31 (5. YIL)

2.2K 306 119
                                    

Vincent

(21. Bölüm)

"Hiç susmuyorlar değil mi?" Mikhail'in önüme bıraktığı votkayla düşüncelerim dağıldı. Gözümün önündeki yüz de öyle.

"Hiç." Onun odasında, güzel manzaraya sahip pencerenin önünde oturuyorduk.

"Vincent doktor işini-"

"Sen ne yaptın? Sergei piçi hâlâ sıkıyor mu canını?" Hızlıca lafını kesip içkimden bir yudum aldığımda iç çekse de bir şey demedi, ayak uydurdu.

"Hâlâ aynı, takıntılı gibi davranıyor. Müttefik topluyor." Canının bu konuya fazlasıyla sıkıldığını biliyordum. Elimden geleni yapsam da bu konuya karışma durumum sınırlıydı. Çünkü kişisel bir savaştı ve Pakhn olarak Mikhail'in bu işle baş etmesi gerekiyordu.

"Yakında kendi kazdığı kuyuya düşürürsün onu." Ona güvenim sonsuzdu, kazanacağından emindim.

"Benjamin'e alıştın mı?" Diye sorarken sesinde hafif merak havası vardı.

"Alıştım." Ve bunun aynı anda mükemmel ve boktan hissettirmesi haksızlık.

"Birini seçmene şaşırdım. Yalnız olmayı sevdiğini sanıyordum?"

Doğruydu, yalnız işimi halletmeyi severdim. Ayarım yoktu çünkü. Kimse yokken sakindim ama bir çalışan aldığımda ondan durmadan bir şey isteyeceğimi biliyordum. Sırf bu yüzden yıllar boyunca kimseyi istememiştim yanıma. Nasıl olduğunu bilmediğim bir anda Benjamin birden hayatımda birine ihtiyacım olduğu fikrini ekmişti içime.

"Ben de küçük fareyi bana vermezsin sanıyorum. Yeni bir yardımcı alacakmışsın?"

Bana dese de Mikhail için birine alışmak daha zordu. Güven problemi onun hayatının her yerindeydi. Daha çocukken Bratva'nın başına geçmiş o ana dek güvendiği herkes düşmanı olmuştu. Kime inandıysa onu öldürmek için her şeyi yapmışlardı. Sahada ben çatışsam da onda benden daha fazla yara izi vardı. Çünkü benim gittiğim yerde çatışacağım insanlar belliydi be işimi bitirdiğimde önüme bakabiliyordum. Ama Mikhail'in etrafındaki herkes tehditti. Birisini yok etse diğeri çoktan sırtına hançeri saplamış oluyordu. Kalbinin hemen altındaki derin kesik izi, şakaklarında ve şah damarının üzerindeki yaralar bunun kanıtıydı zaten.

Benjamin'e güvenmesi normaldi. Çünkü o küçük kahrolasıca fare fazla vefalıydı. Mikhail şu ana dek yaptıklarının onda birini bile yapsa ona hayatını tereddütsüz adardı. Mikhail'e zorunluluktan değil minnetle bağlıydı. Şimdiyse benimleydi ve Mikhail sıfırdan biriyle çalışmak zorundaydı. Bu kararı kolayca vermesi beni şaşırtan en ilginç şeydi. Güven onun için her şeydi ve Benjamin'e açıkça fazla güveniyordu. Ama kolayca bana bırakmış ve yeni birisiyle yoluna devam etmeye karar vermişti.

Kan bağım olmayan bir abi gibiydi ve ben onun ilgisinden hep memnundum. Nasıl olmazdım ki? Her şeye sahip olmamı sağlayan oydu.

"Evet, yenilik iyidir." Buna inanmıyor gibi güldü ama ek bir şey söylemeden içkisini içti.

"Nasıl biri?" Diye sordum yardımcısını kast ederek.

"Küçük, kısa bir tip. Bu işlere hiç bulaşmamış. Lev'i eskiden hastaneye götüren bir adam vardı, yetimhane müdürüydü. Hatırlıyor musun?" Sorusuyla onaylar gibi başımı salladım. "Borçlanmıştım. Lev'i arayıp işe ihtiyacı olan biri olduğunu söyleyince gelmesini istedim. Hem yardımcı aramak zorunda kalmadım hem de borcumu kapatmış oldum."

Bir taşla bir kuş vurmak Mikhail için yetersizdi. O daima bir taşla onlarca kuş kovalar ve vurmayı da başarırdı.

"Benjamin'e Sgovor imzalattım." Laf arasında söylesem de Mikhail anında bana döndü.

Vurgun| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin