KB-51

10.2K 514 2
                                    

Çağla diş macunundan biraz sıkıp fırçasını ağzına götürdüğünde aralanık banyo kapısı biraz daha açıldı.

Çağla banyoya giren Denizi gözleriyle takip ederken Deniz Çağlaya bakmadan lavaboya yürdü ve fırçasını eline aldı. Diş macununu da alıp fırçasına sıktı ve Çağlaya kalçasıyla vurarak aynanın önünden ittirdi.

"Hey!"

Deniz fırçasını ağzına sokup dişlerini fırçalamaya başladığında ağzı köpüklü Çağla burnundan derin bir nefes aldı ve o da aynı Denizin yaptığı gibi onu ittirip kendine yer açtı.

Ağzını temizleyip lavabonun önünden çekildi ve kollarını önünde bağlayıp dişlerini fırçalayan Denizi izlemeye başladı.

Daha önce Denizle diş fırçalamayla ilgili kurduğu hayal gözlerinin önüne geldiğinde alaylı bir kahkaha attı. Çağla ne düşlemişti, Deniz ne yapmıştı?

"Ne oldu?"

"Ağzında macun varken konuşma." Deniz ağzını temizlemeden Çağlaya döndü.

"İğrendin mi?" Çağla bir anduraksadı. Aslında hiç de iğrenmemişti.

"Evet." Deniz gülümseyerek aralarındaki tek adımı kapattı ve Çağlanın geri kaçınmasına izin vermeden kızı kollarından tutup kendine çekti ve macunlu dudaklarını yanağına bastırdı.

Çağla kocaman olmuş gözlerle durumu idrak etmeyi başardığında tekmesini Denizin ayağına geçirdi.

"Pislik yapma ya!" Çağla çok da sert vurmadığından pek canı yanmayan Deniz sırıtarak lavabonun önünde eğildi ve ağzın temizlemeye başladı.

Çağla işini bitiren Denizin ardından lavabonun tam karşısında durdu ve yanağını aynaya çevirip macunlu yüzüne baktı.

"Bu çocuk deli." Gülümseyerek yanağını yıkamaya başladı.

***

Çağla odaya girdiğinde Denizin çoktan yatağa girdiğini gördü.

Odada fazladan bir kanepe olmamasından muzdarip Çağla paytak paytak yatağa yürüdü ve kendi tarafına yavaşça oturdu.

"Bir şey soracağım?"

"Hım?"

"Şimdi Tibet ve Aslı evlendi ya.."

Deniz kapalı gözlerini yavaşça araladı ve yatakta kendine sırtı dönük bir şekilde oturan kıza baktı.

"Ne olmuş?"

Çağla dudaklarını büzerek derin bir nefes aldı.

"Tibetin ne hissettiğini anlayabiliyor musun, merak ettim." Denizin kaşları yavaşça çatıldı.

"Nasıl yani?"

"Tibetin Aslıyla arası bozuk, biliyorsun. Ben... sebebinin sen olduğunu düşünüyorum." Deniz ani bir hamleyle doğruldu ve yatakta oturur pozisyona geçti.

"Nasıl ben? Demek istediğin-"

"İkisi için birşeyler yapmalıyız. Tibet Aslıyı çok kırıyor ve... bunun kendine itiraf edemediği duygularından dolayı olduğunun farkında bile değil. Ya da... farkında ama gururuna yediremiyor... sen arkadaşısın diye."

"Ama bu öyle birşey değil ki. Aslıyla ben-" Çağla başını iki yana salladı.

"Cümleni tamamlamak zorunda değilsin. Hatta... tamamlama." Çağla hissettiği duyguyla yüzünü buruşturuyordu. Şimdi de kıskanmaya mı başlamıştı?

"Tamam." Deniz yatakta kıza doğru kaydı. "Bu konu benim de konuşmayı tercih ettiğim bir konu değil zaten." Elini yavaşça kızın omzuna yerleştirdi. "Ama yanlış anlamanı istemiyorum... Bu benim için önemli."

Çağla omzunun üzerinden arkasına baktı.

"Tamam yanlış anlamam. Sen... Tibetle konuş olur mu?"

Deniz minmettar bir gülümsemeyle başını salladı.

"Konuşacağım."

Çağla Denizle konuştuktan sonra yatağa girdi ve Denize sırtını dönerek gözlerini kapadı.

Yanlış anlamamalıydı, evet. O ikisinin arasında hiçbir şey yoktu. Olmayacaktı da ama... neden tuhaf hissediyordu? Yanlış anlamaması gerektiğini bile bile neden aklına tuhaf tuhaf şeyler geliyordu?

Tibet Aslıyla evlenmek zorunda olduğunu söyldiğinde sevinmişti. Deniz de desteklediğinde daha fazla... Ama sonradan Aslı ile Denizin daha sık karşılaşacaklarını düşünüp canı sıkılmıştı.

Sıkılmıştı çünkü... kıskanmıştı.

Kıskanmıştı çünkü... Betülü de dediği gibi onu çok fena sahiplenmişti.

Sahiplenmişti ve asla bırakmak istemiyordu.



Devam edecek...





Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin