Semih yüzünde gülümsemesiyle ayağa kalkıp karşısına dikilen Filizi gördüğünde sinirden yumruklarını sıkmaya başlamıştı bile. Ne işi vardı bu kızın burada? Kendisini tehdit ettiği yetmezmiş gibi şimdi de Meleği mi sıkıştıracaktı? Ona söylemişti! Meleğin zor günler grçirdiğini, intihar etmeye kalkıştığını ve Bora hakkında kesinlikle konuşmak istemediğini! Bu neydi şimdi? Bir de geçmiş karşısına pişkin pişkin sırıtıyordu.
"Abi o ne?" Semih kardeşinin sesini duyduğunda kendini biraz toparlayarak ona döndü ve poşeti ona uzattı.
"Pasta almıştım."
"Tamam, ben hazırlayıp getireyim o zaman. Siz de tanışın." Melek odadaki gerilimi farkedememiş ve neşeyle salondan ayrılıp mutfağa girmişti.
Semih kardeşi odadan ayrıldığında iki adımda Filizin karşısına geçti.
"Ne işin var burada senin?!" Filiz omuzlarını silkti.
"Melek söyledi ya. Arkadaşıyım ve beni evine davet etti." Semih kıza doğru bir adım daha attığında Filiz arkasındaki koltuğu unutarak geriye gitmek istedi ama ayağı koltuğa çartığında koltuğa düşmek üzereyken Semihi gömleğinden yakaladı. Semihle beraber kanepeye otururlarken Semih karşısındaki kızın daha ne kadar sinirlerini zorlayabileceğini merak ediyordu ki kanepeye oturan Filizdi, Semih ise tek dizini Filizin bacaklarının yanından kanepeye dayamış ve koltuğun kenarlarına tutunarak kızın kucağına oturmaktan son anda kurtulmuştu.
Filiz dudaklarını birbirine bastırarak yüzünü kaldırdı ve Semihin gözlerine baktı.
"Pardon ya. Bacağım takılınca ben istemeden sana tutundum." Semih aralarında olmayan mesafeye aldırmadan kıza biraz daha yaklaştı. Şuanki durumları ya da biraz önce kızın düşmemek için kendine tutunması umrunda bile değildi. Şuan tek düşündüğü bu evde ne işi olduğuydu.
"Şimdi de bu mu Filiz? Benden istediğini alamadın, bu sefer de kardeşime mi saracaksın? Arkadaşmış! Sana söyledim, Meleğe bulaşma!" Filiz Semihin olayları yanlış anlayacağını tabi ki biliyordu ama bu kadar da ileriye gideceğini düşündüğüne inanamamıştı. Üzerine eğilmiş adama aldırmadan sert bir sesle bağırdı.
"Nasıl böyle birşey yapacağımı düşünürs-" Semih Meleğin duymasını istemediğinden avucunu kızın dudaklarına kapattı.
"Ne anlamamı bekliyorsun Filiz? Borayla bozmuşsun kafayı. Daha geçen gün beni aradın yine." Filiz boğuk sesler çıkarmaya başladığında elini kızın dudaklarından çekti.
"Özür dilemek içindi, tamam mı? Seni özür dilemek için çağırdım ama sen gelmedin." Semih bocalayarak kendini biraz geri çekti.
"Özür dilemek mi?" Filiz hızla başını salladı.
"Evet özür dilemek. Hadi kalk üzerimden de anlatayım." Semih işte o an dakikalardır kızın üzerinde olduğunun farkına vardı ve aceleyle doğrulup elini Filize uzattı.
Filiz Semihin elini tuttu ve tuhaf oturuş pozisyonunu değiştirerek bu sefer daha uygun bir şekilde koltuğa oturdu. Semihin kendi üzerindeki bakışlarını farkettiğindeyse yan tarafını işaret etti ve Semihin yanına oturmasıyla ellerini birleştirerek dizleri arasına sıkıştırdı.
"Bak. Gerçekten pişmanım, ben bilmiyordum. Keşke daha iyi araştırsaydım da-"
"Hala araştırmak diyor ya!" Semihin homurtusuyla yüzünü buruşturdu.
"Yanlış anlama. Haklısın. Ama bilseydim kesinlikle seni rahatsız etmezdim. Sen o gün öyle söyleyip masadan kalkınca... pişman oldum işte. Geçen gün de özür dilemek için mesaj attım sana. Cevap vermeyince de o kafenin adını söyledim. Gelirsin sandım ama gelmedin. Özür dilerim Semih, biliyorum yaptığım şeyin mantıklı bir açıklaması yok. Sırf basit bir magazin haberi için seni tehdit ettim, hem de en hassas konunla. Özür dilerim." Filiz kaşlarını indirerek Semihe bir bakış attığında Semih bir anda yüzüne çok masum gelen kıza gözlerini kırpıştırarak baktı, ardından gözlerini kaçırdı. Filiz ve masumluk mu? Birbirine nasıl da tezat kelimeydi bunlar.
"Yani özür dilemek için mi buradasın?" Filiz başını salladı. Semihin sakinliğini düşünmüştü ama Semih bir kere daha çatık kaşlarıyla kendine döndüğünde yutkunmadan edemedi. "Sırf mesajdaki yere gelmedim diye kardeşime oyun mu oynadın yani? Kız sana arkadaşım diyor yahu!"
Filiz telaşla ellerini önünde sallamaya başladı.
"Hayır hayır! Yanlış anladın. Melekle şans eseri tanıştık, tabi ki arkadaşım. Ben sadece senin kız kardeşin olduğunu anladığımda ev davetine balıklama atladım o kadar!" Sanırım herşeyi bilmesine gerek yok diye düşündü Filiz. Tanışmak için Meleğe nasıl bir oyun oynadığını öğrense onu asla affetmezdi.
***
Betül Bora onu eve bıraktığında kendini direkt duşa atmış ve işlerini tamamladıktan sonra yatağına girmişti.
Kapıyı iki kere çaldığında gözlerini araladı. Odası kapkaranlıktı. Ne ara dalmıştı da havanın karardığını farkedememişti?
"Betül?" Kapısı aralanmış ve Aydın kafasını içeriye doğru uzatmıştı. Koridordan gelen ışık gözlerini kamaştırıyordu.
"Buradayım." Ardın içeriye girdi ve kapıyı aralanık bırakarak yatağa yaklaştı.
"İyi misin?"
"Evet." Aydın kardeşinin yanına sırtını başlığa dayayarak oturdu ve elini saçlarına götürerek yavaş yavaş okşamaya başladı.
"Peki ne yapacaksın?" Betül sessiz kaldı. "Ne yapmaya karar verirsen ver yanındayım, biliyorsun değil mi?" Betül hafifçe başını salladı.
"Abi?"
"Hım?"
"Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Aslında... herşeyin mantıklı bir açıklaması var ama... mantıklı olması yeterli değil. Canım yanıyor... canımı yakansa..." Betül uzanıp abisinin diğer elini tuttu ve kendine çekti. "Abi... sence ufacık da olsa birşeyler hissetmemiş midir?"
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...