KB-42

11.1K 573 5
                                    

Dayanamayıp atılan yeni bölüm. :D İyi okumalar. ;)


"Ee? Anlat bakalım."

"Sana bilerek yaklaştığımı düşünüyorsun değil mi?" Çağlanın tepkisizliğini gördüğünde devam etti. "Yemin ederim, hepsi tesadüftü. Kim olduğunu bilmiyordum. Adada... bana güvenmeyebilirdiniz. Polislere teslim edebilirdiniz ya da Tugayın adamlarına. Ben de bu yüzden adımın Ömer olduğunu söyledim. Zaten... bir daha görüşmeyecektik de. Sonrasında barda karşılaşmamız, ailene oyun oynamaya kalkışmamış, Tugayla görüşmeye gidişimiz... hepsi çok hızlıydı Çağla." Çağla yavaşça başını Denize doğru çevirdi fakat direkt karşısındaki adamın gözlerine bakamadı.

"Bir sabah annemgil bir aile dostumuzun kızının sekreterim olacağını söylediler. Tamam dedim... ama seni karşımda görmek beklediğim son şeydi. O an... karşına çıkamadım, şaşırırdın. Hatta öyle tepkiler verebilirdin ki yediğim haltlar tek tek Gökçe tarafından anneme iletilirdi. Ben de saklandım. Toplantı günü olduğu gibi... O gün aslında Tugay falan gelmemişti. Foyam meydana çıkmasın diye sana öyle söyledim ve sen şirketten çıkar çıkmaz toplantıya gittim." Deniz derin bir nefes aldı. "Sana nasıl zarar verdiğimi kafeye geldiğimde gördüm. Sen... çok korkmuştun. Sen... bana koşup sımsıkı sarıldın ya... dedim ki ben bunu Çağlaya yapamam. Anlatmalıyım... kim olduğumu bilmeli."

Çağla gözlerini bu sefer gözlerine çevirdi.

"Neden söylemedin o zaman?" Deniz kanepede sesi çatlayan kıza doğru kaydı ve ellerine uzandı.

"Çünkü sen bana bilmediğim bir gerçeği açıkladın. Yanında çalıştığın adamın seninle evlendirilmek istenen adam olduğunu söyledim." Çağlanın kaşları yavaşça havalandı.

"Bilmiyor muydun?" Deniz başını iki yana salladı.

"Sen söyleyinceye kadar hayır... çünkü aptalın tekiydim. Ailem beni Muğlaya aile yüzüğünü almak için göndermişlerdi, Tibette olduğunu söylediğimde de cumartesiye kadar gelmesi gerektiğini... hani seni şu istemeye gelecekleri cumartesi... İşe başladığın günden beri her akşam, annem seninle ilgili sorular soruyordu... ama o kadar aptaldım ki bir kere bile neden demedim. Neden cumartesi ya da neden Çağlayı merak ediyorsun diye sormadım." Çağla gözlerini kapayıp duyduğu şeyleri özümsemeye çalıştı, ardından gözlerini aralayıp karşısındaki gözlere baktı.

"Yani söyleyemedin?"

"Ama söylemeyi çok istedim Çağla. Yemin ederim sana kim olduğumu söylemeyi çok istedim. Üzgünüm." Cevap bekler şekilde kızın ellerini sıkıp kendine doğru biraz daha çekti. "Affedildim mi? Lütfen affet, eskisi gibi... eskiden nasıldık bilmiyorum ama... Lütfen eskisi gibi olalım. Ama bu sefer yalan yok... sır yok..." Başını hızla iki yana salladı. "Oyun yok..." Kızın gülümsediğini gördüğünde o da gülümsedi.

"Affederim... ama bir şartım var." Merakla kızın gözlerine baktı. "Ben... bu evliliği istemediğimden böyle bir oyun oynadım. Hala da istemiyorum... sen de öyle." Deniz tüm bedeninin kasıldığını hissetti. İstediğini, hem de deli gibi istediğini söylemek istedi fakat ağzını açıp tek kelime edemedi. "Bu yüzden ailenle konuş. Bu işten vazgeçsinler." Deniz yavaşça yutkundu.

"İstediğin bu mu?" Çağla yüzündeki Denizin anlamamasını umduğu zoraki gülümsemesiyle başını salladı.

"Sadece bu?" Deniz kurumuş dudaklarını yavaşça ıslattı.

"Tamam. Konuşacağım." Gözlerinin yandığını hisseden kız başını yavaşça kucağına eğdi. Bunu isteyen kendisiyken bu halde olmak gerçekten canını yakıyordu. "Ama söz ver Çağla! Artık benden kaçma..."

Devam edecek...

Ay sonunda barıştılar! Ve bir ay daha, artık Çağla gerçekleri biliyor! =D

Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin