Betül uzun zaman önce söz vermiş olmasa evden çıkmayı düşünmüyordu bile. Sadece kendisini odasına kapatabilir, Aydının sorularından kaçarak tüm günü yatağımda geçirebilirdi. Ama ne yazık ki Denize bir söz vermişti ve de normal zamanda da bu tarz buluşmalara pek bir istekli olduğundan bir şeyler döndüğünün abisi kuzeni ve diğerleri tarafından öğrenilmesini istemiyordu. İşte bu yüzden şimdi bu masadaydı.
"Tibet sen de amma cimri çıktın ha? Yazık değil mi kıza, beğenmiş işte alsaydın çantayı."
"Yuh. İstiyorum demedi ki, hayır neden ben cimri oldum şimdi anlamadım!"
"Arkadaşım, kızın illa istiyorum mu demesi lazım. Beğendiğini söylemiş işte." Serra her zamanki gibi Tibete sataşırken Arda ve Aydın da kendi aralarında muhabbete dalmışlardı ki konu büyük ihtimalle Aydının son projesiydi.
Betül masanın üzerindeki telefonu titrediğinde Aslının sessizce kendini izlediğinden habersiz telefonunu eline aldı.
'Cevap verecek misin artık Betül. Sinirlenmeye başlıyorum.' Tugay olarak kaydettiği numaradan gelen mesajları üç gündür görmezden geliyordu Betül. Yani Aslının evinde olan olaydan beri.
Artık anlamıştı işte. Karşısındaki adam kendisiyle dalga geçen utanmazın biriydi ve de sanki Betül gerçeğin farkına varmamış gibi hala da mesaj atmaya devam ediyordu. Gerçi adam Tugayla karşılaştığını nereden bilsindi ki, Betülünki de işti. Bunu bilmesine rağmen eli bir türlü tuşlara gitmiyor ve karşı tarafın yüzüne gerçekleri çarpamıyordu.
Masada tuhaf bir sessizlik olduğunda bakışlarını kaldırıp masadakileri süzdü. Herkesin gözleri Arda daydı, Arda ise bir elini kulağındaki telefonunda diğer eli ise masanın üzerindeki çatalını sımsıkı kavramış, dik dik karşıya bakıyordu.
En sonunda telefonunu kulağından ayırdığında yanıbaşında oturan Serra elini sevgilisinin koluna koydu.
"Ne olmuş aşkım? Ne dedi Semih? Önemli birşey mi?" Arda bakışlarını Serradan ayırıp masadakilere döndü.
"Üzgünüm, benim kalkmam gerek."
"Arda ne oldu?" Serra sorusunu bir kere daha yinelerken Arda başını iki yana sallayarak oturduğu yerden doğruldu ve de masadakilerin onaylayıcı birkaç kelimesinin ardından restorantın kapısına yöneldi.
Serra önemli şeyler olduğunun farkındaydı, bu yüzden de pek belli etmemeye çalışyordu fakat fazlasıyla alınmıştı... Ardanın tek bir kelime etmeden kendisini bakmadan çekip gitmesine...
***
Serra Aydının arabasından inmeden önce hafifçe öne eğildi.
"Getirdiğiniz için teşekkür ederim, size de zahmet oldu." Betül gülümsedi ama bu gülümsemesi mutluluktan çok uzaktı.
"Serra abartma, zaten yolumuzun üstüydü."
"Yine de teşekkürler." Serra arabanın kapısını açıp kendini dışarıya attı.
Hırkasına iyice sarılıp bu havada hangi akla hizmet bu kadar ince giyindiğine içinden söverken apartman girişine kadar geldi. Anahtarını bulmak için kolundaki çantaya eğildiğinde arkasındaki karartıyı farketti.
Gözleri Aydının gülümseyen gözleriyle karşılaştığında şaşırarak bedenini ona doğru döndürdü.
"Aydın? Sorun ne?" Eğilip Aydının ardındaki arabaya baktı. Betül telefonuyla ilgileniyor gibiydi, sorun neydi ki cidden?
"Aa şey..." Aydın derin bir nefes aldı. "Aslında bunu senden istemek ne kadar doğru bilmiyorum ama... farketmişsindir belki, Betülün morali çok bozuk." Serra da bunun farkındaydı. Yemek boyunca kızın ağzını bıçak açmamıştı. "Biraz önce arabadan inerken saçma birşey söyleyip indim ama sadece tamam dedi. Beni duymuş olması bile çok tuhaf, o kadar dalgın ki." Serra buz tutmuş kollarını önünde birleştirdi.
"Birşeyler yapabileceğimi mi düşünüyorsun?" Aydın başını salladı ve dudaklarına küçük bir tebessüm yerleştirdi.
"Aslıya soramam. Kesinlikle ağzından Betülle ilgili tek kelime alamam. Çağlaysa... Çağlaya söylemek Denizin duyması demek. Görünüşe göre Betül için önemli bir konu ve ben kız kardeşimin alaya alınarak incitilmesini göze alamam. Bu durumda sanırım geriye bir tek sen kalıyorsun. Açıkcası Betülün diğer arkadaşlarını tanımıyorum." Serra yavaşça başını salladı.
"Onunla konuşurum."
"Teşekkür ederim." Aydın gülümseyerek elini kızın koluna koydu. "Aa üzgünüm, üşümüşsün. Hadi hemen içeriye gir."
Serra apartman merdivenlerini tırmanırken Aydının iyi bir abi olduğunu düşünüyordu. Kapısını aralarken ise şaşırmadan edemedi. Bu Aydınla ilk konuşması bile olabilirdi, şimdiye kadar bulundukları ortamda en çok konuşan hep kendisi olurken Aydın en sessiz kişi olmuştu. Başkaları yanındayken tabi ki Aydını yadırgamamıştı ama şimdi... sadece ikisi varken nasıl oldu da bu konuşmayı bu kadar doğal karşılamıştı. Sanki uzun zamandır arkadaşlarmış gibi...
Omuzlarını silkerek kapıyı kapattı. Salona yürürken bir yandan da saçındaki tokayı çıkarmakla uğraşıyordu.
Salona girip koltuğun üzerindeki Ardanın tişörtünü gördüğünde elleri yavaşça iki yana düştü. Bugün ne olmuştu öyle? Neden Arda onu görmezden gelmişti ki?
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...