Benjamin
"Vincent?" Dalgın dalgın masayı izleyen adama seslenirken banyodan geldiğinden beri neden bu kadar durgun durduğunu düşünüyordum.
"Evet?" Bana döndüğünde dibinde tuttuğum bitki çayını gösterdim. Yeni fark etmiş gibi irkilip kupayı elimden aldı.
Yanına oturup ona dönerek oturduğumda gözlerim onu süzüyordu. Her bir mimiğini gözlerimi kırpmadan izliyordum. Vincent üzgün görünüyordu ama aynı zamanda yorgundu da.
"Neden?" Diye sordum birden.
"Ne?" Dedi anlamayarak kaşlarını çatarken.
"Neden uyuşturucu kullanmaya başladın? Neden çözümü seni hep yıkacak şeylerde arıyorsun?" Açıkça soruyordum çünkü ikimizde lafı dolandıracak yaşı geçmiştik. On koca yıl devirmiştik birlikte. Bazı şeyleri açıkça konuşabilmeliydik.
"Nereden biliyorsun?" Diye sordu ama şaşırmış gibi değildi. Rol yapmak istemiyordu.
"Önemli olan nereden bildiğim değil, neden yaptığın." İç çekerek maviliklerine baktım. "Neden yapıyorsun Vincent?"
Yutkundu, gözleri etrafta gezindi. Elindeki çaydan koca bir yudum aldı, ağzının yandığını biliyordum ama mimik yapmadı. Kaçabildiği kadar kaçtı ama en sonunda bana döndü.
"Korkuyorum." Dedi birden. "Çözüm bulamıyorum, doğru yolu göremiyorum, içimde savaştığım diğer beni yenemiyorum ayıkken."
"İçinde savaştığın o diğer sen ne istiyor senden?" Diye sordum onu anlamak adına.
"Ölmemi." Dedi dalgın dalgın bardağa bakarken. "Benden ben olmamamı istiyor."
Çok çaresiz görünüyordu, çok yalnız ve kaybolmuş.
Elini tuttum varlığımı hatırlatmak ister gibi. Buradayım demenin bir faydası yoktu o an bu yüzden hissettirmeye odaklandım. Savaşacaksa bile yalnız olmadığını, hemen arkasında onu savunmak için durduğumu bilmeliydi.
"Vincent, diğer senden kurtulmamız gerek." Dedim açıkça.
"Nasıl?" Dedi anlamayarak.
Derin bir nefes aldım ve ona yapacağım açıklamayı minimum düzeyde tutmaya çalışarak, "Onu ya kabulleneceksin, ya da sen onu öldüreceksin." Dedim.
Şaşkınlıkla baktı. Onunla barış dememi mi bekliyordu? Muhtemelen evet. Ama olumsuzluklar içinde en fayda sağlayanı seçmem gerektiği ortadaydı. Vincent ona anlatılacak peri masallarına inanmak için fazla karanlıktaydı.
"Nasıl?" Diye sordu ilgisini tamamen bana verirken. Şimdi dikkatini çekmişti anlaşılan.
"Uyuşturucudan kurtulman gerek." Dedim dürüstçe. "Ve hastalığını kabullenmen.
Sen bir bipolar hastasısın Vincent. Bu hastalığın ne olduğunu biliyor musun?" Diye sordum ona bakarken.
"Bazen çok kötü hissediyorum ama bazen katlanılabilir oluyor." Dedi düşündüğü dakikalardan sonra.
"Bipolar hastalarında mani ve depresif dönemler var. Senin kötü hissettiğin, intihar düşüncelerinin arttığı, yaşama katlanamadığın dönem depresif dönem.
Çok mutlu olduğun, şakalar yapmak istediğin, hayatın tadını çıkardığın dönem de manik dönemi.
Bunları ne etkiliyor biliyor musun?" Diye sordum ona titizlikle bilgileri aktarırken.
Sözlerim dikkatini çekmişti, tekrar düşündü.
"Kafamdaki ses bazen konuşuyor bazen susuyor. Konuştuğunda ölmek istiyorum."
"Bunları etkileyen çok etken var ama mevsimler etkiliyor seni.
Kış ve sonbaharda ortalarda kayboluyorsun, sesler artıyor ve intihar düşüncelerinin zirveyi görüyor. İlkbaharda ise daha sakin, mutlu, neşeli oluyorsun.
Bunun farkında mısın?" Bir çeşit terapide gibiydik.
"Hayır." Dedi Vincent söylediğimle fark etmiş gibiydi.
"Bunlardan kurtulabilirsin bunun için bir doktora gitmen gerek.
Söylemediklerin içinde biriktikçe seni kötü etkiliyor. Kimseye söylemediğin gerçekler diğer benliğini oluşturdu, sen dinlenmemeye alıştığın için kaçıyorsun.
Ama tedavi için bir çaba gösterirsen her şey yoluna girecek.
Ölmek isteyip bir tarafının yaşamak için savaşması hissi seni çok yordu Vincent. Artık mutlu olacaksan da normal seviyede olmalı, üzüleceksen de bu normal seviyede olmalı.
Seni dinleyecek bir doktor olacak, yargılamadan dinleyecek, ilaçlar verecek ve bir noktadan sonra kendini daha iyi hissedeceksin."
Sözlerimi anlaması icin tane tane açıklıyordum kendimi. Onu anlamadığımı düşünüp kendini geri çeksin istemiyordum.
"Bilmiyorum." Dedi kafası karışmış gibi etrafa göz gezdirerek. "Herhangi birine anlatmak, zaafımı ellerine bırakmak istemiyorum."
"Ama bana anlatmıştın." Dedim hemen.
Bana aptalmışım gibi baktı, "Sen herhangi birisi değilsin, hiç olmadın." Dediğinde bu sözlerin anlamı çok derindi.
"Kendini kısıtlama Vincent." Dedim üzerine giderek. "İyi düşün, sonsuza dek kaçamazsın, kaybedemezsin. Artık bir şeyler yapmanın vakti geldi."
Elimi eline uzatıp sıkıca kavradım, "Ben seninle olacağım, inan bana." Dedim gözlerinin içine bakarken.
"Korkuyorum, kimse o acı günü bilmesin. Ben de ölüp gideyim istiyorum." Dedi acıyla bakarken.
İç çektim. Vincent bu konuda tabuları olan bir adamdı ama pes edemezdim. Bu konuyu açıkça konuşacak gelişme göstermişti, ikna edebilirsem giderdik ve onu iyileştirebilirlerdi.
"Zaten bir gün ölüp gideceğiz. Herkes arkamızda kalacak, geriye dönemeyeceğiz ve belirlenen zaman diliminde kalıp sonra gideceğiz. Neden gitmek için bu kadar acele ediyorsun? Hayatın öyle sürprizleri var ki Vincent, bir tanesi bile tüm hayatını etkiliyor. Neden kendin için çaba gösterip hayata karışmıyorsun?
Ne önemi var ölmenin? Ne özelliği var toprağın altına girme hevesinin? Zaten hepi topu kaç yılımız var yaşamak için, niye bitsin diye acele ediyorsun? Zaten bitecek."
Ellerimi yanaklarına çıkarıp okşadım orayı parmak uçlarımla.
"Hayat sence de yaşamak için fazla güzel değil mi?" Diye sordum ona bakarken.
Tam da gözlerimin icine bakarak, "Doğru, çok güzelsin." Dediğinde nefesimi tuttum.
Aramızdaki çekimi fark etmeyecek kadar aptal değildim, Vincent bir zaaftı benim için ve bendeki yeri olması gerekenden daha derindi. Gitgelli ruh hali onunla ilgili olan düşüncelerim üzerinde fazla etkiliydi.
Ve bu durum ondan kaçmak isterken dönüp dolaşıp ona dönmeme sebep oluyordu.
Vincent ve ben biz olabilirdik ama bu durumda çok zordu. Vincent düşünceleri içinde intiharı tuttuğu müddetçe de olamazdık.
Elimi ondan çektim, gözlerimi de çevirdim mavilerinden.
"O halde düşün," dedim mutfağa gitmek için ayaklanıp. "Bu güzellik için neleri feda edebilirsin? Ne kadar cesur olabilirsin?"
Ve belki de ben çoktan elimi uzatmış seni bekliyorumdur sadece sen oyalanıyorsundur burada.
Biri sonunda Vinvinr açık açık anlattı bu hastalığı
Bipolarsın diyolar o ney la deyip açıklamıyolar vinvin zaten direkt hastalığı reddediyor
Neyse böyle işte
Haydi Eyvallah