KB-46

10.4K 527 9
                                    

Tibet bardağını dudaklarına götürken şimdi ne yapacağını düşünüyordu.

Abisi mafya diye o kızla evlenebilir miydi? O kızla? O çirkin silikonlu kızla!

Başını iki yana sallayarak büyük bir yudum aldı içkisinden. Başka kurtuluşu yoktu biliyordu. Denizin o adamdan nasıl korktuğunu kendi gözleriyle görmüştü.

Kendisiyse ıslak baksırla çıkmıştı adamın karşısına. Hayır nasıl inandırabilirdi ki Tugay denen o adamı aralarında birşey olmadığına, ya da asla olamayacağına?

"Alkol için biraz erken bir vakit değil mi ya?" Tibet kısık gözlerle omzunun üzerinden arkasına baktığında kendine gülümseyen Çağlayı gördü.

"Çağla?"

"Selam." Çağla yanındaki bar taburesine otururken Tibet bu kızın onu nasıl bulduğunu düşünyordu.

"Beni nasıl buldun?"

"Hep buralarda takılırmışsın, Denizle geldim."

"Ha Denizl- Denizle mi?" Tibet gözlerini kırpıştırarak kıza baktı. "Sen-"

"Yakalandım kardeşim." Tibet diğer tarafına oturan Denize kısa bir bakış atıp yeniden Çağlaya döndü ve yanaklarını şişirdi.

"Özür dilerim." Çağla kıkırdayarak Tibetin yanağına elinin tersiyle yavaşça vurdu.

"Önemli değil de... Şu kız isteme meselesi ne?" Tibet biraz olsun aklında arka köşelere itmeye çalıştığı konunun yeniden dillendirilmesiyle sıkıntıyla iç çekti ve bardağında kalan son yudumu da içti.

"Uzun mesele ama... olmak zorunda. Tek kurtuluşum bu."

"Ne kurtuluşu Tibet?"

"Kızın abisine yakalandık." Deniz tabureyi Tibetten tarafa döndürdü.

"Bir dakika, bir dakika! Bu bana bir yerden tanıdık geliyor yalnız." Gözlerinin önüne gelen Tugayın yüzüyle başını iki yana salladı.

"Tanıdık kanka, hem de çok tanıdık. Ama bir fark var tabi; beninle o kız arasında hiçbir şey olamaz ki!"

"Ee deseydin yanlış anlaşılma diye? Böyle evlilik mi olu-" Tibet Çağlayı elini uzatarak durdurdu.

"Abi sana silah çekince konuşacak halin kalmıyor be Çağla. Tek kurtuluş bu gibiydi çünkü..." Yüzünü buruşturdu. "Sadece kızın odasında yakalanmadım, aynı zamanda iç çamaşırımlaydım."

"Yuh kanka. Bir de kızla aramda birşey olamaz diyorsun!"

"Olamaz zaten kanka. O kızla aramda hiçbir şey olamaz! Sadece ben biraz yanıyordum-"

"Çüş!"

"Yanlış anlamayın, kahveden yanıyordum." Tibet kendine dönen gözlerle devam etti. "Üzerime kahve döktü. Annemin bana ayarladığı görücü usulü görüşmelerden birindeydim. Kız durmadan konuşuyordu ve... ayağa kalktığımda biriyle çarpıştım. Kahvesi kucağıma döküldü. Ondan beni odasına çıkartmasını istedim, çünkü yanıyordum. Küvetteydim, o yüzden iç çamaşırıylaydım. Kapı çaldı, kızın işi vardı. Ben de ne bileyim kapıda kızın abisi olduğunu... işte şimdi de bu haldeyim. Bu akşam kız istemeye gidiyoruz."

"Ne bahtsız kız." Deniz kendi kendine mırıldanır gibi fakat niyeti Tibete gıcıklık olan konuşmasından sonra karnına yumruğu yediğinde inledi.

"Abi dalga geçme ya."

Bir dakika kadar sessizlikten sonra Deniz sordu.

"Pekala... kim bu kız? Tanıdık biri m-"

"Evet tanıdık biri. Hem de sana bayağı tanıdık!" Tibet bir an neden sesini yükselttiğini ve neden böyle hissetiğini anlamdıramayarak yutkundu. "Yani şey..." Derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatarak konuştu. "Evlenmek üzere olduğum kız... Aslı. Aslı Doğan..."


Devam edecek...





Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin