29 (5. YIL)

2.3K 345 185
                                    

Benjamin

Öfke, nefret ve kin. Ama şu anki duygularıma en çok baskı yapan şey hayal kırıklığıydı. Öyle ki içimde bir yere batan sivri bir cam parçası gibiydi. Varlığı beni rahatsız ediyor ve yaralar açıyordu. Her soluğumda daha derine batıyordu sanki.

Artık aklım almıyordu bazı şeyleri.

Vincent'in git gelleri çok yoruyordu. Gidiyor, canı istediği zaman yaklaşıyor istemediğinde kırıyordu. Tam güvenmeye başladığımdaysa bana sırtını dönerek düştüğüm yerde terk ediyordu beni. Ne yapsam olmamıştı. Bana ilk bağırıp çağırdığında ondan nefret etmiştim ama hastalığı ona karşı yumuşamama sebep olmuştu. Onunla geçinmek zorundaydım bu yüzden problem yaşamamak için ona adım atan yine ben olmuştum. Ona iyi gelmek için her şeyi yapmıştım ve tam çabamı gördüğünü sandığımdaysa gördüğüm muamele ortadaydı.

Eğer yalnız olsaydık kırılırdım belki ama hastalığını hatırlar ılımlı olmaya çalışırdım. Ancak onurumu hiç tanımadığım birinin önünde hiçe saymıştı. Onca laf yemiştim o yabancıdan biri bile yakmamıştı canımı ancak Vincent...

Elimdeki içkiden büyük bir yudum alırken sarhoş okmaya çok yakındım ancak içme isteğim mantığıma baskın geliyordu. Hayal kırıklığı orada bir yerde dikiliyor ve huzurlu hissetmemi engelliyordu.

Rastgele bir bara girmiştim. Eve dönüp orada içmek istesem de Çınar oradaydı ve onun da gidecek olmasını kendime hatırlatmak istemiyordum. Çünkü biliyordum ki bu canımı bir hayli yakacaktı.

"Benjamin?" Omzumda hissettiğim el ve duyduğum sesle hızla sağıma döndüğümde gördüğüm bedenin kim olduğunu algılayamadım ilk başta.

"Viktor?" Sesin sahibini bulanık görüyor olsam da görsel hafızam iyiydi. Gördüğüm yüzü bir daha unutmazdım.

"Sarhoş musun, seksi?" Konuşurken eğleniyor gibi görünüyordu. Sarhoş olduğunu söyleyemezdim ama iyi bir sevişmeden geldiği belliydi.

"Pek sayılmaz." Desem de inandırıcı olmaktan cok uzaktım. Geleli bir saat olmuştu ve durmadan önce hafif sonra ağır şeyler içmiştim. Kelimeleri peltek çıkıyordu ağzımdan ve o da bunca sonuçla bana inanmamıştı.

"Çok tatlı görünüyorsun." Elleri kafama uzanıp saçlarımı karıştırdığında dikkatimi dağıttığı için can simidimmiş gibi ona tutunmamak için çok zor durmuştum.

İçten içe bugünü yalnız ve kafamdaki düşüncelerle bitirmek istemiyordum ve şansıma Viktor çıkagelmişti.

"Yalnız mısın?" Gözleri tanıdık birini aramak için etrafımda gezinse de kafamı olumlu anlamda sallayarak yalnız olduğumu onayladım.

"Ne güzel." İyi eğlenceler dileyerek beni yalnız bırakacağını sansam da cüzdanına uzanıp barmene döndü.

"Ne kadar içtiyse buradan al." İçtiğim şeylerin fiyatından daha fazlasını bıraktığında ona ne yaptığını sormama fırsat bırakmadan bar sandalyesindeki ceketimi aldı.

"Hadi gidelim, seksi." Vücudum uyuşuk olduğundan neden böyle bir şey yaptığını anlayamadığımdan ona öylece bakarken gülüp kolumdan tuttu. Onun yardımıyla ayaklanıp bardan çıktığımızda hava kararmıştı. Anlaşılan bir saattir içeride değildim. Daha uzun süredir kendimi yiyip bitiriyordum.

"Nereye?" Beni arabaya bindiren bedene zar zor aklımdaki soruyu sorabildiğimda arabayı çalıştırmadan önce gülümsedi.

"Bana."

"Neden?"

"Kalabalıktan rahatsızdın, içerken mutsuz ve dalgındın." Omuz silkip gözlerini yoldan ayırmadı. "Bende düşündüm ki bir derdin var. Evimdeki rahat puflarda oturup bana tatlı tatlı şikayette bulunursun ve ben de seni dinlerim."

"Neden yardım ediyorsun?" Çıkarsız iyilik yapılmazdı, Bratva bana bunu öğretmişti. Ansızın çıkagelen Viktor'un isteği neydi?

"Çünkü seni sevdim." Gülüyordu ve onu hiç düz bir ifadeyle görmeyeceğime emin olmuştum. "Hem iyi insanlar var olmalı ki senin gibi seksi seyler huzur bulsun değil mi?"

Öyle tatlı bir tınıda konuşuyordu ki kendimi gülmekten alamadım. Kocaman bir adamdı ama sözleri cok samimiydi. Bu yüzden ona karşı çıkmadan yolun kalanında sessizce önüme baktım.

"Geldik." Dakikalar sonra oldukça lüks bir eve geldiğimizde önce o indi. Sonra bana inmem için yardım etti. Ev  müstakil olduğundan merdiven çıkmak zorunda kalmamıştık. Pratik hareketlerle anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Ayakkabılarla içeri girmemi sorun etmezken kolumdan verdiği destekle ona yaslandım. Işıkları açtığında beni salondaki koltuklara oturttu.

"Ee, içmeye devam etmek ister misin yoksa ayılmayı düşünür müsün?" Tepemde dikilmiş beni beklerken ona alttan alttan baktım.

Mantıklı davranıp ayılmayı seçmem gerekirdi ama hayır. Bu gece mantıklı olmak bana sadece acı verecekti. Sarhoş olmak beni uyuşturmuştu ve bunu sevmiştim.

"İcmeye devam edeceğim." Diyerek secimimi yaptığımda mutfağa yöneldi. Ben boş boş etrafı izlerken elinde votka ve shot bardaklarıyla geldi. Dibimde, ayaklarımın hemen önünde oturup bağdaş kurduğunda bu sefer ona üstten bakan bendim.

"Al bakalım." Buz gibi şişeden bardaklara doldurduğu şeffaf içkiyi bana uzattığında hızlıca kafama diktim.

"Hey, hey yavaş." Beni uyarana kadar çoktan bardak bitmişti ve boğazımı bir asit gibi yakan içkiyle öksürmeye başladım.

"Bu bildiğin votkalar gibi değil seksi, alkol oranı daha fazla. Dikkat et." Uyarsa da öksürüşümü gülerek izliyordu.

"Erken uyarı için teşekkürler." Yumuşayan r'ler yüzünden pek sert olmadığımdan bu onu daha da eğlendirdi.

Yine de bir şey demedi. Bu sefer ikinci bardağı oldukça yavaş içtim. Beni uyarsa da o alışıkmış gibi hızlı hızlı içiyordu.

"Anlat bakalım, sorun ne?" Sesi meraklıydı. Açıkçası bahsedip bahsetmemek arasında gidip gelsem de tek bir soru sormaktan yana seçim yaptım.

"Vincent'in yanında, kısa boylu, kızıl saçlı, mavi gözlü birisini gördün mü hiç?" Sesim meraklıydı. Vincent beni bile evine alırken habersiz gelmemden rahatsız olmuştu. Belli ki o kızıl saçlı herhangi birisi değildi. Viktor Vincent'in ekibinden olduğundan biliyor olabileceğini düşünmüştüm.

"Demek tanıştın, Denis ile."

Sözleri kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Denis?" Diye sorar gibi konuşurken ağzından çıkacaklarını bekliyordum.

"Vincent yatakta manyaktı. Köle-efendi olayları, grup partileri falan sever. Denis ile dört yıldır birlikteler. Her altı ayda Vincent ona gider. Sevgili gibiler. Vincent ona çok değer veriyor. Denis için ise ilgi orospusu diyebilirim."

Sözleri algıladığımda istemsizce gülmeye başladım. Kontrolsüzce gülüyordum çünkü o rahatlığın sebebi belli olmuştu. Çalışmaya başladığım ilk zamanlarda kiminle olduğu, aylarca kimin yanına gittiği şimdi belli olmuştu. En çokta kim için bana o tavrı gösterdiği de belli olmuştu.

Sevgilisi beni ezmişti, bana saygısızlık yapmıştı ve Vincent tabii ki de sevgilisinin yanında olmuştu.

"Sakinleş, seksi. Deliriyor gibisin." Gülerek konuştuğunda gülerken istemsizce ona eğildiğimi fark ettim.

Yüzü dibimdeyken kahverengi gözleri neredeyse siyahtı. Gülmeyi bırakmış birbirimize bakıyorduk. Aklım darmadağındı ancak ona çekildiğimi inkar edemezdim.

Bu yüzden aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımı onunkilere değdirdiğimde içimde pek bir his yoktu.

Aboooo

Vurgun| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin