Y/N: Bölümü sadece yazdım, okumadım ya da üzerinden hiç geçmedim. O yüzden mantık hatası çokça olabilir. Bu yüzden özür diliyorum. Sadece yazmaya ihtiyacım vardı ve yazdım. İyi okumalar.
Bütün gün evde televizyon izleyerek vakit geçirdim. Ömer'de zaten merak edip gelmedi ya da çalışma odasından çıkmadı. Ne yaptı hiç bilmiyorum. Ecrin'i hala önemsemesi beni kırmıştı. Kırılmıştım. Her uzuvuma kadar hemde. Gitmek istiyordum, bir an bile burada kalmak istemiyordum. Ama nereye gidecektim? Benim sayılmayan evime mi? Şenay'ın dırdırını çekmeye mi? Ömer'e alışmıştım. Onun varlığına alışmıştım ve şimdi öylece elimden kayıp gitmesini istemiyordum. Onu bırakmak istemiyordum. Gözlerimi kapatıp, görüntüsünü birkaç saniyeliğine canlandırdım. İstemsiz bir gülümseme yüzüme yayıldığında kaşlarım çatıldı. Ecrin'i hala unutamadığını dile getirdiği halde görüntüsünü canlandırıp gülümseyebiliyordum.
Saçlarımı çekiştirerek ne yapacağımı düşündüm. Hala burada kalmak istemiyordum ama gidebileceğim hiçbir yer yoktu.
Kalbim acıyla burkuldu. Benim bir evim bile yoktu. Yanında güvende hissettiğim kimse yoktu. Gözlerim dolmaya başladığında ağlamamak için direndim ama kendime hakim olamamıştım. Ellerimi yüzüme kapatarak sessiz olmaya çalıştım. Ağladığımı, onun için üzüldüğümü görmesini istemiyordum. Bir süre sessiz kalıp ağladım. Belki ağlayarak rahatlayacağımı düşünmüştüm ama gittikçe daha kötü olmuştum.
"İrem?" Duyduğum sesle daha çok ağlamaya başladım ve sessiz kalamadığımı fark ettim. "Ne oldu?" Kolumu sıkıca kavrayarak yüzümden ellerimi çekemeye çalıştı.
"Bırak." Bana dokunmasını istemiyordum. Dokunduğu yerler alev alamaya başlamıştı. Ellerimi yüzümden çekerek ona baktım. Bana endişeyle bakıyordu. Gözleri gözlerime değdiğinde tekrar ağlamaya başladım.
"Bir şey mi oldu?" dediğinde içim cız etti ve ne yapacağımı bilemedim. Nefes alamıyordum. Bin bir parçaya ayrılan cam kırıkları ciğerlerime batmıştı. Elimi tekrar tuttuğunda hızla çektim. Acı çekiyordum. Bana hissettirdiği onca güzel şeye rağmen bana acı veriyordu. Beni yıkıyordu. Kurtulmaya çalıştığım kuyuya beni biraz daha itiyordu. Ben herkesten darbe almış ve kimseye güvenememiş biriyim. Ömer'in de böyle yapması, beni yaralaması beni geri dönüşü olmayan bir yola sevk ediyordu.
"Neden böyle davranıyorsun?"
Neden beni sevmiyorsun?
Neden kimse beni sevmiyor?
Her defasında itilip, kakılıyorum. Yoruldum.
Zihnimden binlerce kelime geçerken, Ömer'in suratına boş boş baktım. Sessiz kalmayı tercih etmiştim. Ona ne diyebilirdim ki? Ecrin'i hala seviyordu. Ona hala üzülüyordu.
"Bana cevap ver!" sinirlenmeye başladığını fark ettim ama umurumda değildi. Beni şu an dövebilirdi. İstediği her sözcüğü bana sarf edebilirdi. Hakaret edebilir, canımı kelimelerle yakabilirdi. Alışkındım ama beni sevmemesi, beni istememesi daha çok canımı yakardı.
Gitmek istiyordum.
Herkesten, her şeyden bu sefer ben gitmek istiyordum. Arkama bile bakmadan, kimseyi düşünmeden.
Ölsem geri de ne kalırdı? Benim arkamdan kimler üzülürdü?
Kimse.
Histerik bir krize girmek üzere olduğumu hissettim. Zihnimde yankılanan ve kontrol edemediğim sesler duymaya başlamıştım. Kimse. Kulağımda bu kelime yankılanmaya başladı. Sanırım deliriyordum. Zaten deli değil miydim? Belki de ölür ve kurtulurdum. Sonrası sessizlik. Arkamdan kimse üzülmez, kimse ağlamazdı. Hatta benim bir mezarım bile olmazdı. Hayata hiçbir iz bırakman öylece ölürdüm. Bu fikir hoşuma girmişti.
Artık Ömer'in sesini duyamıyordum. Konuştuğunu görüyordum ama kulağımda hala kimse yankı yapıyordu. Bir an korktum. Ne hissettiğimi kestiremedim ve ağlamaya başladım. Bulunduğum durumdan kurutulmak istiyordum. Aslında ben her şeyden kurtulmak istiyordum.
Beni zor da olsa koltuğa oturttuğunda zonklayan başımı tuttum. Ses hala vardı. Sonra birden gülmeye başladım. Ne yaptığımın farkında bile değildim.
"İrem iyi misin?"
Ömer'in sesini duyduğumda anında kaşlarım çatıldı ve gülmem kesildi.
"Demek iyi miyim?" Ona öylece baktım. Yüzünü bir kez daha incelediğimde neden böyle olduğunu düşündüm. Neden böyle olmak zorundaydı?
Bazı acı gerçekler bıçak yarası gibi kalbi delip geçiyor. O an hissettiğim tek şey öfkeydi. Hayata, ona, kendime karşı bir öfke hissettim. En çokta kendimden nefret ettim. Bulunduğum duruma bir kez daha lanet ettim. O mükemmel biriydi. Mükemmel kelimesinin beden almış haliydi. En çokta onunla hayal kurduğum için nefret ettim kendimden. Gerçekleri bildiğim halde onunla hayal kurmuştum. Olmayacaktı. Bana hiçbir zaman gelemeyecekti. Kimdim ben? Kim? Kendimi onunla eşit mi sayıyordum? Onun yanına yakışabilecek miydim? Gözlerim dolduğunda yavaşça ayağa kalktım ve o anda göz göze geldik. İçimde bir şeylerin parçalandığını hissettim. Gitmek istemiyordum. Onunla kalmak ve her şeyin mükemmel ilerlemesini istiyordum. Mutlu olmak istiyordum. Sadece mutlu. Kararsız kalmış bir şekilde yüzüne baktım ve çantamı omzuma taktım. Bir adım attığımda uzuvlarım gitmemek için direniyordu ama şu an burada kalıp onun karşısında biraz daha rezil olmak istemiyordum. Hayallerim, ben her adım attıkça biraz daha yıkıldı. Biraz daha eridim. Biraz daha yok oldum.
"Beni neden sevmedin?" Sesim kısık ve güvensiz çıkmıştı. Yüzüme şaşkınca bakıyordu. Yüzünü avuçlarımın içine alıp sıkmak istedim.
"Efendim?"
"Diyorum ki beni neden sevmedin?" Bir cevap bekliyordum. Şu an yaptığım şeyin farkında değildim. Belki de sorduğum için daha sonra üzülecektim ama umurumda bile değildi.
"İyi değilsin İrem, dinlen," kollarımı kavradığında geri çekildim.
"Gayet iyiyim, şimdi bana cevap ver. Beni neden sevmedin? Fazla mı çirkinim? Yanına mı yakışmam? Ya da insanlarla iletişim kurmadığım için mi? Diğer kızlar gibi rahat olmadığım için mi? Neden? Neden beni sevmedin? Halbuki ben boşluğumu seninle kapatacaktım. Sen yardım edecektin bana, düştüğüm kuyudan beni sen çıkaracaktın." Yanağıma düşen sıcak gözyaşıyla Ömer'e bakmayı sürdürdüm.
"İrem, ben... bilmiyorum," dedi.
İçim bir kez daha titrediğinde beklediğim cevabın bu olmadığını biliyordum. Benim istediğim cevap bu değildi. Kendimi zorla ona kabul ettiremezdim.
"Üzgünüm, böyle demek istemezdim..."
Onu susturdum cevabı zaten biliyordum ve bir kez de ondan duyarak daha çok üzülmek istemiyordum. Başım dönmeye başladığında gözlerimi sımsıkı kapattım. Yer altımdan kaymıştı ve bir el beni kavradığında kendimi çoktan kaybetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Parçaları
Fiksi RemajaMutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON