"Ya Can sana inanamıyorum. Ben sadece Serraya yakın olmak istemiştim, bu asistanlık işi nereden çıktı bana söyleyebilir misin?" Melek taksiden indikten sonra eteğini düzeltti ve karşısındaki büyük binaya baktı.
"Melek daha ne kadar evde pineklemeyi düşünüyorsun acaba? Sen o okulu boşuna mı okudun?"
"Evet ama daha önce hiç çalışmadım. Bana herhangi bir soru sorduklarında ne yapacağım ben? Serranın katında çalışsam yeterdi, çaycı bile olurdum inan bana."
"Melek hadi ama. Bu mesele sadece Serra ve Arda meselesi değil. Çalışmak istedin, ben de sana adam gibi bir iş buldum. Lütfen biraz daha gayretli ol hı? Bak araya teyzemi bile soktum, lütfen." Melek derin bir nefes aldı ve önündeki basamakları yavaş yavaş çıkarken Cana bir kere daha teşekkür edip telefonunu kapattı.
Melek Serraya yakın olmak istediğini söylediğinde Can ona teyzesini de araya sokarak Atılgan holding de çok güzel bir iş bulmuştu. Şirket yeni bir ekip oluşturmaya karar vermişti ve yeni eleman almak için mülakat düzenlemişti. Melek ise Canın teyzesinin yardımıyla mülakata bile girmeden işi almayı başarmıştı. Bu konuda Cana gerçekten minnettardı, sonuçta mülakata girmeye kalksaydı ilk önce elenecek adaylar arasında olacağına adı kadar emindi.
Melek mezun olduktan hemen sonra küçük bir şirkette işe başlamış fakat birkaç ay sonra istifasını vermişti. Şimdi ise okuduğu okul ve yabancı dilleri haricinde bomboş bir özgeçmişle böyle bir şirkette çalışmak için mülakata girmek çılgınlık olurdu. Neyse ki Can vardı. Yine de daha küçük bir pozisyonda işe başlamayı tercih ederdi, şimdi omuzlarına büyük bir yük binmişti ve Melek bu işin altından kalkabileceğinden çok da emin değildi.
En azından Serrayla yakın olacağım diye düşündü Melek. Serrayla konuşmalı, hatta yakın arkadaş olmalıydılar. Tabi ki Serrayı zorla kolundan tutup Ardaya götürmeyecekti fakat, Serranında hala Arda gibi duygularını tamamen bitirmiş olamayacağını düşünüyordu. Şansını denemekte fayda vardı, eğer ki Serra Ardaya karşı artık hiçbir şey hissetmiyorsa yapacak çok da bir şey yoktu sonuçta.
***
Melek danışmadan çalışacak olduğu katı öğrendi ve kendisine yardımcı olacak Esma hanımı bulmak için asansöre bindi. İnecek olduğu katın tuşuna bastı ve beklemeye koyuldu. Kapı tam kapanacağı sıra ise asansörün içine uzatılan el ile istemeden bir adım geri gitti. Asansöre doğru koşan birini görmemişti, görseydi asansörü kesinlikle bekletirdi. Bu yüzden asansöre giren takım elbiseli adama başıyla selam verdi.
"Kusura bakmayın, sizi görmemiştim." Fakat adam kendisini hiç tınmamış ve bakışlarını asansörün kapısına çevirmişti. Melek burnunu kıvırarak oldukça iri adama bakmaya bir son verdi ve yaslandığı duvardaki aynadan üzerini son kez kontrol etti. Galiba hazırdı.
Asansör altıncı katta durduğunda iri adamın ardından asansörden indi ve danışmadan öğrendiği gibi sola döndü. Fazla şık döşenmiş koridorda etrafına bakına bakına yürürken yine danışmada bahsettikleri cam kapıdan geçtiğini fark edip önüne döndü ve sert bir bedene toslamasıyla bir adım geri gitti.
Sırtına yapıştığı adam omzunun ardından Meleğe dönüp şöyle bir baktı ve yine önüne dönüp girdikleri salondaki tek masada oturan kadına doğru yürüdü.
Melek asansörde de kendisine oldukça kaba davranan adamı yüzünü buruşturarak takip ettikten sonra adamın biraz arkasında beklemeye başladı.
"Patronun nerede?"
Masada oturan kadın incelemekte olduğu dosyayı kapatıp sağa çektikten sonra ellerini masanın üzerinde birleştirdi.
"Aydın beyden mi bahsediyorsunuz Tugay bey?" Tugay derin bir nefes aldıktan sonra ellerini masaya dayayıp biraz öne doğru eğildi.
"Hayır Esma hanım, yeni patronunuzdan bahsediyorum!"
"Henüz gelmediler efendim, bugün ilk iş günü olduğu için biraz gecikebilir. İletmek istediğiniz bir şey varsa-"
"Gerek yok, beklerim!" Tugay sol köşedeki koltuklara yönelirken Melek masaya yaklaştı.
"İyi günler. Beni danışmadan size yönlendirdiler. Melek Gün-" Esma elini uzattığında Melek gülümseyerek Esmanın elini tuttu.
"Hoş geldin Melek. Biraz önce aradılar beni de. Asistanlık görevi için gelmiştin değil mi?"
"Evet Esma Han-"
"Esma diyebilirsin canım." Melek bir türlü cümlesini tamamlamasına izin vermeyen Esmaya zoraki bir şekilde sırıtarak başını sallarken duyduğu sesle ardına baktı. Kendilerini sırıtarak izleyen Tugay denen adama kötü bir bakış attıktan sonra önüne döndü ve yeniden yüzüne saçma bir gülümseme yerleştirdi.
"Senin odan şu koridorda canım." Eliyle sol tarafı işaret etti. "Odanın kapısında adın yazıyor zaten. İstersen yerleşmeye başlayabilirsin. Ekip yöneticisi geldiğinde seni çağırabilirim. Ah geldi bile."
"Nihayet teşrif edebildiniz beyefendi!"
"Sen de yeni gelmişsin zaten abi. Aşağıdan haber verdiler." Melek içinden şansına küfrederek ardına döndüğünde tanıdık sesin sahibiyle göz göze geldi. Bora da en az kendisi kadar şaşkın görünüyordu. "Melek? Senin ne işin var burada?"
"Bırak asistanını şimdi. İki gün başını boş bıraktım, istifa etmek ne demek lan? Bir de gire gire Aydın itinin yanında çalışmaya başlamışsın!" Tugay bir hışım ayağa kalktığında Bora abisinden uzaklaşıp Meleğin önünde durduğu masaya yaklaştı.
"Sakin olur musun Tugay! Bak zaten o şirkette çalışmak istemediğimi biliyordun ve-"
"Ulan! O şirket dediğin şirket kimin?!" Tugay Boraya doğru bir adım attığında Bora Meleğin arkasına geçip omuzlarına tutundu.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...