KB2-23

4.6K 290 8
                                    

Filiz Semihin çağırdığı kafede bir kaç saat onu beklemiş ama Semih bir türlü gelmek bilmeyince sinirle o kafeden ayrılmıştı.

Çalıştığı ofise geldiğinde patronlarının dik bakışlarından kaçınarak Canın oturduğu masanın yanına oturdu.

Patronları nihayet kendine ayrılan ayrı odaya girdiğinde Can merakla Filize döndü.

"Neredesin sen?" Filiz çatık kaşlarını düzeltmeden Canın masasındaki kalemlikle oynamaya devam etti.

"Onunla buluşmaya gittim."

"Kiminle? Borayla mı?" Filiz gözlerini devirdi.

"Ne Borası Can? Semihle buluşmaya gittim." Can derin bir nefes aldı.

"Filiz yeter artık. Adam hiçbir şey anlatmayacağını söyledi. Hala neden üzerine gidiyorsun ki? Kapat artık şu konuyu. Hem Sinan bey yeni bir haber bulmuş bize. Bora olayıyla daha fazla vakit harcamayın dedi."

"Can sence hala derdim haber mi benim? Adamdan özür dilemeye gittim tamam mı? Bilmeden onu tehdit ettim, zorladım. Kaç gündür şuramda birşey var." Elini boğazına götürdü. "Pişmanım ve özür dilemek için onu bir cafeye çağırdım ama o gelmedi." Can başını sallayıp önündeki dergiyi karıştırmaya devam etti.

"Bunun için onu suçlayamazsın."

"Evet suçlayamam. Ama bilirsin, kafama koyduğumu yapana kadar da durmam."

***

"Abi şey-"

"Senin Tugay Doğanla ne işin var Betül?! Bahsettiğin adam o muydu, hani şu ailesiyle yemek yediğin?" Betül oturduğu yerden kalkarak abisinin önüne geçti.

"Abi böyle yapma, Tugayı tanımıyors-"

"Peki sen tanıyor musun Betül? O adamın ne işler karıştırdığını, meselelerini nasıl yasal olmayan yollarla hallettiğini, kaç kişinin canını yaptığını?"

"Ondan hoşlanıyorum." Aydın elini saçları arasından geçirdi ve tutamları sımsıkı tuttu.

"Bir katilden mi hoşlanıyorsun sen?" Betül başını hızla iki yana salladı.

"O bir katil değil."

"Öyle mi? Değil, öyle mi? Denizin arkasına adam salan, Tibeti silahla tehdit eden, yasal olmayan yollarla beraber iş yapıyoruz ayağına projemize ortak olan ve yine aynı projeye taş koyarak borçlanmamıza sebep olan adam katil değil öyle mi? Eminsin yani bu kadar? Her türlü boku yemiş olabilir, bir sürü kişiyi ölümle tehdit etmiş olabilir ama yine de o tetiğe basmamıştır öyle mi? Vay be!" Betül duydukarıyla iki adım geti gitti ve kapı kenarına yaslandı.

"Neyden bahsediyorsun sen abi?"

"Hoşlandığını iddia ettiğin adamdan bahsediyorum Betül! O adamın bize kaybettirdiklerinden bahsediyorum."

***Bir gece önce***

Aydın Serranın telefonunu alel acele kapattıktan sonra kendine bir bardak su doldurdu ve mutfaktan çıktı. Tam merdivenlere ulaştığında çalan kapıyla yönüne değiştirdi ve kapıyı açtığında Deniz ve Tibetle yüz yüze geldi.

"Tibet, duyduğuma göre evden şutlanmışsın?" Tibet omuzlarını silkerek eve girerken Deniz Aydının omzuna vurdu.

"Emin ol böylesi daha iyi. En azından daha rahat konuşacağız. Gel hadi, anlatacaklarım var." Aydın kapıyı kapattıktan sonra merakla çocukların arkasından salona girdi.

"Hayırdır?" Deniz başını elleri arasına alarak koltuğa oturdu.

"Çok kötü bir şey oldu, daha doğrusu bir kaç şey." Aydın kaşlarını çattı.

"Sakın bana otel projesini elime yüzüme bulaştırdım, arkamı topla Aydın deme. Tugay manyağını çekemem daha fazla."

"Sorun da o ya zaten." Aydın Tibete baktı.

"Nasıl yani?" Deniz boğazını temizledi.

"İnşaatı durdurmak zorundayız." Aydın telaşla oturduğu yerden kalktı.

"Saçmalama Deniz, durduramayız. Yetişmesi gereken bir sürü şey var. Sonra anlaştığımız şirketler ne olacak? Bir sürü borcumuz olur. Hayır, durduramayız. Hem Tugay itiyle anlaşmamızı da biliyorsun, adamla arazi için anlaştığımızda bizden büyük miktarda para talep etti. Eğer otel inşaatı durursa o herife ödeme yapmak zorunda kalırız!"

"Aydın, inşaata devam edemiyoruz. Çünkü arsa üzerinde böyle bir hakkımız yok. Devlet o arazi üzerinde oynama yapmamıza izin vermiyor."

"Nasıl yani? Peki o adam, belgeler, Tugay?"

"Bilerek yaptı bunu? Baştan şart koştu, sizden şu kadar para alırım diye. Şimdi o parayı ödemek için kurul toplanacak ve-"

"Peki diğer şirketler?"

"Hepsine borçlanıyoruz. Üstelik... şiparişlerde de bir karışıklık olmuş. Elimizde tonlarca mal var. Onlarında parasını ödemek zorundayız."

"Nasıl böyle bir hata yaptın?"

"Hata yapmış olamam. Çağlayla kaç defa üstünden geçtik. O da Tugayın işi olmalı, hayır ben nasıl şüphelenmedim ki zaten gönderdiği o heriften?"

"Hangi herif?"

***Günümüz***

"Neden bahsetmedin bana abi?"

"Ne farkederdi Betül. Bak o borcun altından bir şekilde kalkarım ben. Denize de şirkete de bir şey olmaz, buna izin vermem. Sorun ne biliyor musun, o adam bunu bilerek yapıyor. Bilerek şirketimizle uğraştı, bir şeylerin peşinde. O yüzden, bana ondan hoşlanıyorum deme! Şirket ve para umrumda değil Betül, ama sakın... sakın o adama inandım deme."

Devam edecek...







Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin