KB2-12

5.8K 342 20
                                    

Kısacık mı kısacık bir bölüm. ^-^ Bu hafta ya da önümüzdeki hafta bölüm atmayı düşünmüyordum ama sizleri durumdan haberdar etmek için kısacık da olsa birşeyler yazdığım gibi atıverdim. Bölüm gelmeyecek ve de tabi ki sebebi sınavlar. Üzgünüm canlarım, yeni bölüm gelinceye kadar kendinize iyi bakın. :-*


Aydın çalışma odasına giderken odasının aralanık kapısından boy aynasının önünde üzerine tuttuğu iki elbise askısıyla şarkı mırıldanıp dans eden kardeşinin gördüğünde yüzünü geniş bir sırıtış kapladı.

"Ne yapıyorsun?" Betül yakalanmanın verdiği telaşla elindeki askıları yatağa atıverdi.

"Hiç."

"Hiç?" Aydın kapıyı tamamen açıp içeriye girdi ve Betüle doğru bir iki adım attı. "Kıvırmaya çalışmayın Betül hanım, gördüm." Betül dudaklarını büzerek Aydının tam önüne geldi ve elleri cebinde kendine bakan abisinin kollarına tutundu.

"Bugün bir yemeğe davetliyim de... hazırlık yapıyordum abicim." Aydın kız kardeşini uzun bir aradan sonra yeniden mutlu gördüğüne memnundu tabi ki ama bu yemeğin nasıl bir yemek olduğuna takılmadan da edememişti.

"Yemeğe davetlisin?" Betül Aydına asla yalan söylemek istemediğinden başını salladı.

"Evet, bir arkadaşımın evine." Aydının kaşları ister istemez çatıldı, umarım bu arkadaş erkek değildir diye geçirdi içinden.

"Nasıl yani?"

"Ailesiyle yemek yiyeceğiz." Aydın derin bir nefes alıp gözlerini kapadı ve mırıldandı.

"Bir arkadaşının evine yemeğe davetlisin ve ailesiyle yemek yiyeceksin. Bu arkadaş... bir erkek, değil mi?" Başını iki yana salladı. "Ne yani, pabucum dama mı atılıyor benim?" Sol yanağında hissettiği ıslaklıkla gözlerini araladı ve ellerini cebinden çıkarıp kollarını boynuna dolamış kardeşine sımsıkı sarılarak karşılık verdi.

"Saçmalama abi, mümkün mü böyle bir şey? Nasıl vazgeçerim senden?"

"Kız kardeşim sevgili yapıyor ve benim haberim yok. Buna ne diyeceksiniz Betül hanım?" Betül kollarını abisinin boynundan çekip ellerini yanaklarına yasladı ve baş parmaklarıyla abisinin yüzünü hafifçe okşadı.

"Öyle bir şey olsa ilk koşacağım kişi sensin abi. Bu öyle bir şey değil, yani... henüz değil." Aydın tek kaşını kaldırdı. "Ondan hoşlanıyorum, gerçekten hoşlanıyorum. Ama daha çok yolumuz var... şimdilik sadece her gece mesajlaşan iki arkadaşız. Bir haftadır yüzünü bile görmedim."

"Sahi mi?" Betül omuzlarını silkip Aydının kollarının arasından sıyrıldı ve yatağa fırlattığı elbiselerden birini eline aldı.

"O da en az senin kadar meşgul biri."

"Ailesiyle yemek dedin. Sadece mesajlaştığı biri için fazla ciddi değil mi sence?"

"Daha önce beni ailesinin yanında tanımamazlıktan geldiği için gönlümü almaya çalışıyor olabilir belki." Betül Aydına bakmayıp umursamıyormuş gibi omuzlarını silkerek konuştuğunda Aydın bir hafta önce kız kardeşinin neden suratının asık olduğunu da dolaylı yoldan öğrenmiş oldu.

"Pekala." Kız kardeşinin devasa dolabına yürüyüp tam önünde durdu ve derin bir nefes alıp elini ilk askıya uzattı. "Bakalım burada neler varmış?" Eline aldığı yeşil elbiseyi öne uzatıp elbisenin birkaç adım arkasındaki kız kardeşini elindeki elbiseyle hayal etmeye çalışırken mırıldandı. "O zaman hadi seni tanımamazlıktan geldiğine pişman edelim o iti."


***


Serra bir haftayı aşkın süredir görmediği sevgilisinin kapısının önüne geldiğinde hala eve dönmek için geç olmadığını düşünüyordu. Bir haftadır Ardayla görüşmemişlerdi; ne o Ardaya gitmiş, ne de Arda Serrayı görmek için pek sevgili misafirini bırakıp Serraya gelmişti. Ama her şeye rağmen Serra şuanda onun kapısındaydı, her ne kadar birazdan yapacakları konuşma pek de hoş olmayacak olsa da.

Serra sonunda cesaretini toplayabilmiş ve de Ardayla artık eskisi gibi olmadıklarını ve ara vermek istediğini söylemek için onun kapısına dayanmıştı. Cesaretini toplamasındaki en büyük etkense şu bir hafta içindeki Ardanın davranışlarıydı tabi ki. Kızı aramamıştı bile!

Serra elini zile doğru uzattı fakat daha önce bu eve hiç bu şekilde girmediğinden kendini oldukça tuhaf hissetti. Karar değişikliğiyle elini çantasına attı ve anahtarlarını çıkarıp aralarından karşısındaki kapının anahtarını seçti. Anahtarı yerine yerleştirip yavaşça kapıyı açtı ve küçük adımlarla evin içine girdi.

Ardanın evde olduğunu sanıyordu; daha doğrusu Ardanın bir hafta önce söylediği şey evden çıkamayacağıydı ama ev o kadar sessizdi ki Serra evde kimsenin olmadığını düşündüğü için haksız sayılmazdı. Yine de tuhaf bir hisle salona doğru birkaç adım attı. Boş salonla karşılaştığında ister istemez yüzünü buruşturdu fakat Ardanın odasına bakmak için ardına döneceği sıra gördüğü yemek masasına dayadığı kızı öpen Ardayla kesik bir nefes aldı.

İşte şimdi tamamlanmıştı Serra için o koca boşluk. Söylemeyi düşündüğü o kelimeler için aklında tek bir soru işareti bile yoktu...



Devam edecek...






Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin