Çağla gözlerini açmadan yatağının içinde gerindi ve uykusunu sağ tarafa dönerek devam ettirmek istedi. Yeniden kendini uykunun tatlı kollarına bırakacağı sıra yüzüne çarpan nefes ve büyüleyici kokuyla yüzünü buruşturdu. Tuhaf birşeyler vardı.
Tek gözünü aralayıp karşısında mavi gömlekliyi gördüğünde bir küfür mırıldandı. Hızla yatağından doğrulup ayağa kalktı ve önce üzerini kontrol edip derin bir nefes aldıktan sonra yatağında uyuyan mavi gömlekliye baktı. Dün gece ne olmuştu da şimdi böyle uyanmıştı?
Kaşlarını çatıp hatırlamaya çalıştı fakat tek hatırladığı en son Serrayla beraber birkaç duble devirişleriydi. Kısık bir inlemeyle yerinde tepindi ve mavi gömlekliyi o halde bırakıp yukarı çıkmaya karar verdi.
Serrayı limana bakan tarafta masaya dirseklerini yaslamış ve başını iki eli arasında ovalar vaziyette buldu.
"Başın mı ağrıyor?"
"Hımm. Senin ağrımıyor mu? Sen de çok içmişsin galiba." Çağla başını iki yana salladı. "Of, ne kadar şanslı olduğunu bilemezsin." Çağla zorlukla sırıtarak arkadaşına karşılık verdi ve aşağıda kamarasında uyuyan kişi hakkında bir şey bilip bilmediğini sormak için ağzın açtı fakat arkadaşı ondan hızlı davrandı.
"Çağla, dün düğündeki çocuk kimdi?"
"Hah, ben de onu soracaktım. Sen dün geceyi hatırlıyor musun?" Serra başını iki yana salladı.
"Ay hayır hatırlamıyorum. Sabah Arda ve Semih konuşurken duydum. Semih bayağı kıskanmış galiba, sabah sabah beynimin içine sıçtı." Çağla gözlerini devirdi.
"Serracığım konumuz Semih değil, farkındaysan?"
"Hayır canım konumuz Semih. Basbayağı sana ilgisi var işte. Dün gece hep o çocukla takılmışsın. Semih sabahtan beri bağırıp duruyor. En sonunda seni de uyandırmasın diye Ardayla adaya birşeyler almaya yolladım." Çağla derin bir nefes aldı.
"Sağolasın arkadaşım da... dün geceki çocuk-"
"Aa evet, dün geceki çocuk. Kim o Çağla? Ne ara tanıştın ya da ne ara o kadar yakınlaştınız? Hangi otelde kalıyor, bugün bizi de tanıştır. Hadi ara şimdi! Ama bak adada buluşalım. Ardayla Semihin haberi olmasın." Çağla arkadaşının söylediklerine karşılık gözlerini kırpıştırdı. Serranın söylediklerinden tek anladığıysa arkadaşının kamarada uyuyan mavi gömlekliden habersiz olduğuydu.
"Şey... Serra-" Serranın bakışları yavaşça Çağladan biraz geriye kaydı ve gittikçe büyüdü.
"Yok artık."
"Günaydın." Çağla dudaklarını birbirine bastırarak ardına baktı. Ne vardı birkaç dakika sonra uyansaydı, en azından Çağla Serraya açıklamasını yaptıktan sonra.
"G-gü-günaydın." Serra bakışlarını mavi gömlekliden Çağlaya çevirdi. "Ç-çağla?" Çağla derin bir nefes aldı.
"Tamam, hadi baştan alalım." Teknedeki yabancıya döndü. "Arkadaşım Serra, bu arkadaş da mav-" Gözlerini birkaç saniye yumup açtı. "Pardon, adın neydi?"
***
"Bir dakika, bir dakika! Ben herşeyi doğru anladım değil mi? Şimdi sen-" İşaret parmağını Ömere doğrulttu. "Bir mafya babasının kız kardeşiyle yattın ve adam da topuğuna sıktırmak için peşine adamlarını yolladı. Sen de onlardan kaçmak için buraya kadar geldin. Adaya kaçak girdin ve- Ah o adamlar da bu adada." Ömer başını sallayarak Serrayı onayladı. "Sonra sen Çağlanın cüzdanını çaldın ve-"
"Ben çalmadım."
"Her neyse, Çağla öyle sandı ve... gece teknede kalmana kadar herşey kafama yattı sanırım." Ömer bir kere daha başını sallayarak Çağlaya baktı.
"Nasıl oldu da burada uyandım, bilmiyorum. Sanırım benim de kafam iyiydi." Bu sefer başını sallayan Serra oldu.
"Neyse, zaten birşey de olmamış." Çağlaya birazcık da olsun, Ömerin gece burada kalmasından ötürü kızgın olduğundan onunla göz göze gelmemek için bakışlarını limana kaçırdı ve ufukta gözüken Arda ve Semihle hızla ayağa kalktı. "Ömer sen hemen kamaraya geç. Ardayla Semih geliyor." Ömer hiçbir şey anlamadığından gözlerini kırpıştırarak önce Çağlaya sonra Serraya baktı.
"Neden ki?"
"Ay hadi, çabuk ol. Ardaların seni görmemesi gerek."
"Ardalar?" Çağla hala boş boş bakan Ömerin bileğine yapıştı ve onu teknenin kapalı bölmesine doğru çekiştirmeye başladı. Odaların olduğu koridora geldiklerinde durup derin bir nefes aldı ve Ömere döndü.
"Arda Serranın sevgilisi tamam mı? Seni görmemeleri gere-"
"İyi de neden?" Çağla elini önünde boşver anlamında salladı ve biraz önce indikleri basamakları tırmanıp kulağını tahta kapıya dayadı.
"Çok üzgünüm hayatım. Biliyorum, bu tatili uzun zamandır hayal ediyordun ama şirketten aradılar ve vakit kaybetmeden İstanbula dönmemiz lazım." Çağla yanaklarını şişirerek daha bir kaç dakika önce adının Ömer olduğunu öğrendiği mavi gömlekliye döndü.
"Şanslısın. Geri dönüyoruz."
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...