Vincent
Yorgun bakışlarla etrafa baktığımda nerede olduğumu hatırlamam çok zordu. Vücudumda tanıdık dikiş izleri yine bir suikastin kurbanı olduğumu gösteriyordu ancak hafızan henüz kendine gelemediğinden olup biteni anlayamıyordum.
Odada göz gezdirdiğimde yalnız olduğumu fark ettim. Tanıdık odada Kazan'da olduğumu bana anlatıyordu.
Benjamin'den bir iz arasam da tam anlamıyla göremiyordum. Kokusu garip bir şekilde odayı kaplamıştı ama ondan iz yoktu.
Yerimden doğrulduğumda vücudum kendini toparlamıştı az da olsa. Sızlayan yaralarım biraz dişlerimi sıkmama sebep olsa da en azından hareket alanı sağlıyordu.
Benjamin'in dikişleri her zaman en iyisi oluyordu çünkü onun dokunduğu yaralarım fazla acıtmıyordu sanki. Bir şekilde o iyileştiriyorsa bir meleğin merhemi sürülmüş gibi hissediyordum.
Yataktan çıkıp odadaki banyoya ilerlediğimde gövdemin çıplaklığını yeni fark ediyordum. Sargılar üşümemi engelliyordu ki zaten evin içi sıcaktı.
Mesanemi boşaltıp yüzümü soğuk suyla yıkadığımda kendime gelmiştim ve daha iyi hissediyordum.
Odaya dönüp üzerime bir tişört geçirerek çıktım beni boğan dört duvar arasında. Gözlerimi etrafta gezdirsem de salona girene kadar kimseyi görememiştim.
Salondaysa Pakhan'ın yardımcısı kapıya odaklanmış duruyordu. Anlam veremeyerek baktığı yerde bir şey görmeyi umdum ama sadece kapıydı.
"Neden bakışlarınla kapıyı beceriyorsun?" Kuru boğazım ve uykulu sesimle biraz boğuk konuştuğumda korkuyla yerinde zıpladı.
"Ödüm koptu!" Diye bağırdı ama onu umursamadan yanından geçip kanepeye ilerledim.
"Bejamin nerede?" Diye sordum rahat koltuğun tadını çıkarırken.
"Duş almaya gitti sonra market için dışarıya gidecek." Cevabıyla sırıttım.
Lezzetli tarifleri bir an olsun görmezden gelmiyor, kilometrelerce yer değiştirsekte zevklerinin peşini bırakmıyordu.
Çınar odadan çıkıp mutfağa gittiğinde gözlerimi kapatıp dinlendim bir süre. Yaralarımın sızısı az olsa da varlığı hissediliyordu. Ağrı kesici içsem iyi olacaktı. Ağrım olduğunda çok öfkeli birisi oluyordum çünkü.
Dakikalar sonra Çınar mutfaktan geldiğinde Benjamin'in de geldiğini duydum. Gözlerimi araladığımdaysa Benjamin havluyla saçlarinı kurutuyordu.
Bana baktığında hızlıca süzdü beni, durumumun iyi olduğuni fark edince koltuğa ilerledi, Çınar saçma bir gülümsemeyle oturduğunda ikimizin de dikkatini çekmişti.
"Ne oldu yüzünde güller açıyor?" Benjamin anlaşılan dayanamayarak soran taraftı. Çınar sanki bu soruyu bekliyormuş gibi hevesle ona döndü.
"Kafe açacağım da. Sahibiyle konuştum satın almak için." Sözlerinde mantık arasam da tam olarak anlayamadım.
"Ne kafesi?" Diye sordu Benjamin ama bana epey komik gelmişti bu olay.
"Mafya yardımcısı kafe mi açıyor? Kokainli kek mi yapacaksın?" Söyleyeceği şeyi merak ederek yerimden doğrulup oturduğumda Çınar gözlerini devirdi.
"Öyle değil. Sgovor'u değiştirdik biraz o yüzden-" sözlerinin bize yaşatacağı şoku düşünmemiş gibiydi.
"Sgovor mu imzaladın?" Benjamin dehşetle bağırdı ama benim şokumu geçemezdi muhtemelen.
"Sgovor'u değiştirdik derken?"
Mikhail bunu bana söylemediği için cezalandırılmalıydı. Yaptığı adilikti, nasıl haber vermezdi?