KB2-24

4.4K 283 4
                                    

"Neden bahsetmedin bana abi?"

"Ne farkederdi Betül. Bak o borcun altından bir şekilde kalkarım ben. Denize de şirkete de bir şey olmaz, buna izin vermem. Sorun ne biliyor musun, o adam bunu bilerek yapıyor. Bilerek şirketimizle uğraştı, bir şeylerin peşinde. O yüzden, bana ondan hoşlanıyorum deme! Şirket ve para umrumda değil Betül, ama sakın... sakın o adama inandım deme."

Betül gözyaşlarının akmasını engellemek için başını yukarı kaldırdı ve ellerini beline dayayarak sakinleşmeye çalıştı. Çabaları sonuçsuz kaldığındaysa dış kapıya yürüdü ve portmantodan kabanını alıp dışarıya çıktı.

Tüm konuşma boyunca sessizliğini sürdüren Serra Betülün peşinden gitmek istedi fakat tam Aydının yanından geçerken Aydın bileğini yakalayarak onu durdurdu.

"Gitme." Serra gözlerini bileğindeki ellerden ayırıp Aydına baktı. "Yalnız kalmaya ihtiyacı var." Serra başını salladı ve yüzünü yere eğdi.

"O zaman... ben gideyim mi?"

"Geri geldiğinde burada olman daha iyi. Gitme,  kal." Serra bir kere daha başını salladığında Aydın Serranın bileğini serbest bırakarak Serranın ardına dolaştı ve omuzlarını tutup yürümesini sağlayarak onu salona yönlendirdi.

"Hem biraz konuşuruz." Serra arkasına bakmak istedi fakat tam arkasındaki Aydını bir türlü göremeyince vazgeçip Aydın ellerini çektiğinde önüne geldikleri koltuğa oturdu. Aydın onunla ne konuşabilirdi ki? Biraz önce yanlışlıkla banyoya girip onu görmesinden bahsediyorsa... Hayır canım! Adam konuyu kapatalım demişti, neden tekrardan o olaydan bahsedecekti? Hem daha önemli konular vardı, mesela borçlar gibi. Ama Serra Aydının kendisinin yanında bu konuyu açmayacağına adı kadar emindi.

"Serra ben sana bir soru sormak istiyorum." Serra başını salladı.

"Tabi sor." Aydın uzun zamandır aklında olan konuyu açmadan önce öne eğilip dizlerine yaslandı ve ellerini birleştirdi. Aslında bu konu beraber Antalya tatiline gittiklerinden beri aklındaydı fakat bir türlü dile getirememişti.

"Aslında bu konu biraz işle ilgili." Serranın kaşları havalandı.

"İş mi?" Aydın başını salladı.

"Evet iş. Biliyorum şuanda bu tavırlarım sana çok saçma geliyor. Biraz önce bağırıp çağırırken şuan da oturmuş işle ilgili bir şey konuşmak istediğimi söylüyorum. Kabul ediyorum, bu durum çok tuhaf. Ama... bak, şirketle ilgili olayları bir şekilde  yoluna koyarım. Tabi ki kaybımız büyük bir miktar ama bizi zor duruma sokmaz, o kadarcık para bize zarar veremez. Betül konusuna gelirsek, evet çok kızgınım. Nasıl o adamla-" Sesinin yükseldiğini farkeden Aydın kendini durdurup ellerini birbirine sürterek oyalanmayı seçti. "Zamana ihtiyacı var. Düşünmeli ve kendisi için en doğru kararı vermeli. Kendisi için en doğru olan kararı, benim veya Deniz için en iyi olanı değil. O yüzden bu konuya biraz daha uysal yaklaşmalıyım, bu biraz zor olacak gibi ya neyse." Derin bir nefes aldı. "Bildiğim kadarıyla şuan çalıştığın bir iş yok, yani... bazı çeviriler yapıyormuşsun. Sanırım Çağladan duymuştum."

"Evet, ufak tefek şeyler çeviriyorum işte. Aslında... memnunum. Çeviriden gelen para bana yetiyor ve fazlasıyla boş vaktim kalıyor." Aydın tek kaşını kaldırarak sırıttı.

"Yani iş teklifimi reddediyorsun?"  Serra afallamış ifadesine son verip konuştu.

"Daha teklifini duymadım ki?" Bu cevap Aydının sırıtışının yüzüne daha da yerleşmesine sebep olurken  kollarını dizletinden çekti ve rahat bir şekilde arkasına yaslandı.

"Sana güveniyorum Serra. Her şirkette olur ve ben bizim şirkette de güvenemeyeceğim bir kaç kişinin olduğunu biliyorum. Yaşananlar da bunu gösteriyor zaten. Kısacası bazı özel yazışmalarımızı senin çevirmeni istiyorum." Sevinçle parlayan gözlere bakarken derin bir nefes aldı. "Ne diyorsun? Ha sen itiraz etmeden söyleyeyim,  fazlasıyla boş vaktin olacak."

Devam edecek...

Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin