Arkadaşlar zaman algımızı kaybedeceğiz biraz.
8-9-10-11. Yılları maks 3 bölüm sürecek ve önemli olayları yazacak şekilde aktaracağım
12. Yıl dönüm noktası olacak. O olayların perde arkası, Çınar mevzusu falan olur
Sonra zaten malum sahneler ve final
Bu şekilde ilerliyoruz yazdıkça bokunu çıkarıyorum sanki bitsin de Tetikçi'ye geçelim artık
İyi okumalar
×
Vincent
Parka geldiğimde motoru park edip içine girdim. Hava biraz serin olsa da güzeldi, parıl parıldı park. Ağaçların yaprakları yeri kaplamıştı. Toprak görünmüyordu.
Göz ucuyla parka göz gezdirdiğimde Benjamin'i görür gibi oldum ama epey ilerideydi. Yaklaştıkça yanında beyaz bir şey olduğunu gördüm. Moy olmalıydı.
Bana arkası dönüktü ama Moy'un hamlesiyle yan döndüğünde keyifle güldüğünü gördüğümde adımlarım istemsizce durdu. Saçları rüzgarda yüzünde doğru hafifçe geliyordu ama yüzünü gizlemiyordu. Sıcacık bir meltem gibi hissettiriyordu. Bal rengi gözlerindeki neşe saftı, Moy'un uçan bir yaprağı kovalayışını izlemek onu epey mutlu etmiş gibiydi. Bir eli uzun bacaklarını saran pantolonun cebinde, diğeri tasmanın ucunu kavramıştı. Bir şeyler dese de duyamıyordum ancak sesi istemsizce gülümsememe sebep oldu. Dünyanın en huzur verici manzarasıydı sanki.
Yavaşça yaklaştım, Benjamin aramızda sekiz adım kalana dek beni fark etmedi.
"Benim elimi yakalamaya benzemiyor değil mi?" Diye dalga geçiyordu Moy ile. Moy ise sinirleniyor gibi ayağına saldırmaya çalışıyordu. Ön iki patisini havaya kaldırıp sekerek bacağına vurduğunda Benjamin o kadar keyifli bir kahkaha attı ki gerçekten kulaklarımdan kalbime mutluluğun aktığını hissettim.
Garipti belki ama Moy'a olan sevgisinin çeyreğini elde edebilmek için canımı bile verirdim sanki. Çok güzel bakıyor, çok güzel gülüyordu.
"Selam?" Dalgınlığımdan sıyrılmamı sağlayan şey Benjamin'in beni çoktan fark edip neden orada dikildiğimi sorguluyormuş gibi olan bakışları ve sesiydi.
"Selam." Diyerek mesafeyi biraz daha azalttım. "Moy'u gezmeye çıkarmışsın." Dedim öylesine bir şey söylemiş olmak için.
"Dışarıda olmayı seviyor." Dediğinde gözleri Moy'a kaydı. Ben de baktığımda bana baktığını gördüm.
"Sen hastanedeyken onu çıkarmaya çalıştım ama bırak kapının önüne çıkmayı, odandan bile çıkaramadım." Hatırladığım anıyla hafifçe eğildim, Moy'a elimi uzattım. Ürkerek yaklaşıp koklamaya başladı.
"Bensiz dışarı çıkmıyor." Dedi Benjamin bizi izlerken. "Yabancı insanları sevmiyor."
"Desene sahibine çekmiş." Diye güldüm.
Benjamin bir kedi olsa kesinlikle Moy olurdu. Çok benziyorlardı huy olarak.
"Dış görünüşünüz benziyor, şimdi fark ettim." Dedi ikimizi süzerken. "Gözleriniz, onun tüyleri senin teninin rengi falan." Açıklamayı yaparken o da yeni fark ediyormuş gibiydi.