KB2-11

6.5K 339 25
                                    

Serra eve gelip telefonunu şarja taktı ve kendini direkt banyoya attı. Şu iki günlük kampta kedisini fazlasıyla zorlamıştı ve kesinlikle uzun bir süre kampın "k" sını bile duymak istemiyordu. Ona göre bu kampın tek bir güzel yanı vardı; bu da Betül ve Tugayın kat ettiği yoldu.

Uzun bir banyonun ardından bornozuyla odasına geçti ve şarjı dolmuş telefonunun eline alıp açtı. Gelen cevapsız çağrı ve mesajları gördüğünde tek kaşını kaldırdı ve arama kaydına girerek hem Ardadan hem de Çağladan gelen armaları inceledi. Ha bir de şey vardı... Aydın.

Aydın Çağlaya kampa gittiğini söylediğini haber veren bir mesaj atmıştı ve de bu Serranın mutlu hissetmesine yetmişti. Sorumsuz davrandığını biliyordu; ne Ardaya ne de biricik arkadaşı Çağlaya hiçbir şey söylemeden kampa gitmişti ki kendisinin bile son ana kadar kampa gideceğinden haberi yoktu. Yine de son dakika da olsa merak etmemelerini söyleyen bir mesaj atabilirdi değil mi? Evet işte Serra da bu yüzden azcık da olsa pişmanlık duyuyordu ve Aydın sağ olsun şimdi kendini daha iyi hissediyordu.

Önce Aydına teşekkür mesajı attıktan sonra Çağlayı aradı ve arkadaşının azarının bir güzel yedikten sonra asıl zor olan aşamaya geçti. Ardanın adını bulup arama işaretine tuşladığında dudaklarını dişleyerek kendini yatağına bıraktı.

"Alo! Serra neredesin sen?"

"Evdeyim."

"Sonunda! Ne kadar merak ettiğimi biliyor musun sen? Çağla ya da haber vermemişsin. Aramalarıma bir türlü cevap vermeyince bir şey oldu zannettim, o kadar korktum ki.. En sonunda Çağladan evine gelip seni kontrol etmesini bile istedim. Deniz Betülle kampa gittiğini laf arasında söylemeseymiş.. ah aklımı aldın kızım!" Serra aklına takılan şeyle derin bir nefes aldı ve sordu.

"Neden Çağlayı gönderdin? Sen neden gelmedin?" kısa bir sessizlik olduğunda kaşlarını çatarak telefonu kulağından çekti ve ekrana baktı, telefon falan kapanmamıştı. O zaman nedendi bu sessizlik, zor olan neydi? "Arda?"

"Özür dilerim hayatım. Seni kırdığımı biliyorum. Gelemedim çünkü bir misafirim vardı."

"Misafir?"

"Hıhı. Semihin kız kardeşi. Semih bir süreliğine bende kalmasını rica etti. Hala burada. Yorgunsundur biliyorum ama... Yeni bir tarif öğrendim. Akşam yemeğine gelmek ister misin?" Serra yavaşça gözlerini kapattı.

"Sen gel."

"Gelemem hayatım."

"Neden?"

"O kızı yalnız bırakamam. Buraya geldiğinde sebebini anlayacaksın."

"Gelmeyeceğim." Serra Ardanın cevap vermesini beklemeden telefonu kulağından ayırdı ve telefonunu avucunun içinde sıkarak yumruğunu yatağa bastırdı.

Ardayla bir an önce konuşmak istediği doğruydu ama bunu nasıl yapacağını gerçekten bilmiyordu...

***

"Filizciğim, güzelim! Nasıl tanıyacağız biz bu adamı?" Filiz gözlerini devirerek Cana baktı.

"Tühh! Keşke yakasına kırmızı karanfil takmasını söyleseymişim Cancığım ya!" Can bakışlarını havaya dikip yerinde sallanarak Filize çocuk gibi trip atmaya başladığında Filiz Canı pek de umursamayarak kasaya ilerledi ve birer kahve almak için sıraya girdi. Ama sağ olsun önündeki adam bir türlü karar veremediğinden deli gibi istediği kahvesine bir türlü ulaşamadı. Acımasızca işaret parmağını önündeki adamın omzuna geçirdiğinde Semih omzundaki sızıyla ardına döndü.

Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin