KB3-21

2.7K 160 5
                                    

Hafta sonuna yaklaşırken Serra tamamlaması gereken çevirileri tamamlamış, cuma akşamı ise Aydınla beraber Antalya ya gitmek için yola çıkmışlardı. Antalyaya vardıklarında ise odalarına çekilmişler ve bir gün sonrası için enerji depolamak için erkenden uyumuşlardı.

Ertesi gün toplantı zamanını ayarladıktan sonra yemek yenecek yerleri kısaca araştırmışlar ardından kalan zamanda misafirlerine Antalya yı tanıtmak için yakın çevredeki tarihi eserleri ve doğal güzellikleri keşfe çıkmışlardı. Cumartesi akşam anca otele döndüklerinde oldukça yorulmuş olmalarına rağmen ikisi de güzel ve beraber vakit geçirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorlardı.

Pazar günü geldiğinde ise aralarına Denizle Çağla da katılmış, Deniz her ne kadar telaşlı olsa da beraber sahile inmişler ve denizin tadını çıkarmaya çalışmışlardı. Gerçi Deniz Aydın tarafından güneşlenirken bile dosyayı gözden geçirmek zorunda kalmıştı ama bunu yapması gerektiğini bildiği için bu sefer kendini çok da naza çekmemişti.

Ertesi gün havaalanına hep beraber misafirlerini karşılamaya gitmişlerdi. Öyle saatlerinde ise Aydının aylardır uğraştığı anlaşmaya imzalarını atarak olayın resmiyet işini halletmeyi başarmışlardı. Geriye sadece Japonları iki gün içerisinde rahat ettirmek kalmıştı.

Serra ve Aydının planladığı gibi Serra ve Deniz Japonları gezdirme görevini üstlenmişler, Çağla ve Aydın ise bu süre içerisinde otelin keyfini çıkarmışlardı.

Havuza indikleri ara Çağla kendine tutamamış ve Aydına hayatında biri olup olmadığını sormuştu.  Aydın başta şiddetle karşı çıksa da Çağlanın baskılarına dayanamamış ve en sonunda hoşlandığı biri olduğunu itiraf etmişti.

"Tamam sen kazandın. Hoşlandığım biri var ama henüz bir ilişki boyutunda değil mesele?"

"Nasıl yani? Yeni mi tanıştınız, nasıl oldu? " Aydın her ne kadar anlatmak istemese de artık dayanamayacağını düşünerek gözündeki güneş gözlüğünü çıkardı ve Çağlaya baktı.

Bu sırada Çağla bir yandan  meyve tabağını didikleyip diğer yandan merakla Aydının anlatacaklarını bekliyordu.

"Şey... aslında yeni tanışmadık. Bir süredir zaten hayatımızda olan biriydi."

"Nasıl ya? Biz tanıyor muyuz bu kızı?" Çağlanın böyle bir tepki vereceğini zaten tahmin eden Aydın başını sallamakla yetindi.

"Çağla biraz sakin olmanı istiyorum tamam mı? Anlatacaklarımı lütfen sonuna kadar dinle. Ve lütfen bu anlatacaklarım ikimiz arasında sır olarak kalsın. Denizin dahi bilmesini istemiyorum çünkü sadece benim için değil hoşlandığım kız içinde çok hassas bir konu bu." Çağla hevesle başını salladı. Sır saklama konusunda çok yetenekli biri olduğu söylenemezdi ama elinden geleni yapardı.

"Bir anda hoşlanmadım ondan. Zaman içinde gelişti her şey.  İlk başlarda çok muhabbetimiz yoktu, sadece ortak arkadaşlar vasıtasıyla aynı ortamlada bulunuyorduk. Bir gün ondan bir yardım istedim. Bu kış Betül tuhaf davranıyordu, eski neşesi yok gibiydi. Endişeleniyordum, bu yüzden de ondan yardım istedim. Kardeşimin neyi olduğunu ve ona nasıl yardım edeceğimi öğrenmek için. Kabul etti o da. Bir süre bu şekilde görüştük Betülün haberi olmadan. Bana Betülün sırlarını kesinlikle anlatmadı, sadece Betülün canının sıkkın olduğu zamanlarda ona nasıl davranmam gerektiğini ve hangi konularda üstüne gitmemem gerektiğinden bahsetti. O zamanlar ondan hoşlanıyor muydum emin değilim, gerçi.. sevgilisi de vardı." Çağla şaşkın bir şekilde Aydını dinliyordu. İlk başlarda kimden bahsettiğini anlamasa da herşeyi dinledikten sonra aklında bir isim belirmişti.

