BP- 5

11.9K 492 66
                                    

(Multimedia: glbayramON benim Bitanemin yaptığı bir çalışma var. Gerçekten çok teşekkür ederim.
Plsyist: Boy Epic- Say Something)

İki saat banyoda kalarak kendimi temizlemeye çalıştım. Sonunda suyu kapatım havluyu bedenime sardığımda aynada beni karşılayan kızarmış bir tendi. Tenim yanıyordu ama temiz hissediyordum. Tensel temizlikte yılların acısını çıkarmıştım. Ruhsal temizlikte ise sınıfta kalmıştım. Kendimi kirli hissediyordum. Onun dokunduğu ve öptüğü yerleri her gözümü kapattığımda önüme geliyordu.

Odamdan dışarı çıkmayalı kaç gün oldu bilmiyorum. Şenay bir çok kez gelip kapıyı kırmakla tehdit etti. Pınar saatlerce kapıda oturarak açmam için konuşmalar yaptı. Aysel teyze açlıktan öleceğimi düşünerek kapıya yemek bıraktı. Ömer ilk bir kaç gün aradı ama cevap vermeyince vaz geçti sanırım.

Odamda ki bütün perdeleri kapatarak karanlıkta oturuyordum o yüzden gündüz ya da gece olup olmadığını anlayamıyordum.

Yaşadıklarım kolay şeyler değildi. Gözümü kapattığım da önüme gelen sahneler yüzünden uyuyamıyordum. İleri gitmemişti ama Ömer gelmese gidecekti.

Ömer'den gerçekten nefret ediyordum. O gün yanıma oturmasaydı ya da beni o iğrenç yere götürmeseydi bunların hiçbiri başıma gelmeyecekti.

--

Yine etrafa boş gözlerle baktığım bir gün kapım zorla kırıldı ve içeri Pınar girdi. Bana büyümüş gözlerle bakıyordu. Şaşkınlığını gizlemek için yutkundu ve sahte bir şekilde gülümsedi.

"İrem ne oldu sana? Neden cevap vermiyorsun? Bir şey mi oldu ne oldu ya söyle, lütfen."

Bana gözleri dolu bir şekilde bakıyordu. Önümde eğilerek elimden sımsıkı tuttu. Eskiden bu hareket bana güç verirdi ama ben eski ben değildim ve artık her şey değişmişti. Pınar'ın elleri güç vermiyordu.

Yanımdan hızlıca kalkarak perdeleri açtı ve kaç gündür karanlığa alıştığım için inleyerek gözlerimi kapattım ve bir süre kapalı bir şekilde bekledim. Gözlerim gün ışığına alıştığında açtım. Pınar yanıma oturmuş beni inceliyordu.

"Kaç, kaç gündür burdayım?" Sesimin titremesine engel olamamıştım.

"İki hafta oldu İrem, kendini odaya kapalı iki hafta. Senden haber alamadıkça delirdim. Şu pis cadı bir şey yaptı sandık ama o da hiçbir şey bilmeyince daha çok korktuk. Ne oldu?"

Pınar'a cevap vermeden yatağımdan ayaklarımı sarkıttım ve bir süre baş dönmesinin geçmesini bekledim. İyi hissettiğim zaman ayağa kalktım ve aynanın önüne geçtim.
Gözlerimin çevresinde mor halkalar oluşmuştu, yanaklarım içine göçmüştü. Saçlarım keçeleşmiş ve dağılmıştı. İki haftada evrim geçirmiştim. İki hafta gibi değildi daha kısaydı sanki.

"İrem ne halde olduğuna bak. Kim yaptı bunu sana? Kim? Çıldırcağım ya!"

"Duş almam gerekli." Bıyıklarımın ve kaşımın çıktığını fark etmiştim. Pınar'a cevap vermiyordum, sadece şuanlık. Onunla oturup sohbet etmeyi gerçekten özlemiştim. Ona her şeyi anlatacağım ama biraz daha zaman geçmesi gerekiyor. İyice sindirmem ve toparlanmam lazım. Sonuçta bir şey olmamıştı ve karalara bağlayamazdım. Kendimi eve kapatmayacaktım.

"Tamam İrem seni bekliyorum."

--

İki haftadan sonra dışarı çıkmıştım ve bu özgür hissettiriyordu. Önce kuaföre uğrayarak baştan sona yenilendim, kuaförden alışveriş merkezine giderek dükkanları gezdik. Pınar en son ayaklarımın koptuğuna inanarak bir kafeye oturmaya ikna oldu. Pınar alışverişte bir süre sonra kendini kaybediyordu ve beni de ordan oraya sürüklüyordu.

Kahve siparişlerimizi vererek oturduk. Gerçekten çok yorulmuştum. Pınar sanki sabahtan beri gezmemişiz gibi rahattı. Ona gerçekten anlam veremiyordum, nasıl bu kadar enerjik olduğunu bir türlü çözememiştim.

"İrem tamam üzerine gelmeyeceğim ama en yakın zamanda anlatacaksın." Parmağını beni tehdit edercesine salladı.

Gülümseyerek "Tamam, söz anlatacağım ama bana zaman ver." Dedim.

Pınar'la olmak gerçekten iyi hissettirmişti. Bir süre daha oturarak kafeden kalktık. Beni her zaman ki gibi eve bırakmakta ısrar etmişti. Her ne kadar hayır desemde beni tabiki de dinlememişti.

Eve geldiğimizde Pınar'a sımsıkı sarılarak eve doğru ilerledim. Kapıyı çaldığımda Şenay açmıştı. Normalde asla kapı açmazdı, çalışanlarımıza emir verirdi.

"Seni görmek isteyen biri var?" Şenay'ın yüzü asıktı. Bana sorgulayıcı ve kızgın bir şekilde bakıyordu.
Şenay'a şaşırarak baktım. Benim Pınar ve Onur'dan başka arkadaşım yoktu. Şenay bile merak edip aşağıya indiyse gerçekten önemli bir şey olmuştu. Telaşla salona geçtim.

Ömer'i karşımda görmem bir anda bütün nefesimin kesilmesini neden olmuştu. Korkuyla geriye bir adım attım. Melis'le yan yana oturuyorlardı ve bana soğuk bir şekilde bakıyordu. Yüzüm alev alev yanmasına rağmen ellerim buz gibi olmuştu. Melis Ömer'e gülümseyerek bakıyordu.

Ömer ayağa kalkarak bana doğru yaklaşmaya başladı. Korkuyla bir adım daha attım. Büyük büyük adımlarla hemen yanıma gelmişti. Kolumdan sımsıkı bir şekilde tutarak merdivenlere yönlendirdi. "Hangisi senin odan?"

Yutkunarak koridorun sonunda ki odayı gösterdim. Oraya yönelerek odamın kapısını açtı ve sert bir şekilde kapattı.

"Kız kardeşin gerçekten çok sırnaşık, annen çok soru soruyor ve neden aramalarıma cevap vermiyorsun!?" Sesi gittikçe yükselmişti, cevap vermiyorsun derken resmen kükrüyordu. Yerime sinmiştim.

"Onlar benim hiçbir şeyim. Ne annem ve ne de kız kardeşim. Üvey ailem onlar benim." Hiç istifini bozmadan bana hala aynı soğuklukla bakıyordu.
Ne yapmasını bekliyordum ki?
Üzülüp sarılmasını mı yoksa teselli vermesini mi?

"Neden telefonlarıma cevap verilmiyor o zaman?"

"Çünkü.." Ona kısa süreli depresyona girdiğimi söylemeyecektim. Tamam bir an aklımdan geçmişti ama asla söyleyemezdim. "Çünkü seninle bir daha konuşmak istemediğimi söyledim."

"Tabi seni merak edip buraya gelende kabahat zaten." Odadan hızla çıkarak yürümeye başladı. Kendini ne zannediyordu bu?

"Sahte kahramansın sen." Sinirle koltuğuma oturdum. Arkasından bağırsam da duyduğunu sanmıyordum. Beş dakika sonra odamın kapısı açıldı. Şenay sinirle içeri gitmişti.

"Kimdi o çocuk?" Tam önümde durarak bana hesap soruyordu.

Ayağa kalkarak bende ona baktım. Umursamaz olmaya çalışarak "Sadece arkadaşım."

"Senin onun gibi bir arkadaşın olamaz."

Şenay'a şaşırarak baktım. "Nasıl olamaz?"

"Olamaz çünkü çocuk çok yakışıklı ve zenginmiş. Sen ise çirkinsin. Melis yakışır onun yanına." Şenay bir ileri bir geri odamda tur atıyordu. Benim Ömer'le sevgili olduğumu sanmıştı ve en garibi de ona Melis'i yakıştırıyordu.

Kahkaha atarak Şenay'a yaklaştım. "Beni kıskandın mı? Kızın yerine ben onunla olduğum için kıskandın mı?"

"Tabiki de hayır ama eğer ondan ayrılıp Melis'le beraber olmasını sağlamazsan, çok kötü olur."

Beni ittirerek yanımdan geçti. Gerçekten çok kötü birisiydi. Aslında Melis'le Ömer yakışıyorlardı. İkiside kötüydü ama Melis'e zarar verme ihtimali vardı ve ben Melis'in zarar görmesini istemeyecek kadar merhametli biriydim.

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin