"İrem koşsana!"
Nefes nefese Ömer'i takip ediyordum. Bana son yaşanan şeyden sonra o kadar iyi davranmaya başlamıştı aramızda oluşan bütün buzlar sanki birden erimişti.
"Ömer çok yoruldum," dizlerimi tutarak eğildim. Sabahtan beri uçurtmayı uçurmaya çalışıyordu. Bugün nedense beraber piknik yapmak istemişti. Evli çiftler gibi davranıyordu. Kendini kaptırmış uçurtmayı uçurmaya çalışıyordu. Ona bakarak kıkırdadım içinden çocuk çıkmıştı. Gülüyor, koşuyor, şaka yapıyordu.
Ömer Vural.
Kalbimin kırıldığını fark ederek tamir etmeye çalışıyordu.
Çimenlerin üzerine oturarak dinlemeyi planladım. Sabahtan beri yürüyorduk ve ben hiçbir şey yapmadığım halde uçurtmanın peşinden koşmuştum. Kıkırdayarak başımı geriye attım.
Biraz sonra yanıma geldiğinde yorulduğu belliydi. "Terlemişsin, hasta olacaksın," dedim. Elimi alnına koyarak terini sildim.
"Bir şey olmaz bana, hadi gel daha yapacağımız bir sürü şey," diyerek ayağa kalktı.
İtiraz ederek ona baktım, "ama ben çok yorgunum."
"Olmaz, bugün hava çok güzel, diğer günler şiddetli yağmurlar bekleniyormuş bugünü değerlendirelim," diyerek elimi tuttu. Uçurtmayı gördüğü ilk çocuğa vererek başını okşadı. Eli sımsıkı elimde kenetliydi.
İlerde açan papatyaları gördüğümde hızla Ömer'i oraya yönlendirdim. "Ömer baksana papatyalar," diyerek etrafımda bir tur attım. "Benim en sevdiğim çiçek papatyadır, kuruduğunda kokan bir çiçektir," dedim. Sonra koşmaya başlayarak papatyaları toplamaya başladım. Ömer'de beni takip ederek peşimden geliyordu. Yan yana oturarak papatyalara baktım. "Çok güzel değiller mi?" diyerek sordum. Yanağımı okşayarak bana baktı.
"Sen daha güzelsin," dediğinde kızardığımı hissettim. Yanağıma minik minik buseler kondurarak boğazıma indi. Sonra papatyaları başımdan aşağıya döktü. "Çok güzelsin İrem." Büyülenmiş bir şekilde birbirimize bakıyorduk.
"Sende çok yakışıklısın," dedim. Mavinin en güzel tonu olan gözleri üzerimde oyalandı. Bana bakmadığı süre içerisinde yüzünü inceledim. Göz göze gelirsek utanıyordum bana çok dik bakılmasından hoşlanmazdım.
Çimenlerin üzerine yatarak beni de kendisine çekti. Başımı göğsüne koyarak sakallarıyla oynamaya başladım. Hava fazlasıyla güzel ve cıvıl cıvıldı. İçime bir huzur dolduğunda gözlerimi kapattım. Ömrümün sonuna kadar Ömer'in yanında olabilirdim. Son nefesimi onun yanında verebilirdim. Elini elime koyarak sımsıkı tuttu.
"Ömer her şey bitti değil mi? Artık eskisi gibi olabiliriz?" diye sorduğumda kaşları çatıldı. Sorularıma cevap vermeden sadece gökyüzüne baktı.
Her şey bitmişti değil mi?
Bitmeliydi. Eski haline dönerse benim için bir yıkım olabilirdi.
Bir süre o çimenlerin üzerinde yatarak vakit geçirdik. Daha sonra küçük hayvanat bahçesini gezdik. Maymunları göstererek, "Bak Ömer sana benziyor," dediğimde büyük bir keyifle kıkırdadım. Bana sinirle bakarak saçlarımı dağıttı ama benimle laf dalaşına girmedi. Sanki sinirleri alınmış gibi davranıyordu.
Sonra yanımızda getirdiğimiz sandviçleri yedik. Kimse bizi arayarak rahatsız etmedi. Kimse kötü bir haber vermedi. Kavga etmedik. Baş başa mükemmel bir gün geçirmiştik. Eve geldiğimizde duş alıp uyuyacağını söyleyerek yatak odasına çıkmıştı. Bende salonda kalarak Şans'ı sevdim daha sonra kitaplıktan bir kitap alarak okumaya başladım. Uzun süredir bir şeyler okumuyordum. Üniversite sınavını kaçırmıştım.
Ömer bu sene bana özel hocalar tutup çalışacağımı söylüyordu ama kafamı bir türlü toparlayamıyordum. Zihnime bir düşünce düştüğü zaman bağlantım kopuyor ve kendimi o düşüncenin içinde buluyordum.
İlk defa bu salonda huzurla oturup kitap okumuştum. Telaşlı, korkuyla veya üzüntüyle beklediğim günler geride kalmış gibiydi. Ömer bana ne zaman gelirse ben hep onu kabul etmiştim, sürekli affetmiştim bu benim salak olduğumdan değil ya da ben bu durumlardan hoşlandığım için değildi. Bana destek olan son umudumu da kaybetmemek içindi.
Evet, belki birçok şeyi göz ardı etmiştim, etmek zorunda kalmıştım ama bu Ömer'e güvendiğim içindi. Bu Ömer'e sonuna kadar bağlı olduğum içindi.
Şans kucağıma çıkarak başını bacağıma sürtmeye başladı. Büyük ve kabarık tüyleri olan bir kediydi. Elimi yalamaya başladığında bende başını okşamaya başladım. Kendime bir kahve hazırlamak için mutfağa doğru ilerledim, kedi de peşimden gelerek mutfağa doğru ilerledik. Sıcak suyu bardağa koydum, Şans'a mamasını vererek mutfaktan ayrıldım.
Huzurluydum ve bu yüzden uyumak istemiyordum. Kitabımı alarak koltuğa kıvrıldım. Sonra sehpada Ömer'in telefonu titrediğinde dikkatim dağılarak bakışlarımı telefona çevirdim. Bakmak istemiyordum. Bu özel hayatın gizliliğine aykırıydı. Kitabıma dönerek kaldığım yerden okumaya devam ettim. Daha sonra belki önemli bir şeydir diyerek telefonu aldım ve yatak odasına doğru ilerledim. Telefon elimde tekrar titrediğinde ana ekrana düşen konuşmayı gördüm.
"Ömerciğim o gün çok güzeldi seni yine beklerim, Seda," yazıyordu. Kaşlarım çatılarak telefona baktım. Bu da kimdi?
Ömer'in yanına geldiğimde uyuduğunu fark ettim. Sarsarak uyandırdım. "Sanırım mesaj geldi önemlidir diye getirdim," diyerek başında bekledim. Yüzünü buruşturarak telefonu elimden alıp okudu ve kenara koyarak geri yattı. "Kimdenmiş?" diye sorduğumda boğuk bir sesle,
"Önemli biri değil," dedi.
"Ama seni yine beklediğini söylemiş," dedim.
"İrem saat geç oldu ve yatmak yerine neden bunlarla uğraşıyorsun. Öylesine biriydi işte," dedi.
"Onunla yatmış mıydın?" diye sordum. Bir süre cevap vermediğinde omzunu tekrar sarstım.
"Evet, İrem yattım evet rahatladın mı?" dediğinde hızla odadan çıktım. Sinirle aşağıya inerek kitabımı aldım. Onun çevresinde olan bütün kızlardan nefret ediyordum. Ona bakan bütün kızlardan nefret ediyordum. Çirkin olduğum için nefret ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Parçaları
Genç KurguMutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON