"Nika, Moy'u sinirlendirmeyi bırak!" Bahçedeki havlama ve miyavlama seslerine kendi bağırışı karıştığında Nika hızla sahibinin sözünü dinledi.
Moy yaşlanmanın etkisiyle daha cok uyuyor ve huzur istiyordu ama Nika çok genç bir köpekti bu yüzden dostu ile uğraşmaktan asla vazgeçmiyordu.
Tabii olan Benjamin'e oluyordu. Nika'nım hareketli hali hoşuna gitse de enerjisinin hiç bitmeyişi yorucuydu. Moy gibi o da huzurlu ve sakin anlar istiyordu.
"Kızdın mı, hmm?" Moy söylenir gibi miyavlayarak geniş bahçedeki güneş gören tarafa boylu boyunca serindi.
Nika veranda da kuyruğunu hızlı hızlı sallayarak Moy'a havlıyordu.
Benjamin bulaşıkları bitirip Nika'nın yanına geldiğinde onu sevip enerjisini atması icin cebindeki topu çıkarıp bahçede, Moy'a uzak bir köşeye fırlattı. Nika anında bir roket hızıyla peşinden koştu.
"Nika küçük bir çocuk gibi." Dedi Çınar lavabodan dönerken. Benjamin arkasını dönüp gülerek yanına ilerledi. İkisi de verandadaki masaya oturmuş güneşin tadını çıkarıyordu.
"Hiç durmuyor, Moy onu defalarca çizdi ama peşini bırakmıyor."
Gelen seslere bakılırsa Nika topu Moy'a götürmüştü. Moy ise arka ayağıyla topu itiyordu.
"Yeni evin çok güzel." Dedi Çınar. Benjamin eve taşınalı bir ay olmuştu ve ilk kez geliyordu.
Önceki ev gibi bir apartman değildi, geniş bir bahçesi olan müstakil bir evdi. Mutfağı epey ferahtı ve harika güneş görüyordu. İç dizaynı da becerikli bir mimarın elinde şekillenmişti. Benjamin hayalindeki evi resmen yaratmış ve şimdi tadını çıkarıyordu.
"Kafeye uzak ama." Yine de kötü tarafı vardı. Çınar kafeye Benjamin ile bakıyordu ve inanılmaz ortaklar olmuşlardı. Mikhail ile tatile gittiği zamanlarda Benjamin'e gönül rahatlığıyla bırakıyordu kafeyi. Zaten Benjamin'in yeteneksiz olduğu bir alan olmadığından bir kez bile arayıp sorun olduğunu söyleyerek tatillerini bölmüyordu.
"Yarım saate çıkalım, Mikhail bekliyor." Dedi Çınar saate bakarken. İlk ziyaretinde yatıya kalmıştı, sabaha kadar sohbet etmişlerdi ve Mikhail onları rahatsız etmemek icin bir kez aramak dışında bir şey yapmamıştı.
Şimdi kafeye boş vakti olduğu için o bakıyordu ve Çınar onu gerçekten özlemişti.
"Bir güncük bile ayrı kalamıyorsunuz." Diye söylendi Benjamin ama hoşuna gidiyordu böyle olmaları. Bu yüzden Çınar alınmak yerine güldü.
"Vincent tedaviyi bitirmiş." Dedi birden Çınar. Benjamin limonatasını yutarken zorlanmıştı.
Şaşırtıcı haber şuydu ki Vincent kafedeki o yüzleşmeden sonra soluğu hastanede almıştı. Hem alkol bağımlılığı, hem uyuşturucu hem de bipolarlığı için tedavi görüyordu. Neredeyse bir buçuk yıldır yatış yaptığı hastaneden çıkmamıştı ve Mikhail'in öğrendiğinde göre iyileşme isteğiyle yanıp tutuşuyordu. Bu yüzden beklediğinden daha kısa sürmüştü iyileşmesi. Gerçekten kendi istemişti çünkü.
"Biliyorum." Dedi Benjamin. Onun yardımcısı olarak her şeyinden haberdardı ve hastaneye yattığı günden beri operasyonu ekibi yaptığından Benjamin evrak işi dışında bir şey yapmıyordu. Aslında İvaz kafeyle ilgilenmesinin sebebi de bu boşluktu.
"Aradı mı seni?" Diye sordu Çınar. Olanı biteni Mikhail'den ve Benjamin'den duyduğu kadar biliyordu. Yine de Vincent'in tedavi olması ve iyilesmeyi başarması onu inanilmaz umutlarla doldurmuştu.
Yeniden biraraya gelmek için artık engelleri yoktu.
"Hayır." Dedi Benjamin. O günden sonra birbirlerini aramamışlardı.