BP- 2

24.6K 686 138
                                    

Y/N: Irem karakterini değiştirdim. Sanki şimdi daha vurdum duymaz oldu gibi. Daha güçlü bir karakter oldu. Hayatta şavaşmak zorunda ve o pısırık olmamalı. Umarım yeni halini seversiniz.
Multimedia: İrem. (Aklımda ki karakter tam olarak o değil ama onun yakınını seçmeye çalıştım.)
Playist: Katty Perry- Wide Awake

Babam mutluydu. Onu mutlu görmek beni de mutlu etmeliydi değil mi? Bencil davrandığımı düşünüyordum ama ben bencil değilim. Gerçekten iyi ve güvenilir biri olsa onu sevmek için her şey yapardım. İyi biri değildi.

Evde garip kurallarımız olmuştu. Babamla Şenay evlendikten sonra. Bu kurallar sadece benim için geçerli oluyordu. Babamın işi gerçekten çok yoğundu. Çünkü farklı şehirlerde şirketlerimiz vardı ve onları kontrol etmek istiyordu. Bu Şenay'ın işine geliyordu. Bütün gün Melis'le geziyor, babamın kazandığı parayı umursamadan harcıyorlardı.

Eve geç gelemezdim, Şenay bütün gün konuşuyor ve hiç susmuyordu. Yemek saatlerini kaçıramazdım, eğer kaçırırsam aç kalırdım ve mutfak kapısı kitlenirdi. Yani gecenin bir yarısı susuz kalsam içemezdim. Babamın bana verdiği harçlığı zorla elimden alırdı. Ah, birde babamın evde olduğu zamanlar görmeniz lazım o kadar iyi oluyor ki. Birden melek oluveriyor ve bana iyi davranıyor. Gerçekten ondan nefret ediyorum. O yüzden odama içecek ve atıştırmalık şeyler depolamıştım. Aysel teyze yemeği kaçırdığımı gördüğü zaman odama kendi elleriyle hazırladığı sandviçlerden bırakıyordu.

Odamın kapısı açıldığında çantamı hazırlıyordum. Pınar neşeyle yanıma geldi ve beni belimden tutarak kendine çevirdi. "Daha hazırlanmadın mı sümüklü?" Gözlerimi devirerek ellerinden kurtuldum ve çantamın fermuarını kapattım. "Hazırım işte." Pınar koltuğuma yayılarak telefonuna bakmaya başlamıştı bile.

"Üvey annenin yüzü çok asık böyle giderse yüzünde kırışıklıklar erken yaşta olucak."

"Pınar ya sabah sabah gerçekten hiç çekilmiyorsun." Çantamı omzuma takarak önden yürümeye başladım. Geç kalktığım için okula da geç kalmıştım. Bu yüzden kahvaltıyı da kaçırmıştım. Yine kantinden yemek zorundaydım.

"Ne dedim ben ya? Sadece böyle asıl suratlı olursa erken yaşta yüzünde kırışıklar olacak dedim."

Umursamaz bir şekilde Pınar'ın babasının arabasına bindim. Yan kapı açılarak Pınar'da yanıma oturmuştu. Sanırım Pınar her gün gelip beni almasa okula neyle gideceğimi bilmiyordum.

"Bu arada şu Şenay kıyafetlere bu kadar para harcamasına rağmen gerçekten de rüküş giyiniyor."

"Pınar sabah sabah gerçekten de tek derdin bu mu? Kimin ne giydiği, ne yaptığımı önemli? Her konu bitti Şenay'ın giyimini mi konuşacağız? Gerçekten mi?" En sonunda patlamıştım çünkü beni bir süre sonra sıkıyordu.

Bana yüzünü buruşturarak baktı ve kafasını cama doğru çevirdi. Okula en azından sessiz bir şekilde gitmiştik.

--

Okul, sınıf ya da derslerle hiçbir alakam yoktu. Sonuçta gideceğim üniversitem belliydi. Gelecek kaybım yoktu ve ben olmasını isterdim. Kendim kazandığım ya da kendim yaptığım şeyler olsun isterdim.
Ama yoktu. Hiçbir zaman da olmamıştı.

Pınar yanımda oturmama rağmen bir kere bile konuşmamıştık. Onur aramızda ki gerginliği anlamış olacak ki hiçbir şey sormuyordu.

Bugün özellikle cam kenarına oturarak dışarıyı seyretmek istedim ama dışarıda gözüken tek manzara beton yığınlarıydı. Her yerdeler ve bir tek ağaç bile gözükmüyordu. Sanki nefes alamadığımı hissettim ve kafamı hızla camdan uzaklaştırdım.

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin