"Hayatım bence bizimkileri yemeğe davet edelim." Deniz asansörün tuşuna basıp elini koluna girmiş güzeller güzeli karısının elinin üzerine bıraktı.
"Tamam karıcığım, edelim. Yemekleri de sen yapıyorsun herhalde değil mi?" Karısının asılan suratını an be an takip edip asansör kapısının kapanmasını fırsat bilerek büzüştürdüğü dudaklarından küçük bir öpücük çaldı Deniz.
Aslında Deniz balayını şöyle birkaç hafta daha uzatmak istemişti fakat Çağlanın ısrarları sonucu değil uzatmak, bir gün erken gelmek durumunda kalmışlardı. Çağla telefondan Serrayla konuştuğunda Serra anlatmamış olsa da canını sıkan birşeylerin olduğunu anlamıştı. Arkadaşının yanında olmak için Denize çok ısrar etmiş ve nihayet istanbula dönmeyi başarmışlardı. Ve tabi ki ilk durakları da şirketti. Hem Deniz Aydına geldiğini haber vermiş olacak, hem de Çağla arkadaşının yanında olabilecekti. Planları sadece buydu ama asansörden inip Serranın odasının olduğu koridora girdiklerinde şaşırmadan edemediler.
"Bora!"
Melek alt dudağını dişleyerek abisine bakarken Semihin gözleri Bora ve kardeşi arasında gidip geliyordu. Bu heriften gerçekten haz etmiyor hatta nefret ediyor ve kardeşinin yanımda olmasına da katlanamıyordu. Meleğin gözlerinin önünde ne hale geldiğini aklından silemiyordu ve bunun sorumlusu Bora olunca da ister istemez sıktığı yumruğunu Boranın burnuyla birleştirebilmek için büyük bir istek duyuyordu. Ama aklını kurcalayan sadece ikisinin yanyana ne aradıkları değildi, aynı zamanda Meleğin bu şirkette ne işi olduğuydu. Arkadaşımla buluşacağım deyip sabahın köründe evden ayrılan kardeşinin Atılgan holdingte ne işi vardı?
Bora adını duyduğunda gözlerini Meleğe seslenen iki adamdan çekip ardına döndü ve Denizi gördü.
"Aa Deniz."
"Ne işin var senin burada?" Denizin aklı hala o kadar emek verdiği otel projesinin Tugay ve Bora tarafından nasıl baltalandığındaydı. Tamam, bir hafta önce yani Çağlayla düğünlerinde kendilerine çok yardımcı olmuş olabilirlerdi fakat o kadar zarar kolaylıkla da silinebilecek gibi değildi. Hele ki Deniz için, çünkü o otel projesi Denizin ilk projesi olacaktı.
"Deniz, Çağla hoşgeldiniz. Erken dönmüşsünüz, biz sizi yarın bekliyorduk." Aydın karmaşıklığa son vermek için olaya nihayet dahil olmuştu.
"Evet, sizi çok özledik de. Ne güzel Ardayla Semih de buradaymış. Serra yok m-"
"Aydın hemen bana bir açıklama yap. Boranın burada ne işi var?" Çağla sözünü tamamlamasına izin vermeyen kocasına dik dik baktıktan sonra omuzlarını silkerek Serranın odasına daldı.
"Aşkım ben geldimm!" Fakat Serrayı masasında bulamadı. "Serra!" Başını sola çevirdiğinde kapının hemen yanındaki koltuğa yığılmış kalmış eliyle alnını ovuşturan arkadaşını gördü. "Serra, ne oldu kızım sana?" Serranın işaretiyle son anda sesini düşürmeyi akıl edebilen Çağla dizlerinin üzerine çökerek Serranın önünde durdu.
"Kız, kapı o kadar hızlı açılır mı? Kafamı kırdın."
"Sen kapının önünde ne yapıyordun ki?" Çağla da Serra gibi fısıldamıştı.
"Gel gel." Serra yerinden kalkıp eteğini düzeltti ve biraz önce dışarıyı duyabilnek için yapıştığı kapıya yaklaştı. Odasının önü biranda bayram yerine dönmüş ve Serra da kendini bunu yapmaktan alıkoyamamıştı.
"...dediğim gibi Deniz, Bora artık bizim çalışanımız. Senin isteyip istemediğin beni ilgilendirmiyor."
"Ne demek ilgilendirmiyor. Hadi beni geçtim, Tugay abi ne diyecek bu işe? Boranın artık burada çalıştığını öğrendiğinde şirketi başımıza yıkar." Aydın ellerini cebine yerleştirirken başını salladı.
"Öğrendi bile. Bu sabah ziyarette de bulundu üstelik. Sorun yok." Deniz ikna olmuş sayılmasa da savunacak birşeyi kalmadığından gözlerini Bora ve Aydın arasında gezdirmekle yetindi.
"Ben de birşey sorabilir miyim Aydın?" Aydın merakla Semihe döndü.
"Tabi ki."
"Meleğin burada işi ne peki?" Aydın kısaca Meleğe bakıp yeniden Semihe döndü. Bu sabah öğrenmişti aslında Betülden Meleğin Semihin kız kardeşini olduğunu ama Semihle bu konuyu konuşmaya hiç fırsatları olmamıştı. Görünüşe göre arkadaşının aynı zamanda iş ortağının, kız kardeşinin burada çalıştığından haberi yoktu.
"Melek hanım bugün işe başladı. Kendisi yeni başladığımız projemizde Bora beyin asistanlığını yapacak." Melek zorlukla yutkunurken Semih başını sallayarak kardeşine döndü yeniden.
"Demek öyle. Ne güzel!" Ardından Ardaya döndü. "Arda, biraz daha oyalanırsak toplantıyı kaçırcağız." Melek bu tepkisizliğin fırtına öncesi sessizlik olduğunun tabi ki farkınyadı.
Saatine bakan Arda başını sallayarak Semihi onayladı.
"Tamam gidelim. Aydın herşey için teşekkürler. Görüşmek üzere."
"Biz teşekkür ederiz. Görüş-" Serranın kapısının bir anda hızla açılmasıyla herkes oraya yani Çağlaya döndü.
"Gidiyor musunuz? Ben de şey diyecektim. Hep beraber bir yemek mi yesek? Mesela yarın akşam, bizde?"
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...