Bedenim çarmıha geriliyormuş gibi hissediyordum. Yeniden eski sessizliğine büründü. Aradan iki gün geçmişti ama biz bir kere bile konuşmamıştık. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Uçurumun kenarında ağlamamış, öpüşmemişiz gibi davranıyordu. Bu kadar duygusuz olmayı nasıl başarıyordu? Nasıl yapıyordu bunu? Şu an istese yanıma gelirdi ve ben yine onu her seferinde affederdim. Ben ona küsemezdim bile. Ben onsuz olduğumu düşündüğüm de bile nefes alamadığımı hissediyordum. Ben kendimi onsuz hayal bile edemiyordum.
Bu iki günde yine alkole dadanmıştı. Durmadan yine içiyordu. Sanki bir şeyler olacakmış ve bunun için hazırlık yapıyormuş gibi hissediyordum.
Beni bitiren şey belirsizlikti. Bomboş bir şeyin ortasında belirsizce bekliyorum. Bugün mü gider, yarın mı, şimdi ne yapmayı planlıyor, ne olacak? Düşündüğüm şeyler sadece bunlardan ibaretti.
Artık bir sonuca bağlansın istiyordum. Artık gidecekse gitsin, kalacaksa kalsın.
Ömer'e bakmak için aşağıya indiğim de her zamanki yerinde oturmuş viskisini yudumluyordu. Önünde durarak boş bakışlarımı gönderdim. "İçme artık," bana çakır keyif olarak bakıyordu.
"Sana ne," diye cevap verdiğin de sinirle ona baktım ve şişeyi elinden çektim. Bana şaşkınlıkla baktıktan sonra sinirlenerek ayağa kalktı.
"Bana karışamazsın İrem."
"Karışırım, artık kendine zarar verme. Yapma artık bunu kendine," ona üzgünce baktım.
"Seni ilgilendirmez, ver şunu," diyerek elime doğru atıldığında şişeyi geri çektim, verme niyetinde değildim. "İrem sinirleniyorum, beni sinirlendirme, kötü olur," dediğinde şişeyi yine ondan kaçırdım. Bana doğru atılarak homurdandı. Kolumu kavrayarak döndürdü, çığlığımı engelleyemedim. Şişeyi sertçe elimden çekti ve beni koltuğa doğru ittirdi. Koltuğa düştüğüm de korkarak Ömer'e baktım. Kendinde değildi, şu an ne yaptığının farkında bile değildi.
"Ne yapıyorsun?" Tişörtümü göğsüme kadar sıvadı ve alkolü dökmeye başladı. Soğuk viski bir ürperdi oluşturarak dökülmeye başladığında çırpınarak geri çekilmeye çalıştım. "Ömer lütfen yapma!" Sanki beni duymuyordu, kendini o kadar kaptırmıştı.
Eğilerek göbeğime dökülen viskiyi yalamaya başladığında bir kez daha çığlık atıp çırpındım. "Ne yapıyorsun Ömer, bırak beni!"
Elleri gevşeyip kollarımı bıraktığında altından kalkmak için tepindim. Bana dikkatlice bakarak ayağa kalktı. Ellerini başına koyarak bana baktı, utanarak başımı önüme eğdim. Ne yapmıştı ya? Hızla koltuktan kalkarak koşmaya başladım.
"İrem dur bekle!" onu dinlemeden hızla merdivenleri tırmandım. Bana benim iznim olmadan dokunmuştu, kendini bu kadar çok kaybetmişti. Ondan gerçekten nefret ediyordum. Korkunç biri olabiliyordu. Aşağıdan kırılma sesi duymamla ürkerek köşeye sıkıştım. Bir bağırma sesi gelerek tekrar kırılma sesi geldi. Banyoya doğru ilerledim. Sıcak suyu açarak küvetin kenarına oturdum. Bana dokunması gözümün önünde canlandığında dikkatimi başka bir yöne vermeye çalıştım. Böyle bir şeyi nasıl yapabilmişti? Alkolün soğuk yakıcılığı hala göbeğimde hissediyor gibiydim, dili hala göbeğim de dolaşıyor gibiydi. Kapıyı kilitleyerek kendimi sıcak suyun altına soktum ve iyice arınmaya çalıştım.
Suyun altında çok fazla vakit harcayarak suyu kapattığımda cildim kıpkırmızı olmuştu. Havluya uzanarak bedenime doladım. Bir süre daha havluyla vakit geçirdim. Dışarı çıkmak istemiyordum. Kapı bir kez vurulup adım seslenildiğin de kulaklarımı tıkamak istedim.
"İrem konuşalım lütfen böyle olmasını istemezdim," dediğinde sessiz kaldım. "İrem dışarı çık, konuşalım, özür dilerim lanet olsun ki özür dilerim," kapıya bir yumruk attığında geriledim. içeri ben bu haldeyken girmemeliydi. "Özür dilerim, tamamen kontrolümün dışında gerçekleşti her şey," dediğinde dilini göbeğimde hissettim. Bedenim kasıldı. Bana dokunmuştu! Sarhoşken, iznim dışında, üzerime alkol dökmüştü. Ondan gerçekten nefret ediyordum.
"Git buradan Ömer," sesim kısık çıkmıştı.
"Gidemem İrem, aç şu lanet olasıca kapıyı," diyerek bir kez daha yumruk attığında, "Git buradan!" diye bağırdım. Sesim titreyerek çıkmıştı.
"Kapıyı kırarım," diye tehtit ettiğinde gözlerim korkuyla büyüdü. Şu an üzerimde sadece havlu vardı. Giremezdi, girmemeliydi. "Son kez söylüyorum İrem, şu lanet olasıca kapıyı açmazsan kırarım."
Korkuyla bekledim, kırmamasını umarak gözlerimi sımsıkı kapattım ve büyük bir gürültü koptuğunda gözlerim korkuyla açıldı. Ömer hemen içeri girerek yanıma geldi. "Yaklaşma bana!" diye bağırarak geri çekildim.
"İrem sadece konuşmak istiyorum, bir şey yapmayacağım," dediğinde itiraz ederek kulaklarımı kapattım.
"Yaklaşmanı istemiyorum," sesim bir kez daha titrediğinde kendime lanet ettim. Beni dinlemeden yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı. Kollarım iki yanda sallandı.
"Bilerek olmadı İrem, yemin ederim bilerek yapmadım," dedi. Başıma bir bir öpücük kondurduğunda saçlarımdan sular damlıyordu. Geri çekilmeye çalıştım ama bırakmadı. "Özür dilerim," sesi üzgün çıkıyordu.
"İçmeni istemiyorum Ömer, içince tanıdığım Ömer gidiyor yerine başka biri geliyor. Korkunç oluyorsun."
"Benden korkuyor musun?" diye sorduğunda başımı evet anlamında salladım. "Benden korkma! Ben korkacağın en son kişiyim. Sana zarar vermem İrem. Sana bilerek zarar vermem. Sen benimsin."
"Bana bir daha dokunma, bana asla bir daha iznim dışında dokunma," dediğimde kafasını sallayarak onayladı.
"Söz veriyorum bir daha olmayacak," dedi. Daha sonra küçük bir havlu çıkararak saçlarımı sardı. "Üşüteceksin," diyerek beni çekiştirdi. Dolaptan temiz kıyafetler çıkarak bana uzattı ve odadan çıktı, on dakika sonra geldiğinde elinde tarak vardı. Beni önüne alarak saçlarımı taramaya başladı. Yavaşça ve düzgün bir şekilde saçlarımı taramaya çalışıyordu. İşini bitirdikten sonra beni yatağa çekti. Çok temas etmemeye çalışarak beni yanına yatırdı.
"Şimdi dinlenmen gerek," diyerek başıma yeniden bir öpücük kondurdu.
Yelkenlerimi suya indirmemiştim, hala tavrım bu konuda belliydi. Birbirimize çok değmeden yatmaya başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Parçaları
Teen FictionMutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON