KB-53

10.4K 516 8
                                    

Deniz Gökçenin masasından aldığı zımbayla ofisine geri döndüğünde Çağlayı yanağını masaya dayamış bir şekilde buldu.

"Masaya yapışmışsın?" Çağla yüzünü masadan ayırmadan cevap verdi.

"Düşünüyorum."

"Ne düşünüyorsun?"

Seni.

Çağladan cevap alamayan Deniz masasına yürüyüp masaya sandalye çekmiş olan Çağlanın çaprazına oturdu.

Otel inşaatına başlamadan son bir gece önce son kez gece çalışmaya karar vermişler ve toplantı masası çok geniş olduğundan ve de beraber çalışacaklarından dosyaları bu masaya açmışlardı.

Deniz tıpkı Çağla gibi başını dosyaların üzerine bıraktı ve camdan gözüken ışıkları izlemeye koyuldu.

"Pekala. Sanırım birşeyler düşünmek için vaktimiz var." Deniz iç çekti ve sordu.

"Güzel birşeyler mi düşünüyorsun peki?"

"Hımm. Güzel hissettiriyor." Deniz gülümseyip Çağlayı nelerin güzel hissettireceğini düşündü.

Belki alışveriş? Ya da kum ve güneş? Ya da bir kitap ve sıcak çikolata? Peki ya kendisi? Deniz Çağlaya güzel hissettiriyor olabilir miydi?

"Sen ne düşünüyorsun?" Deniz ne düşündüğünü duysa kızın ne tepki vereceğini düşündü önce. Aslında birazcık cesareti olsaydı...

İç çekerek yüzünü diğer tarafa çevirdiğinde onu izleyen Çağlayı gördü. Biraz önce bu kızın yüzü duvara dönük değil miydi? Ne zaman diğer yanağının üzerine koymuştu başını? Hem... onu izliyor olamazdı değil mi?

Deniz yakalanmanın verdiği utançla kızaran kızı izledi sessizce. Ardından kızın hala uzaklaşmamış olmasından aldığı cesaretle fısıldadı.

"Nelerin seni güzel hissettireceğini düşündüm. Ve de seni güzel hissettiren şeylerin arasında olup olmadığımı." Kız yavaşça yutkunup gözlerini kapadı.

"Öyle hissettiriyorsun." Deniz duyduğu şeyin gerçekliğini sorguladı bir kaç saniye. Ardından anlamını.

Yüzünü kaplayan geniş sırıtışla gözleri kapalı kızı inceledi. Şuan da... kendi alnı kızın çenesine geliyordu, kızın alnı ise onun tam dudaklarının hizasına...

Dudaklarını ıslatarak yavaşça kıza doğru yaklaştı ve aralarındaki mesafeyi adım adım kapattı. Yapabilir miydi? Dudaklarını kızın alnına bastırdığında kızın verecek olduğu tepkiyi deli gibi merak ediyordu. Acaba??

Çağla alnına çarpan nefesle gözlerini daha sıkı yumdu. Gözlerini açıp neler olup bittiğini görmeye kesinlikle cesareti yoktu. Sadece... Deniz biraz daha hızlı davransa ne olurdu? Acaba onu beklediğinin farkında mıydı? Belki de farkındaydı ve bilerek o masum öpücüğü geciktiriyordu. O zaman... o öpücük masum mu olurdu? Yanılmıştı belki de... belki de Deniz yine bir oyun peşindeydi? Ya yine kendisiyle dalga geçecekse?

Çağla dişlerini sıkarak yüzünü yeniden duvar tarafına çevirdi ve gözlerini araladı. Evet. Doğrusu buydu. O kadar yakınlık hiç doğru değildi ama... yine de güzeldi...

Denizin bir anda kızın diğer tarafa dönmesiyle ağzı aralandı. Evet kız hissetmişti ve... kendisini istememişti. Böyle olmuştu değil mi? Şimdi ne yapacaktı Deniz? Biraz önce olan tam bir reddedilişti sonuçta? Bundan sonra kendisinden uzak durmasını isterse... yapamazdı. Yapmayacaktı da. Ondan uzak durmayacaktı.

Aniden aralarındaki birkaç santimi kapatıp burnunu kızın saçlarına yasladı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı kızın saçları üzerinde. Aslında bu kokuya nasıl da hasretti... Bir kere bile gerçekten elini tutamamıştı karşısındaki kızın. Bir kere bile gerçekten sarılamamıştı ve de kokusunu içine çekememişti. Bir kere bile gerçekten öpememişti... Halbuki hayalinde defalarca... Oyun uğruna-

Kızın saçlarında hissettiği temasla gözleri büyüdü. Ardından Denizin saçlarının kokusunu içine çektiğini anladığında nefes bile alamadı.

Deniz kızın kısa bir hareketsizlikten sonra uzaklaşacağını hissettiğinde fısıldadı.

"Lütfen. İzin ver... biraz daha." Çağla gözlerini yavaşça kapatarak izin verdi. Aslında buna kendinin de nasıl ihtiyacı vardı....






Devam edecek...




Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin