Bugün cuma ve de yeni bölüm geldiii. ;)
Yavuzun gözleri kahvaltı boyunca Deniz üzerinde olsa da Deniz bunu farkedemeyecek kadar dalgındı. Aslında Çağla çekip giderken peşinden gitmek, oyun bitti derken onu aklına gelen en güzel yöntemle susturmak istiyordu fakat iki dakika geciksek kıyamet kopar modundaki annesi ve Çağlanın ailesi tam zamanında gelmişti.
Yavuz bey dikkatle Denizi izlerken aynı zamanda yakın dostları Nimet ve Muratla sohet ediyordu. Muratın tavrını bildiğinden onun yanında konuyu açmaktan çekinmiş ve Sibeli de susturmuştu. Murat lavaboya gitmek için masadan ayrıldığındaysa öksürerek boğazını temizledi.
"Deniz Atılgan. Sanırım bu kızımın patronunu neden bir kere bile görmediğini açıklıyor." Nimetin gözleri yavaşça oğluna döndü.
"Deniz?" Deniz bakışlarını hiç dokunmadığı tabağından Yavuza çevirdi.
"Yavuz amca... ben çok özür dilerim. Çağlayla-"
"Elbette dileyeceksin. Ama benden değil, kızımdan." Deniz başını yeniden tabağına eğdi. Onunda tek dileği buydu, Çağladan özür dileyebilmek ve affedilmek.
"Yavuz, Sibel? Neler oluyor? Çağla neden öyle gitti? Deniz acaba yine ne gibi bir hata yaptın?" Yavuz başını yavaşça iki yana salladı.
"İnan ki biz de bilmiyoruz Nimet. Yalnızca Sibelin bahsettiği şu eve getirilen damat, Ömer... şuan da karşımda oturan kişi." Nimet şaşkınlıktan aralanmış ağzıyla Denize döndü.
"Oğlum? Ne demek tüm bunlar?" Deniz derin bir nefes aldı. Herşeyi söyleyip kurtulabilirdi işte. Hem... ailesi onu affedebilrse, Çağlanın da affetmesi içi elinden geleni yapabilirlerdi değil mi?
"Çağlayla adada tanıştık."
"Ne adası?"
"Yunan." Nimet gözlerini kırpıştırdı.
"Oğlum senin adada ne işin var?"
"Anne bak sakın korkma ama... başımda bir mafya derdi vardı." Kadının eli ağzına gitti. "Kaçmak için bulduğum ilk tekneyle gizlice adaya gittim. Adamlardan kaçarken de Çağlayla tanıştık. Daha doğrusu tanışmak zorunda kaldık. Muğlaya tekrardan onların teknesiyle döndüm ve limanda ayrıldık. Fakat yakalanmam uzun sürmedi, limanda beni elleriyle koymuş gibi buldular. Olay kıskançlık meselesiydi, adam kız kardeşiyle aramda birşey olduğunu düşünüyordu ki kesinlikle yok, ben de ona evli olduğumu söyledim. Adam da karımı getirip ona göstermemi yoksa babaannemin yüzüğünün onda kalacağını söyledi. İstanbula döndüm ve yeniden şans eseri Çağlayla karşılaştım. Çağla da kendini istemeye gelecek olan görücüleri engellemek için evli olduğunu söylemiş. İkimizin de işine geldiğinden size böyle bir oyun oynadık. Herşey hallolmuş gibiydi fakat Çağla şirkette çalışmaya başladığında... karşısına geçip ben aslında Denizim diyemedim. Adada peşimde adamlar vardı ve adaya kaçak girmiştim, elbette onlara adımı söyleyemezdim. Sadece hayatım boyunca bir kere göreceğim birisi olduğunu düşünüyordum Çağlanın, ben de adım Ömer dedim."
"Demek öyle ha?" Bakışları yavaşça masanın başında dikilen babasına kaydı.
"Özür dilerim, hepinizden. Ama... Çağlayı oynadığı bu oyun için suçlayamazsınız Yavuz amca. Onu istemediği, tanımadığı bir adamla evlendirek isteyen sizdiniz. Bu yüzden ne kadar gözyaşı döktüğünü biliyor musunuz? Ya da-"
"Peki sen? Seni suçlayabilir miyiz?" Deniz yutkunarak babasına baktı.
"Böyle bir evlat olduğum için belki ama... Çağlaya yardım ettiğim için değil."
"La havle ve la kuv..." Murat iki eliyle yüzünü sıvazladı. "Ulan bir de ölmüş babamın ismini karıştırmışsın işin içine. Nasıl suçlamayalım?"
"Baba-"
"Sus!" Deniz dudaklarını birbirine bastırarak tabağına eğildiğinde Murat yerine kurulup arkadaşına baktı.
"Yavuz ne yapalım şimdi biz bu keretaya?"
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...