı dayanamayacağız?
Haydi
×
Benjamin
Önemli bir toplantı vaktiydi.
Pakhan ve liderler odaya girip uzun saatler sürecek bir tartışmaya girdiğinde sinirle köşeyi dönerken Çınar'a denk düştüm.
Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu. Çocuksu yüzü epey sertleşmiş, değişmişti. Pakhan'a ayak uydurmayı başarmıştı anlaşılan.
"Vincent mi?" Diye sordu birden. Söz konusu elbette ben ve sinirim olduğunda en son hatırladığı gibi sebebini Vincent'ten bilecekti.
"Evet, kahrolasıca herif." Muhtemelen kızarmış ensem ve kulaklarımla öfkeden kuduracakmış gibi görünüyordum. Çünkü sahiden sinirimi bozmuştu.
"Ne yaptı?" Diye sordu hafif eğleniyor bir tınıda. Sinirim bozulsa da derdimi açıkça söyledim.
"Gecenin köründe beni bin kere arayıp ona sashimi getirmemi istedi. Lanet olasıcaya bir uygulamadan sipariş verebileceğini söylememe rağmen bir buçuk saat yol yapıp benim getirmemi istedi. Götürdüğüm sashimiyi yemeyip sudan çıkan şeylerin midesini bulandırdığını söyledi."
Vincent ne zamandır baş belam olduğunu unutmuştu ve belli ki o çocuksu tarafı diriliyordu tekrar.
"Allah sana sabır versin, Ben. Yoksa katil olacak gibisin." Dediğinde sesindeki samimiyeti duyabiliyordum.
Ancak cevap vermeme gerek kalmadan kapı açıldı ve Pakhan bir yıldırım hızında odadan uzaklaştı. Eh, Çınar da onu takip etmişti.
Yanağıma değen parmaklarla irkilerek sola döndüm. Vincent yaramaz bir sırıtışla bana bakıyordu.
İstemsizce sırıtarak süzdüm onu.
Vincent iyiydi, çabası çok fazlaydı. Eskiye dönmek için fazla istekliydi. Aslında doktorla olan konuşmanın onu bu denli etkileyeceğini tahmin edemezdim.
Vincent benim de bir zamanlar denediğim taktiği uyguluyordu.
En başa dönmüşüz gibi, tekrar tanışıyormuşuz gibi yapıyordu.
Bana kendimi kötü hissettirmiyordu, en azından kimi zaman.
"Sashimi isterken onun toprakta yetişmediğini biliyordun!" Dedim sinirle, dün akşamki kavgayı kast ediyordum.
Ona ayak uydurup o tedavi kısmını hiç konuşmamışız gibi köşeye kaldırıyordum. Bir noktada kendi istesin istiyordum, benim zorumla yapmasın bir şeyleri. Ona zorla kendi kıymetini bildiremezdim. Yapabileceğim tek şey patlama anına dek onunla olmaktı.
"Biliyordum ama midem bulanıyormuş işte." Dedi umursamaz bir şekilde omuz silkerken.
Beni arayıp canının sashimi çektiğini söylemişti. Problem bu değildi ben zaten onun yardımcısı olarak istediğini yapmak zorundaydım. Ancak bir buçuk saatlik yol sonrası ona istediğini verdiğimde sudan çıkan şeylerin midesini bulandırdığını söylemesi tepemi attırmıştı. Bir de bunu söylerken bir çocuk gibi dudak büzmesi ayrı meseleydi.