Malum sahnelere yaklaştıkça benim heyecan ve yazma isteği📈📈
×
Benjamin
Vincent ile olan konuşma sonrası eve döndüğümde Viktor ve Lev hâlâ uyanmamıştı. Viktor yatağın üzerinde uyumuşken Lev bilgisayar masasının üzerine koyduğu kolunu yastık olarak kullanıp dalmıştı.
Giderken uyanmayacaklarından emindim çünkü neredeyse sabah beşe kadar çalışmıştık. Ben çıkarken yeni uykuya dalmıştı ikiside. Eve döndüğümde saat on olmuştu.
Sonraki operasyon belirsiz olsa da çok kısa bir zaman kalmıştı. Planlarını şimdi çözersek onlardan belki onlarca adım öne geçebilirdik. Veya planlarında yer alan olası ölümleri engelleyebilirdik.
Onları uyandırmak kendimi kötü hissettmeme sebep olurken en azından bunca çalışmaya değmesi için güzel bir kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Kahve dışında bir şey tüketmemiştik ve üçümüz de neredeyse yarım gündür atıştırmalık dışında bir şey yememiştik.
Yemek masasının örtüsünü serip tabakları, bardakları, çatal ve bıçakları yerlerine koymakla başladım.
Genel olarak kahvaltı alışkanlığımız yoktu. En azından ben ve Lev'in yoktu, Viktor hakkında bir fikrim yoktu ama yemeğe hayır diyeceğini pek sanmıyordum. Niyetim hafif atıştırmalıklar hazırlamak değildi, direkt öğle yemeği hazırlayacaktım.
Dolaptan somon balıklarını çıkarıp fırın tepsisine limon dilimleri, defne yaprakları, baharatlar ve soya sosuyla harmanlayıp fırına yerleştirdim. Yanına hafif bir salata yaparken o pişene kadar salata da bitmişti.
Balıkları tabaklara yerleştirip masaya götürdüm. İçecekler, salata, dolapta hazır olan börekleri de ısıtıp yerlerine koyduğumda doyurucu bir öğün olduğu belliydi.
Sıra ikiliyi uyandırma işine geldiğinde adımlarım odaya yöneldi ancak gelen seslere bakılırsa onlar çoktan uyanmıştı.
"Hay ebeni sikeyim." Lev belini ovuştururken söyleniyordu.
"Yenge yetmiyor mu, ebemden ne istiyorsun?" Viktor oldukça huysuzdu.
Olası bir kavgayı engellemek için, "Yemek hazır, gelin hadi." Diyerek araya girdim.
"Seksi, ne bu enerji?" Viktor uyanmaya çalışıyormuş gibi konuşurken sırıtıyordu. Gerçekten gülmediği bir an var mıydı?
"Açlıktan ölüyorum." Lev yanımdan geçmeden önce, "Tuvalet nerede?" Diye sordu.
"Şu, ikinci kapı." Elimle gösterdiğimde kafasıyla onaylayıp oraya girdi.
"Uyuma, kalk." Viktor tekrar uyumak ister gibi yorganı kafasına çektiğinde, kumaşı kavrayak onu dürttüm.
"Gel, uyuyalım." Beni ikna etmeye çalışsa da yorganı üzerinden çekmeye devam ettim.
"Uyan, Viktor. Uyuma, daha bitmedi işimiz." Uyarımla gözü kapalı ağlıyormuş gibi yaptı.
Çocuksu haline gülsem de yorganı bırakmadım. En sonunda kalkmak zorunda kaldı.
"Lev'den sonra git yüzünü yıka. Uyursan soğuk suyla uyandırırım seni." Uyarımla kaşlarının altından sertçe baktı.