Gürültülü bir yerde durduğumuzda kaşlarım çatıldı. Böyle ortamları sevmiyordum. arabadan inerek benim tarafıma dolaştı ve beni de zorla arabadan indirerek peşinde sürüklemeye başladı. Buraya neden getirildiğimi bilmiyordum. Neon ışıklar yanıp sönüyor, insanlar bağırıyor ve yüksek sesli bir müzik çalıyordu. Bileğimi çekmeye çalışsam da bırakmadı ve daha sert bir şekilde tutmaya devam etti. Gürültülü ve kalabalık yere girdiğimizde yüzümü daha fazla buruşturdum. Kulaklarımı tıkama isteğiyle dolup taşıyordum. Birçok kafesin olduğunu fark ettiğimde şaşkınlıkla ne olduğumu bilemedim. Birbirlerini öldüresiye döven birçok kişi vardı ve bunları zevkle izleyen insanlar vardı. İçimi bir korku kapladığında ne yapacağımı bilemedim. Burada şu an ne yapacaktık?
"Burada ne yapacaksın Ömer?" diye sorduğumda bana kocaman sırttı ve kolumu biraz çekiştirdi.
"Şu ilerideki adamı görüyor musun?" dediğinde gösterdiği yere baktım. Boyu bir doksandan fazla iri cüsseli adama baktım. "İşte birazdan onunla kapışacağım," dediğinde kaçmak istedim. O adam Ömer'i yerdi. Ömer'de güçlü birisiydi ama boy ve kiloca Ömer'den daha şanslı gözüküyordu.
"Yapma, geri dönelim."
"Olmaz güzelim buraya geldik ve asıl Ömer'le tanışmanı istiyorum," dedi. Kalbim korkuyla hızlı hızlı atıyordu. Beni peşinde sürüklemeye devam ederek birilerinin yanına gitti. Ömer'i görünce ayağa kalkan adamlar hızla yanımıza geldi. Ömer onlarla bir şeyler konuşarak beni bırakıp gitti. Korkuyla etrafıma bakıyordum. Adamlardan bir tanesi onu takip etmemi söyleyerek önden yürüdü. Adamı takip ederek peşinden yürüdüm. Kafesin tam önünde durarak beklemeye başladım. İri cüsseli adam kasılarak yürüdü ve ortaya geldi. Ömer'de ortaya geldiğinde adam alayla Ömer'e bakıyordu.
"Vay Ömer Vural'la kapışmak bana büyük bir zevk verecek," dedi. Etrafım kalabalıklaşmıştı. Herkes merakla kapışmayı bekliyordu. Birçok fısıldaşma duydum.
Ömer donuk bakışlarla bakıp sadece sırıttı.
"Ee Ömer Vural, ortaya ne koyacaksın?" diye sorduğunda bütün seyirciler merakla izlemeye devam ediyordu.
"Şurada gördüğünüz kişiyi koyuyorum ortaya, eğer kazanırsan tamamen senin olur."
Şok olmuş bir ifadeyle dondum. Ortaya beni mi koymuştu? Herkesin bakışları bana döndüğünde ne yapacağımı bilemiyordum. Eğer bu kapışmayı o adam kazanırsa bana neler yapardı. Ömer'den nefret ettim. Bana bunu nasıl yapardı? Beni nasıl bahis konusu haline getirebilirdi? Benden bu kadar mı çok nefret ediyordu?
"Oo şanslıyım demek ki," adam iğrenç gülümsemesiyle bana bakıyordu. Midem bulanmaya başladığında biri koluma dokundu ve korkuyla kolumu çekmeye çalıştım.
"Sakin ol benim," Buğra'ya rahatlayarak baktım. Yüzünde onun da telaş vardı. Ömer'e baktığımda gayette rahat gözüküyordu.
"Ne yapıyor Buğra?" sesim ağlamaklı çıkıyordu.
"Bende bilmiyorum İrem ama seni buradan çıkartacağım," dediğinde Buğra'ya minnetle baktım. Kolumu nazik bir şekilde tuttuğunda kendimi şimdi güvende hissetmeye başlamıştım.
"Buğra Bey Ömer Bey'in kesin talimatı İrem Hanım'ı çıkaramazsınız," dediğinde korkuyla Buğra'ya baktım.
"Ömer Bey'ine söylersen İrem'i götürüyorum."
"Lütfen zorluk çıkarmayan." Bir süre birbirleriyle kapışsalar da eski yerime geri dönmüştüm. Korkum geri geldiğinde yerde yatan Ömer'e baktım. Ağzı yüzü kan içerisindeydi. Korkudan ağlamaya başladığımda Ömer bir kez daha yere yığıldı. Bahisi o adam kazanacaktı. Burada ki amacı neydi? Benden kurtulamak istediğini söylese ben zaten arkama bakmadan çekip giderdim. Buğra bir kez daha yanıma geldiğinde bana üzgünce bakıyordu.
"Ömer kaybediyor," sesim aciz çıkıyordu ama şu an elimde olan bir şey değildi.
"Ne yapmaya çalışıyor bu ya?" Buğra sinirle Ömer'e bakıyordu. Gözlerimi sımsıkı kapatarak Buğra'ya dayandım ve başımı omzuna yaslayarak bakmak istemedim. Etraftan birçok ses geliyordu, bir kısım Ömer'i desteklerken bir kısmı da o adamı destekliyordu. Burası fazlasıyla kötü bir yerdi. Ömer gerçek yüzüm derken gerçekten de göstermişti. Hemde kötü bir şekilde tanışmıştım.
Buğra'nın omzunda ağlamaya devam ederek öylece durdum. Eğer o adam kazanırsa o adamın yanına gitmeden hayatıma son verirdim. Bana ne yapacağını bilmiyordum. Nasıl biri olduğunu bilmiyordum. Sesler daha fazla arttığında başımı kaldırarak son duruma bakmak istedim ve bir an gözlerime inanmayarak öylece kaldım. Ömer yumruklarını adamın suratına geçiriyordu. Adam yere yığıldığında karnına tekme atmaya başladı.
Ona kadar sayıp beklediler ve biri Ömer'in kolunu kaldırarak kazandığını bağırdı. Şaşkınlıkla olup bitene bakıyordum, daha on dakika önce kaybetmek üzereydi bir anda ne olmuştu da kazanmıştı. Sırtına bir havlu alıp kafesten dışarı çıktığında ortadan kayboldu. Buğra'da benim gibi şaşkınlığa uğrayarak bakıyordu.
"Haydi gel, odasına gidelim," dediğinde başımı sallayarak Buğra'yı takip ettim. Buradan bir kez daha nefret ettim. Buğra sinirle bir odaya girdiğinde bende peşinden girerek kapıyı yavaşça kapattım.
"Ömer sen kafayı mı yedin? İrem'i nasıl bahis yaparsın?"
Ömer yüzündeki kanı temizlemeye çalışıyordu, yüzünde ve vücudunda birçok yara vardı. Omzunu silkerek Buğra'ya boş boş baktı. "Sana ne yaptım, sana mı soracağım."
"İrem'in hayatını tehlikeye attın ama," Buğra sinirlenerek Ömer'e bakmayı sürdürüyordu.
"onun hayatını çok mu önemsemeye başladın sen?" Benden bir eşya gibi bahsetmesi ve benden iğrenirmiş gibi konuşması canımı yakıyordu. Sanki ben orada yokmuşum gibi davranıyordu. Buğra pes etmiş bir şekilde odadan sinirle çıkıp gitti. Orada öylece ayakta kalmıştım. Ömer yüzünü temizleyip üzerine temiz bir tişört geçirerek yanıma gelip kolumu tuttu ama korkuyla geri çekildim. Bana her zamanki gibi boş boş bakıyordu. Kolumu bir kez daha tuttuğunda korkuyla geri çekildim.
"Dokunma bana!" ondan iğreniyordum. Beni bu duruma soktuğu için ondan nefret ediyordum. Kendimi hiç bu kadar aşağılık biri gibi hissetmemiştim.
Zorla kolumu tutarak odadan dışarı çıkardı. Arabaya kadar canımı yakarak devam ettiğinde ona karşı çıkamadım. Hızla arabayı döndürüp yola çıktığında sinirle soluyordu.
"Sana zarar vereceğimi mi düşünüyorsun?" diye bağırdığında olduğum yere sinerek öylece durdum. "Bana cevap ver!" diye bir kez daha bağırdığında korkudan ağlamaya başladım."
Evet, düşündüm!" sesim yüksek çıktığında titremeye başlamıştım.
"Sana ben zarar vermem, sok şunu kafana," direksiyonda duran ellerinin eklem yerleri bembeyaz olmuştu. Hızını biraz daha arttığında yerime biraz daha sindim.
"Ama verecektin Ömer."
"Benden başka kimsenin sana zarar vermesine izin vermem!"
Ağlamam şiddetlendiğinde arabanın hızını biraz daha arttırmıştı. Gözlerimi sımsıkı kapatarak bekledim. Şiddetli bir darbenin geleceğini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Parçaları
Teen FictionMutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON