Hastane faturası ödemek için aşağıya inen Arda geri döndüğünde Semihi oda kapısının hemen yanında yere çökmüş bir vaziyette buldu. İç çekerek arkadaşının karşısına geçti.
"Melek hazırlandı mı? Hazırsa çıkalım da sizi eve bırakayım." Arda odaya girmek için kapıya yaklaştığında Semih oturduğu yerden uzanıp Ardanın polarının ucunu tuttu.
"Senden bir şey daha isteyebilir miyim?" Arda yavaşça arkadaşına döndü. "Melek birkaç gün sende kalabilir mi? Ben... bunu yapabileceğimi sanmıyorum." Başını yavaşça iki yana salladı. "Bir süredir benim de moralim çok bozuk. Öğrendiğimde bu kadar canım yanmamıştı ama.. düşündükçe daha çok canım yanıyor. Ben.. duygularımın bu kadar derin olduğunu bilmiyordum kanka. Bu durumda Meleğe yardımım dokunmaz, aksine daha kötü etkilerim onu. Hı?" Arda yavaşça başını salladı. Bir süredir o da Semihin kötü bir ruh hali içerisinde olduğunun farkındaydı. Kuşkusuz bunun sebebi Çağla ve Deniz di ve Arda arkadaşı için ne yapabileceğini gerçekten bilmiyordu.
"Melek benim de kardeşim Semih, elbette kalabilir. Ama sen de kısa sürede bu saçmalığa son ver artık."
"Uğraşıyorum kardeşim, gerçekten uğraşıyorum."
***
Önlerinden yürüyen Melis ve Tugaya bakarak yanakları şişirdi Betül. Melisin birkaç adımda bir geri kalmasına rağmen koşup hep Tugayla aynı hizada yürümesine, arada da elini kolunu Tugayı koluna değdirmesine acayip kıl olmuştu. Melis her zamanki Melisti işte. İlla gittiği her yerde bir erkeğe yanaşacaktı. Peki bu erkek neden Tugay olmak zorundaydı ki? Neden??
Alında bu durum Betülü rahatsız etmemeliydi. Sonuçta Tugayla aralarında birkaç soru cevaptan başka bir münasebet olmamıştı. Onun yanında gördüğü kızı kesinlikle kıskanmamalıydı ama... ama yapamıyordu işte. Kaç gece Tugayı düşünerek uyuyakalmıştı ya kaç kere müzik dinlerken Tugay ve kendini ve de ileride aralarında gerçekleşmesini dilediği anları düşlemişti. Şimdi nasıl kıskanmasındı ki?
Bir taşa takılıp öne doğru sendelediğinde bir koluna Serra girerken diğer kolunu da bu sefer birkaç adım gerilerinden gelen Burak tutmuştu.
"Betül iyi misin?"
"İyiyim Burak, şey... taşı görmemişim de. Takılıverdim işte."
"Doğru. Sen düz yolda bile beceremeyen biriydin Betül, ne işin olur dağda?" Betül bakışlarını sol yanındaki Buraktan zamanında kendine yaptıklarına rağmen yüzsüzce kendisine laf atan Melise çevirdi. Tugayın dibinden ayrılmamasına rağmen bir kulağı da kendisindeydi demek sarı çiyanın? Tabi neden bu fırsatı kaçırsındı ki? Betül yıllar önce bir anlık Bora ve Melise duyduğu öfkeyle Melisin başına sardığı çorapları düşündü? Şimdi böyle yaparak kendince ondan intikam aldığını düşünüyordu demek ki? Düşünsündü bakalım, ama Betülün buna müsade etmeye niyeti yoktu.
"Sen önüne dönsene be! Arada sırada tökezleme numarası yapıp Tugay beyin koluna tutunduğunu görmedik sanki?" Onların hizasında yürüyen herkes gibi şaşkınlıkla baktı Betül Serraya. Cidden Serra da farketmiş miydi Melisin yavşaklık girişimlerini?
Pekala, yancı bulması elbette iyiydi. Ama keşke Serra bunu on kadar kişinin yanında dillendirip Betül yetmezmiş gibi bir de kendisi üzerine çekmeseydi Melisin öfkesini.
"Sen ne diyorsun be?" Melis tamamen arkasına dönüp elleri belinde Serranın karşısına dikildiğinde Burak bir adım öne çıkıp Melisle Serranın arasına geçti.
"Kızlar, dakika bir gol bir ya. Bekleyin en azından öğlen olsun. Kahvaltı yapıp yola çıkalı bir saat olmadı!"
"Burak sen de duydun! Tanımam etmem, kendisi sataştı bana! Ne dedi duymadın mı? Resmen bana şey demek istedi, şey-"
"Kaşar. Kaşar demek istedim." Melis konuşma çabalarını bırakıp bir kere daha delici bakışlarını Serraya çevirdi.
"Kızım bak, ben seni var ya-"
"Ne ne yapacaksın? Dövecek misin? Anca bunu yaparsın zaten? İşini gelmeyince-"
"Serra." Betülün fısıltısıyla cümlesini tamamlamaktan vazgeçen Serra bakışları bir an Tugaya kaydığında şaşkınlıkla gözlerini açtı.
Yanlış mı görüyordu yoksa Tugay yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle Betüle mi bakıyordu? Bu cidden şok ediciydi...
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...