Derin bir nefes alıp devam etti Aydın.

"Ondan gerçekten hoşlanıyorum Çağla. Onun yanında aklımı toparlayamıyorum bir türlü. Hatta kendimi kaybedip onu öpmeye bile kalktım."

"Oha. O ne yaptı peki?"

"Önce karşılık verdi. Sonra da tokatı basıp gitti." Çağlanın gözleri büyüdü.

"Karşılık verdi yani." Başını salladı Aydın. "Vay pislik, hiç anlatmıyor bir de." Çağla son söylediklerinin ağzının içinde söylediğinden Aydın hiçbir şey anlamamıştı ama Çağlanın kimden bahsettiğinin farkında olduğunu anlayabilmişti.

"Zamana ihtiyacı olduğunu söyledi. Bana karşı bir şeyler hissediyormuş ama gerçekten benden hoşlanıyor mu yoksa yaşadığı ayrılıktan sonra kendini güvende hissetme duygusu mu emin değilmiş. Hak veriyorum da sonuçta.. ayrıldığı adamdan çok da farklı sayılmam. En az onun kadar işkoliğim ve-"

"Aydın! Sen gerçekten Arda ve Serranın ayrılmalarının sebebinin Ardanın işkolikliği olduğuna inanıyor musun? O sadece Serranın kendini rahatlatmak için ortaya attığı bir bahaneydi."

"N-ne demek istiyorsun?"

"Bak ben Serrayla çocukluk arkadaşıyım. Ardayla ilişkilerinin ilk zamanlarını da biliyorum. Serra hiçbir zaman Ardadan gerçekten hoşlanmadı ki. Sadece Arda kriterlerine uyan biriydi ve Serra bunun bir ilişki için yeterli olacağını sandı. Ama olmadı işte. Yarı yolda kaldılar. Serra da Arda da benim çok sevdiğim arkadaşlarım ama ben onların bir ömür birlikte olabileceklerine inanmadım hiçbir zaman. O yüzden lütfen, Ardayla kendini karşılaştırma. İşkolik herifin tekisin evet ama Serra için bu bir kriter değil. Hatta... yahu kız iki günde kaç aylık yazışmayı çevirdi. İnan bana o da en az senin kadar işkolik!" Aydın iç çekerek gökyüzüne çevirdi gözlerini.

"Yani... hala bir şansım olduğunu mu söylemeye çalışyorsun?" Çağla sırıtarak eline bir çatal aldı ve karpuz dilimine saçlayıp çatalı Aydına uzattı. Aydın çatalı alırken meraklı gözlerle Çağlayı takip ediyordu.

"Şans mı? Dalga mı geçiyorsun oğlum?  Çek öp yine, bak bakalım bu sefer tokat mı atıyor?"

"Ciddi misin sen?"

"Ciddiyim tabi. Betül ne zamandır senin hayatında biri olduğunu söyleyip duruyor yanımızda. Hanımefendi bilmiyor mu sanki kendininden bahsedildiğini? Karşı bile çıkmıyor yahu! Resmen kabullenmiş sevgilin olmayı. Bana güven ve artık harekete geç!"

Çağladan gazı alan Aydın sandalyesini geriye iterek ayağa kalktı.

"Nereye be? Bak sakın Japonların yanına gidiyorum falan deme saplarım çatalı. Kocacığım ilk işinin yeniden sabote edilmesine izin vermem ona göre!"

"Yok yok, odama çıkıyorum. Şey, yarın gidiyor ya Japonlar.. acaba olimpos mu yapsak biz?  Temiz hava iyi gelir hem, hı?" Çağla düşündüğünü belli eden bir ses çıkardı önce ardından heyecanla o da ayağa fırladı.

"Mükemmel fikir.  Hem kışın Betülle kampa gittikten sonra günlerce zırlamıştı bir daha doğada yürüyüş mürüyüş yok diye. Bakalım yanında sen olunca da zırlayabiliyor mu?"

Aydın ve Çağla planlarını yapmışlar geceyi geçirmek için de tatil köyünden üç oda ayırtmışlardı. Bu sırada Serracık canla başla Denizi idare etmek için uğraşıyordu, sadece bir gün sonra başına geleceklerden habersiz...




Devam edecek...



Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin