Benjamin
O günden saatler sonra yorgunluktan Vincent'in kucağında uyuyakalmıştım.
Gözlerimi zorlukla araladığımdaysa onun yatağında uzanıyordum ve evde yalnızdım.
Vincent'in yaralarını açtıktan sonra kaçması beni rahatsız etmedi çünkü bunun ne denli önemli bir gelişme olduğunun farkındaydım.
Onu evde ararken fark ettiğim bir şey daha vardı; yokluğu dışında, mutfaktaki kırık camlar toplanıp atılmıştı. Sanki hiç var olup kırılmamış gibi gitmişti.
×
Yeni yıla yalnız girmediğim tek yıl bu yıl olmuştu. Kış öylece geçerken çoktan sonlarına varmıştık. Etraf karla kaplıyken ışıklarla donatılmış sokaklarda yürüyenler cıvıl cıvıldı.
"с Новым Годом." Elindeki Bratva aile üyelerinin olduğu listeye bakan Çınar odaya geldiğimi fark etmediğinde kendimi göstermek için konuşmuştum.
Bakışları anında vana döndüğünde yüzünde hafif bir şaşkınlık olsa da gülümseyip, "Sana da mutlu yıllar Benjamin." Demişti.
Bazı Rusça kelimeler öğretiyordum ona. Kendi isteğiydi ve ben de mantıklı bulduğumdan basit düzeyde listeler vermiştim ona. Yanıma taşınalı iki ay olmuştu ve bu iki ayda bazı klasik konuşmaları öğrenmişti. Aksanı bozuktu ve çoğu zaman kafası karışıyordu ancak beklediğimden biraz daha iyiydi. En azından konuşamayacağını ya da ekleri hatırlayamayacağını fark ettiğinde Türkçe karşılık veriyordu.
"Pakhan ile nasıl gidiyor?" Diye sordum elimdeki kahvedeyle karşısındaki koltuğa rahatça yayılırken.
İçimdeki güvensiz taraf cana yakın tarafımı ona göstermemi engelliyordu ancak kendisi bunu pek umursuyor gibi görünmüyordu.
"Genelde birilerinin ne yaptığını bilmemi istiyor." Diye karşılık verdiğinde elindeki dosyayı bırakıp bana odaklanırken. "Bulmam için Lev diye birisiyle çalışmam gerekiyor ve istediğini ona verince bir şey demeden gidiyor. Günün geri kalanında verdiğin notları okuyarak zaman öldürüyorum."
Yüzünde biraz bezmiş ve sıkıntılı bir ifade vardı. Sanki hem bu işi yapabileceğine inanıyor hem de motivasyona gerek duyuyordu.
"Ben burada ilk çalışmaya başladığımda Pakhan bana da aynı şekilde davranmıştı." Dedim kısaca. "Biraz kendine güven. Hem senin benden daha fazla avantajın var."
"Neden ki?" Meraklı yeşilleri pür dikkat beni süzdüğünde gülmemek için kendimi zorlamam gerekti.
"Benim o zaman her şeyi bana öğretecek ne notlarım vardı ne de bir öğretmenim." Sözlerim onun dağılmış moralini düzelttiğinde gözlerimi ondan çekip salına salına yürüyen Moy'a diktim.
"Bugün, Pakhan'ın yanında Bay Kaverin de vardı." Dediğinde bakışlarım hızla ona döndü.
"Ruh hali nasıldı?" Diye sordum dikkatle. O günden sonra mesajlarım ve aramalarıma geri dönmediğinden nasıl olduğunu bilmiyordum.
"Çok sakindi." Hatırlamaya çalışıyor gibi kaşlarını çattı. "Beni gördüğünde ilk başta görmezden gelecekmiş gibi oldu ama sonra yanıma geldi. Ama bir şey demeden gitti."
Hareketlerini garipsemiş gibiydi ancak sözleri benim için sadece iki anlam ifade ediyordu, ya Çınar'a bir şey söyleyecekti ama Rusça bilmediğini hatırlayarak vazgeçmişti ya da benimle ilgili bir şeydi.