10 (2. YIL)

2.6K 367 125
                                    

Benjamin

Yol bir nehir gibi altımızdan akıp giderken etraf sessizdi tıpkı bizim gibi. Arabaya bindiğimizden beri konuşmuyorduk lakin öfkemiz hâlâ içimizdeydi. Biliyordum, hissedebiliyordum ama anlam veremiyordum. Birden telefonla aranıp başına kötü bir şey gelmiş gibi haber alan bendim. Oraya onun için giden, yardım etmek isteyen de bendim. Neden onu bu kötü hâle getiren benmişim gibi düşmancıl davranıyordu?

Sessizce durdurdum arabayı. Birlikte indik, ona destek vermek için yanına gitsem de beni umursamadan geçip gitti. İç çekerek peşinden geldiğimde ışıkları açmamıştık ama bahçe ışıkları yeterince aydınlatıyordu içeriyi.

Üzerindeki ceketi çıkarmaya çalışırken başarısız olduğunu görünce yardım etmek için yanına yaklaştım.

"Yardım edey-"

"Dokunma!" Bağırışı ile yerimde zıplarken geri çekildim.

Sessizce onu izlerken ceketi öfkeyle çıkarıp bir yere fırlattığını gördüm. Yardım etmek istiyordum ama böyle davranırsa nasıl edecektim ki?

"Vincent? Ayılman lazım duş al-"

"Git, gel dedim mi sana?!" Bağırışı bu sefer irkiltmedi ama öfkem artıyordu.

"Yardım için geldim." Dedim. "Biri telefonunu almış beni aradı. Bir şey olduğunu sandım."

"Ben gel dememişsem niye geliyorsun?" Öfkesi öyle keskindi ki sanki hayatını mahvetmişim gibi bakıyordu.

"Ne yaptım sana ben?" Diye sordum en sonunda merakla. Cidden merak ediyordum çünkü. "Altı ay haber vermeden sen gittin, peşinden kaç kez mesaj attım görmene rağmen cevap vermedin, telefonunu rastgele bir yerlere bırakmışsın yabancının biri buraya gel o kötü diyor. Ne kadar endişelendim biliyor musun? Neden bana bu kadar düşmancıl davranıyorsun? Yardımcın olmamı isteyen sen değil miydin?"

İçimi döksem de sessiz kaldı. Altı ay önceki Vincent ile şimdiki arasındaki o devasa fark beni eziyordu. Hastalığı olduğu için yardımcı olmak istiyordum ama o beni bu denli iterken nasıl yapabilirdim ki?

"Bakıcım ol demedim, yardımcım ol işime yardım et dedim. İşin eğlenceme sıçmak değil. Gittiysem gittim, çalışanıma hesap mı vereceğim? Bence sen git bir yardımcıyla konuş, işini öğren. Dostum değilsin, işime yarayan birisin sadece." Sözler ağzından bir çırpıda çıktığında bakakaldım.

Omuzlarım çöktü istemsizce, sanki içimde bir nokta yarıldı ve oradan akan kan tüm vücuduma yayıldı. Beni yaşatan sıvıyla boğuldum sanki.

Çılgınlar gibi ağlamak istedim. Bağırıp çağırmak istedim, hatta mümkünse ona bir yumruk atmak ve kendine gelmesini haykırmak istedim.

Hiçbirini yapamadım, sadece arkamı döndüm, sakin adımlarla evden çıkıp arkamdaki kapıyı sessizce kapattım.

Kararan havaya eşlik eden yağmurları izledim bir süre. Düşündüm ama öyle yavaştım ki sanki zihnim bomboştu.

"Seni özledim, teyze." Onunla ilgili olan anılar zihnimi doldurdu, onu kaybedişim gözlerimdeki yanmayı arttırdı. Pakhan'ın beni koruyuşunun hissettirdiği güvenin nasıl gidişini hatırladım. Artık Vincent'in yardımcısı olacağımı söylediğinde hissettiğim hayalkırıklığı boğazımı acıttı.

"Niye hepiniz tam iyi hissettiğim anda beni cehennemin ortasında terk ediyorsunuz?" Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken yutkundum.

Duvarın dibine otururken ıslanıp ıslanmamam dert değildi. Kollarımı dizlerime sarıp ağlarken yalnızlığım canımı daha da yaktı.

İsyan etmek istiyordum.

Tanrım, ben sana ne yaptım? Niye sevdiklerimi elimden alıyorsun? Niye herkes bana umut verip o umutla öldürüyor? Neden herkes beni terk ediyor ben kötü biri miyim? Sana yeteri kadar ibadet mi etmiyordum? Beni neden defalarca yüzüstü bırakıyorsun? Sadece yirmi yaşındayım ben bunlar için çok genç değil miyim?

Sözcükler zihnimin içinde yoğunlaşıp arttı. Her harf netti ama hissettirdikleri pusluydu.

"Senden nefret ediyorum," Gözümün önündeki Vincent'in hayaletiyle konuşuyordum. "Senden nefret ediyorum, Tanrı şahidimdir ki bugünü unutmayacağım. Öyle bir an gelecek ki, bana muhtaç olacaksın. Dibinde olsam da görmeyeceksin beni, son çaren ben olsam da bir adım atarsam benim ayıbım, utancım olsun o yardımım. Sana sadece hizmet edeceğim. Asla dostum olmayacaksın benim."

Küçük bir çocuk gibi kinimi kusarken dakikalar geçti. Yağmur durduğunda ayaklandım bende. Üzerimde saçma bir dinginlik varken bindim arabaya, eve dönüş yolunda tek kelime etmedim. Ne zihnimde ne gerçekte. Bir şey demek istemedim çünkü cevapsız kalışım yalnızlığımı hatırlatacaktı bana.

Usulca döndüm evime. Sanki hiçbir şey olmamış gibi yemek yapıp yedim. Yatağıma girdiğimde uyuyamayacağımı bilsem de önemsemedim.

"Umarım ileride bir dostum olur." Tavanı izlerken fısıldadım kendime. "Beni sever, destek olur. Kim olursa olsun, ama lütfen bir tane bile olsa olsun. O bulsun beni çünkü ben bu cehennemde gözümün önünü bile göremiyorum.

Tanrım eğer duyuyorsan, bana birini gönder. Ben sevilmek istiyorum, sevmek istiyorum. Sırtımı yaslamak istiyorum, sarılmak istiyorum.

Sevgisiz nasıl yaşar insan? Ben de yaşayamam ki. Nolursun bana yaşamam için bir sebep ver çünkü insanlar çok acımasız."

Benjamin beni cok üzüyor

Neyseki intikamını aldıracağım

Kısa oldu bu maalesef, biraz motivazyonum düşük aslında

Neyse, İmamın oğluna yazayım da moralim düzelsin

Haydi Eyvallah

Insta: Fromthemonlight

Vurgun| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin