'Kaç numaralı odadasın?' Cevap vermeyeceğini sanmasına rağmen daha kendi odasını bulmadan Betülden cevap gelmişti. Yüzünde aptal bir sırıtışa mesajı açtı.
'Doksan beş.' Odasını bulmadan yeniden asansöre yürüdü. Asansörü çağırdığındaysa aklına gelen şeyle kaşlarını çattı. Nasıl doksan beşti ya? Doksan beş biraz önce Boranın anahtarını aldığı oda değil miydi??
Asansör üçüncü kata geldiğinde telaşla asansörden indi ve doksan beş numaralı odanın kapısını çalıp beklemeye başladı.Betül kapıyı açtığında kızın yol vermesini beklemeden kapıyı ittirerek içeriye girdi.
"O nerede?" Betül kaşlarını çattı.
"Kim?"
"Bora!"
"Tugay sen ne saçmalıyorsun? Boranın ne işi var benim odamda?" Tugay kaşlarını kaldırarak Betüle döndü.
"Burası doksan beş numaralı oda. Boranın odası da-"
"Neyden bahsettiğini bilmiyorum Tugay! Evet burası doksan beş. Deniz ayırtmış odaları, bu odayla derdin neyse ona anlat! Hem, bağırmaya çağırmaya mı geldin sen buraya? Odaya girdiğin gibi-" Banyodan gelen su sesiyle Betül sustu ve Tugay gibi banyo kapısına baktı. "Benim banyomda biri mi var?" Tam o sırada banyo kapısı açıldı ve belinde havlusuyla Bora kapıda belirdi.
"Oha! Abi, Betül? Sizin ne işiniz var ya benim odamda? Nasıl girdiniz içeriye?" Tugay içinde tuttuğu nefesini dışarıya bıraktı.
"Aşağıda bir karışıklık olmuş olmalı. Bora sen benimle gel." Tugay ellerini Boranın omuzlarına yerleştirip arkadan iteklemeye başladı.
"Ya abi! Üzerimi giyinseydim. Böyle nereye götürüyorsun ya beni!" Bu sırada kapı çalınmış ve üçü de derin bir sessizliğe bürünmüştü.
"Betül orada mısın?" Betül Aydının sesini duyduğunda sessiz kalmayı sürdürdü. "Betül orada olduğunu biliyorum. Kim var yanında?!" Bora gözlerini Betül ve Tugayın üzerinde gezdirdi.
"Ee açalım bence kapıyı." Bora kapıyı açmaya giderken ne Betül ne de Tugay onu engellemeye çalışmıştı. Betül aniden Tugaya döndü ve göğsünden Tugayı banyoya itekledi.
"Betül ne yapıyorsun?"
"Hişşt! Sessiz ol, Deniz seni görmemeli." Tugay kaşlarını çattı.
"Neden ya?" Çoktan banyoya girmişler ve kapıyı arkalarından kapatmışlardı.
"Ne demek neden ya? Denize yaptıklarını unutmuşsun bakıyorum." Tugay yüzünü buruşturdu. Bir saat önce olsa bu soruya verecek çok güzel bir cevabı olabilirdi fakat Borayı dinledikten sonra kendini pek de rahat hissettiği söylenemezdi.
"Yine de saklanmam doğru deği-"
"Betül!" Betül abisinin hiç bu kadar sesli bağırdığına daha önce tanık olmamıştı. İçinden oyununu ciddiye alan abisine tebrikler yağdırarak son kez Tugaya baktı.
"Burada kal, Deniz çok kızgın." Ardından kendini banyodan dışarıya attı.
"Deniz..."
"Bu herifin burada ne işi var Betül? Hem de çıplak! Ne demek tüm bunlar ha?!"
"Deniz sen valla yanlış anladın! Borayla ben-"
"Borayla sen ne Betül?! Zahmet etme, öğrendim Aydından her bir boku! Bu$¥#£€?!" Tugay kapı ardında zar zor sabretmeye çalışırken odada Betül ve Bora hayretler içinde Aydını izliyorlardı. Biraz önce abisi küfür mü etmişti yoksa Betüle mi öyle gelmişti? Eeh, aslında tüm o küfürlerin hedefi Tugay olduğuna göre... "Evleneceksiniz!"
Tugay duyduğu kelimeyle bir hışım kapıyı açtı ve Aydının öfke saçan gözlerine dikti gözlerini. Gerçi kendisinin de Aydından farkı yoktu ya! Ne demek evleneceklerdi ya? Böyle zorba evlilik nerede(?) görülmüştü? Hem de ortada hiçbir şey yokken!
***
Çağla, Serra ve Aslı kulaklarını kapıya dayamışlar yan tarafta olan kavgayı sırıtarak dinliyorlardı. Tibet kapıya yapışmış üçlüye bakarak başını iki yana salladı.
"Belliydi bir halt karıştırdıkları. Tugayı duydun mu kanka, resmen otel sallandı." Deniz de gözlerini kızlardan çekip Tibetin yanına geldi ve yanına oturdu.
"Duydum kanka, duydum. O değil de Aydın nasıl bu oyuna ortak olmuş ben hala ordayım."
"Aynen."
Başlarını iki yana sallayarak yeniden bakışlarını kızlara çevirdiler.
***
Aydın ve Tugay arasındaki tartışma son gaz sürerken Aydının arkasındaki iri yarı iki adam sayesinde Aydın bir adım daha önce sayılırdı. Betül olmasaydı Tugay çoktan silahını çekmişti ama bağırışlardan rahatsız olduğu belli Betül duvara yaslanmış beklerken bu Tugay için ihtimal bile olamazdı.
"Neden anlamamak da diretiyorsun Deniz?! Yanlış anlaşılma!"
"Böyle yanlış anlaşılma mı olur lan?!"
"Ee yeter be! Sıkıyorsa dene, önce cesedimi çiğnemen lazım!" Tugay daha fazla buna katlanamayacağını anladığında bileğini yakaladığı gibi Betülü çekiştirerek odadan çıkarttı ve asansöre bindirip en üst katın tuşuna bastı.
"Bileğim acıyor." Betülün elini serbest bırakan Tugay asansörü durdurdu ve derin nefesler elıp vererek sakinleşmeyi bekledi.
"Neden karşı çıkmadın?"
"Kendimi açıklamama fırsat verilmedi ki?" Tugay yanında küçücük kalan kıza hayretle baktı.
"O fırsat hiç verilmeseydi evlenecek miydin yani Borayla?"
"Saçmalama Tugay."
"Saçmalama ne Betül? Cevap ver bana?" Betül derin bir nefes aldı.
"Bu seni neden ilgilendiriyor ki?" Tugayın yüzündeki afallayan ifadeye gözlerini kısarak baktı. Uzanıp bastığı tuşla asansörü hareketi yeniden harekete geçirirken gözlerini Tugayın gözlerinden bir saniye ayırmadı. "Bilmiyorsun. Öyle söylemiştin... Ben buna katlanamam Tugay. Senden net bir cevap duyana kadar kimle konuşacağıma karışmana, ne yapacağımı söylemene, beni oradan oraya çekiştirmene izin veremem. Konuşmak istemiştin değil mi? Sen kararını ver, o zaman konuşuruz." Asansör durduğunda Betül asansörden indi ve biraz önce çekiştirilerek çıkartıldığı odaya doğru yürümeye başladı.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçma Benden (düzenleniyor)
ChickLit"Yardım et Çağla! Aslının abisi Istanbula gelmiş. Herif eliyle koyduğu gibi buldu beni, seni göremeyince de kudurdu." "Tamam sakin ol. İş çıkışı-" "Bekleyemem Çağla. Topuğuma sıkar bu adam. Leşimi kanalizasyondan toplarsın, ben sana söyleyeyim." De...