"Hakan." Genç adam kendisine dudaklarını büzerek bakan kıza baktı.
"Aslı..." Üzerinde olan bakışlarla kendine çeki düzen verdi. "...hanım." Aslının bozulan yüzüne ve kollarını iki yanında tutan adamlara aldırmadan Aslının abisine döndü.
"Bakın efendim, siz herşeyi yanlış anlamışsınız. Ben kız kardeşinize asılmadım efendim." Çatık kaşlı iri adam burnunun dibine girdiğinde kendini geri çekmeye çalışsa da iki yanındaki adamlar buna engel oldu.
"O zaman Aslının odasında ne işin vardı lan!" Adam tükrüklerini saçarak kükrediğinde genç adam gözlerini kapadı.
"Hepsi sadece yanlış anlaşılmadan ibaret efendim. Odalar karışmış sanırım. Benim odam 109 numaralı odaydı, Aslı hanımın ise 106. Sonra da şey olmuş işte-"
"Kes lan! Neden kaçtın o zaman?" Deniz şansını bir kere daha denedi.
"Aslı hanım siz de birşeyler söylesenize."
"Abi! Hakan..Hakan bey haklı. Biz zaten birbirimizi tanımıyoruz ki?"
"Evet efendim, biz birbirimizi o gün ilk ve son defa gördük. Zaten ben kaçmadım ki? B- ben... balayı!" Karşısındaki adam tek kaşını kaldırdığında Deniz sırıttı. "Şey efendim, b-ben evlendim de."
***
Çağla evden içeriye girdiğinde salonda kendini bekleyen anne ve babasıyla karşılaştı.
"Kızım neredesin sen?" Annesi telaşla yerinden kalkıp kendine doğru gelirken babası tekli koltuğa oturmuş sert bakışlarıyla kızını süzüyordu.
"Küçük bir tatile çıktım anne."
"Ah kızım, neden haber vermedin ki?" Çağla alayla nefesini serbest bıraktı.
"Siz bana herşeyi haber veriyor musunuz ki? Özellikle benim geleceğimle ilgili olanları?"
"Bu kadar fevri olmasan haber verecektik." Babası ilk defa konuştuğunda Çağla ona doğru döndü.
"Ne zaman? Semra abla elime kahve tepsisini tutuşturduğunda mı?"
"Çağla!"
"Ne var anne? Yalan mı söylediklerim? Böyle bir kararı bana sormadan nasıl verebilirsiniz?"
"Ne kararı verilmiş küçük hanım? Sadece konuşmaya geleceklerdi işte! Kimsenin bir karar verdiği yoktu!" Çağla dişlerini sıkarak cevap verdi.
"Karar verilmemişti öyle mi? O zaman sadece oturmaya ya da akşam yemeğine falan gelselermiş. Adı üstünde kız isteme, ne kararından bahsediyorsun sen baba?"
"Sanki seni baş göz etmeye çalışıyormuşuz gibi tepki verme kızım. Murat beyler aile dostumuz biliyorsun, ne deseydi baban?"
"Bundan sonra da çalışmanıza gerek yok anne! Ben evlendim zaten." Sadece annesinin ve babasının vereceği tepkiyi merak etmişti Çağla.
"E-evlendin mi?"
"Yalan söyleme Çağla! İki günde evlilik mi olurmuş!!" Babasının ateş saçan gözlerine baktı.
"İmam nikahı denen bir şey var ama babacığım."
***
Deniz o depo gibi yerden kurtulmayı başardığında derin bir nefes aldı. Tam tekneden kazasız belasız inmeyi başardığını düşündüğü sırada Aslının abisinin adamları tarafından kıstırılmıştı. Ardından o depoya götürülmüş ve işten yırtmak için evlendiği yalanını ortaya atmıştı. Adam inanmış gibiydi fakat yine de Denizin cebindeki babaannesinden yadigar yüzüğü almış ve eşini getirip evlendiğini kanıtlayıncaya kadar onda kalacağını söylemişti.
Bu nasıl bir şanstı? Zaten Muğlaya gelmesinin sebebi de yazlıktaki yüzüğü almak değil miydi? Annesi kesin bu sefer bitirecekti onu.
Telefonu çaldığında derin bir nefes alıp annesinin çağrısına cevap verdi.
"Anneciğim?"
"Ah, Deniz. Bugün geliyorsun değil mi artık oğlum? Yemek hazırlatacaktım da."
"Geliyorum anneciğim. Akşama İstanbuldayım." Hiç dönmemek üzere diye geçirdi içinden Deniz. Nasıl olsa onu İstanbulda bulamazlardı ki zaten adını sanını bile bilmiyorlardı öyle değil mi? Annesi de gelinine takma hayalleri kurduğu o yüzüğün üzerine bir bardak soğuk su içsindi artık...
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...