(Multimedia: Onur var. Onur karakteri de sempatik gibi gözüksede aslında değil.
Playist: Jaymes Young- Dark Star
İyi okumalar!)Gözlerimi araladığımda Ömer'in oturduğu sandalyede Onur'un oturduğunu fark ettim. Gerinerek kalktım. Onur gülümseyerek yan taraftan bir tane tepsi alarak önüme koydu. Şımarık, beş yaşında ki çocuk gibi ellerimi çırptım. Düne göre çok daha iyiydim. Pınar olsa hayatta yatakta kahvaltı yapmama izin vermezdi, dik oturmam ve mideme daha düzgün gitmeliymiş. Pınar'ın daha birçok saçma kuralı vardı. "Pınar nerede?" İştahla tıkınıyordum.
"Onu bilerek getirmedim, okulda daha az konuşur diye tahmin ettim." Dedi ve ikimizde gülüşmeye başladık.
Onur benim hiç olmayan abim gibiydi. Bazen beni korur, bazen dertleşir, bazende babam yerine koyardım. Sanki hep orada ne zaman başım derde girse beni kurtaracak biri. Bizim aramızdaki ilişki çok farklıydı. Kahvaltı yapmamı, giyinmemi bekledi ve gülerek evden çıktık. Evden çıktığımızda Pınar'ın evin karşısında arabasının yanında bizi beklediğini gördüm. Anında yüzüm düşmüştü ve moralim bozulmuştu. Onur destek vermek ister gibi elimi sıktı.
Pınar sinirle bize bakıyordu. "Bana hiç haber vermeden Ömer'le buluştun değil mi? Senin için endişeleniyorum ama bu senin için hiç önemli değil, değil mi İrem?"
Evet bu konuda haklı olabilirdi ama her an ona bilgi veremezdim. Daha önce de böyleydi ama son zamanlarda daha fazla merak eder, sorgular olmuştu.
"Pınar, sende kızı çok sıkıştırıyorsun yapma böyle." Onur beni savunmak için Pınar'a bakıyordu. Onur'a minnettar bakışlarımı gönderdim. Eli hala güç vermek istercesine elimi sıkıyordu. Pınar alayla Onur'a baktı.
"Ya öyle mi olduk Onur? Sizi ben tanıştırdım. Sen benim eski arkadaşımsın." Pınar'a daha fazla şaşırarak baktım. Bunu demesini beklemiyordum. "Sana gelince İrem, benimle arkadaş olmasaydın hala ezik olacaktın." Dedikleri balyoz darbesi gibi sarsmıştı . O anda Pınar'da susarak bana baktı. Benim için yaptıklarını yüzüme vuruyordu. Gözlerim doldu, Pınar'dan her şeyi beklerdim ama bunu beklemezdim.
"İrem..." Konuşmasına izin vermeden koşmaya başladım. Kaybettiğim çocukluğumun yerine doğru gidiyordum. Büyümüş olabilirdim ama içimde bir yerlerde hala çocuk olan ve annesini arayan biri vardı. Pınar bana destek olmaya çalışmış, birazda abartmıştı. Ama ondan bunları beklemezdim.
Bir yandan ağlıyor, bir yandan koşuyordum. Yorulmuş ve nefesiz kalmıştım. Ayaklarım her bir adımda biraz daha yavaşlıyordu. Uzaktan parkı gördüğümde biraz durdum ve soluklandım, parka ilerledim ve bir bankın üzerine oturdum.
Gözlerimi kapatarak kuş cıvıltılarını dinlemeye çalıştım ama kuş değilde annenin sesi geliyordu. Tekrar gözlerimi açtığımda ses kayboldu. Garip sesler mi duymaya başlamıştım yoksa delirdiyor muydum? Kafamı sallayarak olumsuz düşünceleri atmaya çalıştım.Pınar'a mutlaka barıştırdık. Biz birbirimizsiz yapamazdık ama bu sefer ki kavgamız ağır olmuştu.
Sağ tarafımda bir gölge oluştu ve gölge gittikçe yaklaşarak yanıma oturduğunu hissettim başımı çevirdiğimde bir çift mavi gözle karşılaştım. "Sanki bunu daha öncende yaşamıştık değil mi?" Diye sorduğum soruya gülümsedi ve başını salladı. Uzakta denizin dalga sesi geliyordu, ağaçlardan pek görünmesede sesi bile huzur veriyordu.
"Neden buradasın?" Ömer'de benim gibi etrafı inceliyordu. Hiç istifini bozmadan etrafa bakmaya devam etti ve derin bir nefes aldı.
"Bilmiyorum, burası kocaman bir şehir ve böyle nadir yeşil alan pek yok. Belki ondan buraya geliyorum." Haklıydı, burası gerçekten güzel bir yerdi. Biraz durduktan sonra devam etti. "Peki sen neden buradasın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Parçaları
Teen FictionMutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON