34 (6. YIL)

2.3K 359 167
                                    

1 yıl kaldı canlarım azıcık sıkın dişinizi

Sonra en sevdiğim kısma geçeceğiz, karakteri köpeeeeeeekler gibi süründürme>>>>

×

Vincent

Karanlığın içinde bir ses durmadan bana sesleniyordu ancak tam anlamıyla anlayamıyordum sözlerini. Zihnimin içi hiç sessiz olmazdı ama bu sefer kalabalık fısıltılar yerine tek bir ses vardı. Benimle konuşuyordu ancak sağırdım sanki, boğuk bir fısıltı gibi geliyordu bana.

Bulunduğum yer garip bir şekilde tanıdıktı. İlk kez rüyalarımda orman ya da anayol dışında bir mekandaydım. Orasıysa Benjamin'in eviydi. Yalnızca salonunu görebildiğim yerdi ve salondaki kanepede uzanıyordum.

Karanlıktı ama loş ışık, geceyi yarıp salonda bir parça aydınlık yaratmayı başarmıştı.

Ses konuşmaya devam ediyordu. Yerimden doğrularak neden burada olduğumu sorguladım ama cevap yoktu.

Hem, Benjamin neredeydi?

Ona seslenmek istesem de tek bir kelime bile çıkamadı dudaklarımdan. Sanki iki parça et birbirine yapıştırılmış gibi ayrılmadılar.

Salonun içine girdikçe karanlık beni korkutuyordu ancak Benjamin burada olabilirdi. Bu ihtimale tutunarak ilerledim.

"Vincent?" Ses en sonunda netleşti.

Seslenen Benjamin'di.

Cevap veremesem de adımlarım sesin geldiği karanlığa ilerledi. Genelde kabuslarımda karanlık daima babamın cesedine varırdı ve ben hep korkardım karanlığa gitmekten. Oysa şimdi gelen tek ses Benjamin'indi ve ona ilerlerken korkmuyordum. İçimde bir şey korkmaktan çok endişeliydi.

Benjamin neredeydi?

Adımlarım hızlandı, karanlık durmadan geriledi ben içinde ilerlerken. Sesler hiç susmadı.

"Bay Kaverin!"

"İyi misiniz, Bay Kaverin?"

Diye soran sesi, ilk karşılaşmamızdaki o ürkek ses tonuyla aynıydı.

"Benjamin Volkov, efendim." Adını sorduğumda böyle demişti.

"Yatağınıza götüreyim, orada kötü olun o hâlde."

"Efendim, üzerinizi değiştirmeniz lazım."

"Kahve ya da yemek ister misiniz?"

Sesi kibardı. Benimle konuşması kulağımda çınlarken sanki anne kucağındaymışım gibi güvenli ve huzurlu hissediyordum. Onu yardımcı olarak isteme sebebim de bu ses tonunun hissettirdiği şefkatti.

Ancak saniyeler sonra Benjamin'in sesi değişti.

"Git, gel dedim mi sana?!" Bu ses benimdi. Bağırıyordum, Benjamin'e. "Ben gel dememişsem niye geliyorsun?"

Sonra onun kırgın sesi geliyordu kulağıma karanlığın içinden.

"Altı ay haber vermeden sen gittin, peşinden kaç kez mesaj attım görmene rağmen cevap vermedin, telefonunu rastgele bir yerlere bırakmışsın yabancının biri buraya gel o kötü diyor. Ne kadar endişelendim biliyor musun? Neden bana bu kadar düşmancıl davranıyorsun? Yardımcın olmamı isteyen sen değil miydin?"

Sesi gerçekte bir şeyleri anlamaya çalışıyormuş gibi geldiğinde canım yandı ama lanet bozulmadı ve benim dudaklarımdaki mühür geçmedi.

"Vincent." Tekrar sesleniyordu ama bu seferki ilk duyduğum kadar masum değildi.

Öfke doluydu.

"Lev'i aramış, bir şeyler demiş. Endişelenip geldim. İyi misin? Vincent kendine gelmen gerek. Bu kadar içemezsin, Pakhan-" sesi çaresiz geldiğinde kesilmişti. Konuşturmuyordu onu Denis.

Onu öldürmek istedim, neden konuşturmuyordu Benjamin'i?

Ben neden izin vermiştim buna?

Karanlık en sonunda bittiğinde bir kapı tokmağı gördüm. Izdırap gibi geliyordu Benjamin'in acı dolu sesi.

Ancak her rüyamda olduğu gibi kapıyı açtığımda uyanmadım. Kendi evimdeki yatak odası karşımdaydı.

Hemen üzerinde Benjamin vardı. Bana bakıyor, gülümsüyordu.

"Vincent?" Diye sesleniyordu. Cevap veremiyordum ama gözlerimin içi parlayarak bakıyordum ona. Sesi anlayışlı geliyordu.

"Neden uyuyamıyorsun?"  Kabuslardan dolayı olduğunu söylemek istesem de onun gülümseyen yüzüne cevap veremeyerek sadece izledim.

Göğsünü gösterdi, "Gel."

Bunu bekliyormuşum gibi hemen yanına uzandım. Hemen kalbinin üzerine koydum yanağımı. Huzur veren kokusu etrafımı sardı hemencecik. Mümkünmüş gibi huzura bulandım.

Sesi ninniye büründüğünde gülümsedim. Belki de tüm hayatım boyunca ilk içten gülümsememdi çünkü Benjamin elini saçlarıma daldırmış, okşuyordu.

Sesiyle uykuya dalmadan önce zor olsa da ona seslenmeyi başardım.

"Ben-ja...min" saçlarımdaki okşama gitti, huzurla yaslandığım göğüs kayboldu ve karanlık beni yutmadan önce sessizlik kalbimde ince bir acı yarası açtı.

Benjamin sustu, cevap vermedi. Ben yalnızlığın ortasında tek başıma kalakaldım.

×

O yıl rahatsızlığım sonrası Benjamin evime gelmedi. Onun yerine Denis durmadan etrafımda gezindi.

Aramalarıma sadece kısa mesajlarla döndü. İyileşmem için her şeyi kendi ayarladı ancak bizzat kendi gelmedi.

Durmadan işleri bahane etti. Hatta bir noktadan sonra benimle iletişime girmeyi bile bıraktı.

"Çok işim var," demişti en son konuşmasında. "Acil bir şey olursa yardımcılar, bakıcılar ilgilenir. Onlar yoksa zaten Denis Bey var. Uzunca bir süre iletişime geçemeyebilirim seninle, iyileşmeye bak."

Mesafeli, soğuk sesi kulağımda çınlıyordu sanki.

Benjamin altı ay boyunca çok nadir iletişime geçti. Tamamı kendi isteğiyleydi. Geri kalan zamanda ne kadar istersem isteyeyim bana ulaşmadı.

İlkbaharı ilk kez bu kadar mutsuz geçiriyordum. Hiçbir şey beni mutlu etmiyordu.

En önemlisi de artık rüyalarım kabuslara evrilmişti ve babamın yerini Benjamin'in ızdırap veren sesi almıştı. Hiç durmadan hayal kırıklığıyla bana sesleniyordu ve ben ona ulaşamadan karanlık tarafından yutuluyordum.

Benjamin gittiği andan itibaren en son o saçımı okşadığı vakit gördüğüm annem de beni terk etmişti.

Acı vericiydi, o yıl sadece mutsuzdum.

Önceki bölümde Vincent'in gördüğü rüya

Yaa nasılmış Vinvin bey arkada bırakılan olmak?

Vurgun| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin