53 (9. YIL)

2K 268 32
                                    

Not; hızlı geçmemin sebebi hemen bitsin diye değil, o sene ikisinin buluşma dışında bir olayı olmamasından kaynaklı. Kayda değer bir olayı o seneyi temsilen yazıyorum, sonraki yıla geçiyorsam o sene başka buluşma-konuşma-moment olmamış demektir.

Ayıktınız mı?

Son bir güncel bilgi vereyim;

Benjamin hristiyan, Vincent ateist

Benjamin bu sene içinde 28 yaşına girecek, Vincent 33 yaşında

×

Benjamin

Bu yılın uğursuz geçeceğinin işaretlerini ne yazık ki açıkça almıştım.

Noel'de rüyamda ilk kez teyzemin ölümünü görmüş, kabustan hemen karabasana geçiş yapıp resmen su içinde uyanmıştım. Başıma ilk kez böylesine bir şey geliyordu, teyzemin daima iyi anılarını görürdüm rüyamda. Yemek pişirdiği, oyuncaklarımı tamir ettiği gibi şeyleri tekrar tekrar görür ve mutlu olurdum. Hayatımda hiç karabasan da görmemiştim üstelik.

Bunu görmezden gelmem imkansız olsa da başarmıştım. Uyanıp duş almış, çarşafları makineye tıkıp yenilerini yerleştirmiştim. O gün hiçbir şey olmamış gibi devam etmiştim.

Ertesi ay telefonum durduk yere masadan düşmüş, onu  almak için bir hamle yaptığımda ekranda gördüğüm ilk şey saat olmuştu ve 13:13'ü görmemle günün berbat ilerleyeceği garantiydi artık. O ay tetikte beklesem de yine bir şey olmamıştı.

Mart ayında elime kahvemi döküp ortalığı batırmıştım ki kesinlikle beceriksiz değildim ama o an sanki elim titremişti. Uğursuzluk peşimi bırakmayacağını oldukça net belli etmişti.

Nisan ayında huzursuz bir ağırlık gibi yüreğime oturdu. Aylar boyunca sadece tetikte bekleyerek korkuyla geçirdim günlerimi.

Kendi doğum günümde yüzümü biraz olsun güldüren ve huzursuzluğu silmemi sağlayan şey Vincent'in Moy icin gönderdiği oyuncaklar ve bana aldığı özel bir şişe şarap ile pahalı bir bıçak setiydi. Ünlü şef Anatoly Kazakov'un imzası vardı ve benim adım ile soyadımın baş harfleri kazınmıştı.

Gerçekten beni mutlu etmişti. İçimdeki huzursuzluk hissini o ay görmezden gelmeyi başarsam da bir günden fazla sürmedi bile.

Sonraki aylar durmadan başıma bir şey geldi. Lev ile iş icin bir yere gidecekken neredeyse şarampole yuvarlanmamıza şaşırmadım bile. Kabuslar bir noktada artık o kadar alışılagelmiş bir duruma dönüştü ki neredeyse rüya görmeyi unutmuştum.

Senenin sonuna kadar beni korkutacak şeyler olsa da hepsi bana tamamen zarar vermeden bitti. Ancak sanki hep şeytanın gözlerinin önündeydim. Durmadan beni izliyordu sanki.

"Küçük fare?" Seslenişle irkilerek sağıma döndüm. Pakhan'ı iş için ziyarete gelmiştim ve hazır gelmişken eskiden çalıştığım odaya girmiştim. Çınar burada değildi ve artık onun eşyalarıyla doluydu ancak kendi anılarımı görebiliyordum baktıkça.

"Vincent?" Kapının eşiğine yaslanıp beni izledi.

"Neyin var?" Sesi ciddiydi, dalgınlığım ilgisini çekmişti anlaşılan.

"Hiç, öylesine dalmışım." Dedim ona bakarken.

Masanın önünde duruyordum, aramızda bir sandalye vardı, kapı biraz uzak kalıyordu masaya.

Vurgun| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin