KB-56

10.4K 501 5
                                    

Bir sonraki bölüm finaaal. ♥♥

Tibet anahtarı yerine sokup kapıyı araladığında annesinin sesini duydum.

"Kızım biraz daha gayret. Daha sert bastırarak çevir." Tibet tek kaşı kalkık bir biçimde sesin geldiği yere yani mutfağa yöneldi.

Mutfak kapısının kenarından baktığındaysa annesinin masada Aslının ise tezgahta bir işle meşgul olduğunu gördü.

"Olmuş mu anne?" Aslı tezgahtan aldığı kapla annesinin yanına yürüdü.

"Olmuş ama biraz daha yoğurmaya devam et." Ardından bakışları kapı kenarındaki oğlunu buldu. "Hoşgeldin oğlum. Erkencisin?" Tibet yaslandığı kapıdan ayrılıp mutfağa girdim.

"Öğleden sonra Denize uğradım ve direkt buraya geldim." Annesinin yanağına sulu bir öpücük kondurdu. "Siz neler yapıyorsunuz?"

"Akşama hazırlık. Ben dolma içi hazırlıyorum." Ardından Gülsüm gözleriyle arkası dönük bir şekilde tezgahta bir işlerle uğraşan Aslıyı gösterdi.

Tibet gülümseyerek annesine arkasını döndü ve arkadan çakma karısına yaklaşıp kollarını kızın beline sardı.

"Sen ne yapıyorsun karıcığım?" Aslının belinde hissettiği kollarla gözleri büyüdü. Gülsümün hala mutfakta olduğunu farkettiğindeyse durumu idrak edebildi.

"Annem bana börek açmayı öğretecek." Tibet gülümseyerek başını kızın boyun girintisine yerleştirdi ve kızı kendine daha çok bastırdı.

"Annemin(!) böreği müthiş olur." Aslı Tibetin ima ettiği şeyi duymazdan gelerek konuştu.

"Ben de işin ustasından yani annemden öğreneyim dedim."

Gülsüm oğlu ve gelinini sırıtarak izliyordu...

***

"Anne, o zamanlar da çok güzelmişsin."

"Aslım." Tibet duyduğu sesle merdivenleri daha çabuk indi ve salona bodoslama daldı.

Evet doğru duymuştu. Annesinin dudakları Aslının yanağındaydı. Resmen kızı şap diye öpmüştü ya. Bunlar ne zaman bu kadar iyi olmuşlardı?

"Anne. Yemek hazır mı?"

"Ah hazır oğlum. Biz de seni beklerken Aslıyla senin küçüklük fotoğraflarına bakıyorduk." Tibetin kaşları yavaşça havalandı.

Hayır, hayır! Bu olamazdı. Çaktırmamaya çalışarak Aslının yüzüne bakıp bir ipucu bulmaya çalıştı fakat kız gayet normal gözüküyordu. Tibet derin bir nefes alıp yemek masasına yürüdü. Kendisini tanımamıştı, bu iyi olmalıydı. Ama neden Tibet kırılmış hissediyordu?

***

"Kızım, sen bu kadar açık giyinmek zorunda mısın ya?" Aslı Tibete bakmadan kendi tarafına yürüdü.

"Böyle giyinmeyi seviyorum."

"Haaa, illa o şişmeleri gözüme sokacaksın yani?"

"Beğenmiyorsan bakma."

"Açarsan bakarım." Aslı derin bir nefes aldı ve yatağa oturup pikenin altına girdi.

"Hepiniz aynısınız işte. Çirkin çirkin deyip duruyorsun ama sonuç ortada."

"Bakarım dedim, güzel demedim." Aslı yatakta Tibetten tarafa döndü ve gözlerini kısarak adamın gözlerinin içine baktı.

"Güzel bulmuyorsan neden bakıyorsun o zaman?"

"Bakmayı seviyorum. İlla güzel bulmam gerekmez."

"Saçmalık." Tibet kızın üzerindeki pikeyi aniden çekti. Kız iç çekerek Tibete bakmayı sürdürdü.

"Ne yapıyorsun?" Tibet kızı duymamazlıktan gelerek baştan ayağa tüm vücudunu süzdü. Özellikle de bacaklarında ve göğüslerinde uzun süre oyalanarak. "Bakmasan? Rahatsız edici."

"O zaman rahat edeceğin şeyler giy." Kız sabır dilenircesine iç çektikten sonra örtyü Tibetin elinden üzerine çekti.

"Seni ilgilendirmez."

"Güzel olduğunu duymak için mi böyle şeyler giyiyorsun?" Kız yüzünü buruşturduğunda Tibet bir başka soru daha sordu. "Güzel olduğunu duymak ister misin?" Kız dik dik bakmaya başladığında sırıttı. "Ne? Ne bakıyorsun öyle, yiyecek gibi?" Ardından sırıtışı kahkahalara dönüştü.

Aslı hayretle elini Tibetin omzuna vurdu.

"Ya ne oluyorsun? Annemi uyandıracaksın şimdi! Sessiz ol." Tibetin kahkahaları yavaş yavaş kesildi fakat yine de sırıtmaya devam etti.

Aslı sonunda pes edip gülümsediğinde konuştu.

"Gülümsemen... güzel. Çok güzel." Kızın gülümsemesi yüzünde donakalırken parmaklarını uzatıp kızın gözünün hemen yanına sürttü. "Ve gülümsediğinde... burası çok sevimli."

Ardından elini çekip yatakta doğruldu.

Aslı ayaklanan Tibeti izlerken derin bir nefes aldı ve birkaç saat önce nasıl şaşırdığını hatırladı... Tibetin çocukluğunu gördüğündeki şaşkınlığı... Belli etmemek için çok uğraşmıştı fakat...

Tibet hep böyleydi değil mi? Hep onu tanıması için kıza sinyaller gönderip durmuştu. Aslı ise her birinde daha çok tepki göstermişti.

Yıllardır unutamadığı ve güzel olduğunu söylemekle yetinmeyip gerçekten öyle hissettiren kişiyi nasıl tanıyamamıştı? Hem de çoğu gece rüyalarında onunla konuşurken?

Tibet oda kapısına geldiğinde yatakta doğrulup oturdu.

"Nereye?" Tibet cevap vermeden kızın gözlerine bakmayı sürdürdü. "Ben... buradayım. Yine geleceksin değil mi?" Tibet gözleri kızaran kıza gülümseyerek baktı. Ne sümüklü birşeydi bu kız? Ve... kendisini hatırlıyordu öyle değil mi?

"Su alıp geleceğim. Sen de ister misin?" Aslı dudaklarını birbirine bastırarak başını salladığında gülümseyerek odadan çıktı Tibet. Ve de ıslık çalarak mutfağa yöneldi.


Devam edecek...





Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin