Hava aydınlanmaya başladığında Ömer yanıma oturdu. Başını geriye atarak homurdandı ve alnına ellerini bastırdı. "Başım ağrıyor," dediğinde ona bakmaya devam ediyordum.
"Sen yine mi sigara içtin?" sinirle soluyarak bana baktı. Onu umursamadan, "Dinlen diyorum ama beni umursamıyorsun," diyerek cevap verdim. Elleriyle gözlerini ovarak, cebinden bir paket çıkardı.
"Uyuyamıyorum İrem. Her şey çok üst üste geldi. Dün Sarp'tan duyduğumda o kadar şaşkına uğradım ki öylece kaldım. Sanki beynimden vurulmuşum gibi oldum."
"Güçlüsün Ömer, sadece biraz sabret." Teselli verme konusunda kötüydüm. Kim ona geçer dediğimde iyi olabilirdi ki? Geçer. Bu kelimeden nefret ediyordum. Geçmiyordu. Ne olursa olsun geçmiyordu işte. Acı orada kalıyordu.
"Biraz zaman geçsin annemle konuşacağım," dediğinde başımı salladım ve tam güç verme umuduyla eline doğru uzanırken Buğra telaşla dışarı çıktı. Ömer hızla ayağa kalkarak Buğra'ya doğru ilerledi. Buğra'nın telaşlı tavrı beni de korkutmuştu. Bende bankta kalkarak yanlarına gittim.
"Ne oldu Buğra?" Ömer telaşla Buğra'ya bakmaya devam ediyordu, kasları yine gerilmişti, kaşları çatılmıştı.
"Ecrin'in kalbi durdu," dediğinde Ömer hızla koşmaya başladı. Arkasından Buğra'da koştuğunda bahçede yine tek başıma öylece kalmıştım. Kalbimi durmuştu? Ayaklarım harekete geçtiğinde tempolu adımlarla bende ilerledim. Ömer'in yanında durarak camlı bölmeden içeriye baktım. Birkaç hemşire, doktor telaşla aletlere bakıyor, not alıyor, birbirlerine bir şeyler söylüyorlardı. Ömer'in yüzü bembeyaz olmuştu ve ciddi bir şekilde Ecrin'e bakıyordu. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. Monitörde tek çizgiye gözüm kaydı. Doktor bir şey alıp Ecrin'in üzerine doğru eğildiğinde bir kez daha Ömer'e baktım.
Yüzü buruşmuş bir şekilde olan bitene bakıyordu. Ecrin yatakta zıpladığında grafik değişmemişti. Ömer cama doğru yumuşak bir yumruk attığında olduğum yerde geriledim. "Bir şeyler yapsınlar Buğra, ölmesin!" diye bağırdığında nefesimi tuttum.
Ölmesin!
Bu kelime bir süre zihnimi işgal ettiğinde ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde Ömer'e bakıyordum. Beni hızla ittirerek kapıya doğru ilerledi ve bağırmaya devam etti.Duvara tutunarak durmaya çalıştım. Buğra zar zor Ömer'i tutmaya çalışıyordu. Beni ittirdi. Beni ittirmişti. Kapıya bir yumruk daha attığında gözlerimi sımsıkı kapattım ve yaşlar yanaklarımı ıslatarak aşağıya doğru aktı. Beni ittirmişti. Ecrin için telaş yaptığı için beni ittirmişti. Çünkü o önemliydi. Çünkü hala Ecrin'i seviyordu.
Sevdiği bir insanı kaybetme korkusunu biliyordum.
O duygu dünyanın en iğrenç duygusuydu. Elinden hiçbir şey gelmiyor ama gözlerinin önünde ölüyordu. Kurtaramıyorsun, yardım edemiyorsun, sadece izliyorsun.
Ömer'i anlayabiliyordum.
Yerimde doğrularak saçlarımı geriye attım. Ecrin'e baktığımda onunla benim aramdaki farkı düşünmeye başladım. Bizim ne farkımız vardı? Beni değilde onca yıldır neden Ecrin'i seviyordu? Bir an Ecrin'i deli gibi kıskandım. Onun yerine geçmeyi diledim. Ömer tarafından sevilmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyordum. Nasıl hissettiriyordu? Ben şu an bile onunla bulutların üzerinde hissediyordum beni sevse nasıl hissederdim?
Zar zor ayakta durduğu belliydi. Ağlamaya devam ederek Ecrin'e baktım. Ondan nefret ediyordum. Doktor hala aynı işlemi yapıyordu. Arkamı dönerek yürümeye başladım. O anda doktor dışarı çıkarak, "Ömer Bey kalbi yeniden çalıştırdık," dedi.
Başım döndüğü için ayağım tökezledi ve düşmemek için bir yere tutundum. Yeniden çalışmıştı. Ölmemişti. Resmen ölmemek için direniyordu. Birbiri için atan kalpleri artık tehlike de değildi.
Derin bir boşluğa düştüğüm de ciddi ciddi ne yapacağımı kendime sordum. Ne yapacaktım? Gitmeliydim. Hem de bir an önce, artık burada durmama gerek yoktu. Ağlamaya devam ediyordum. Beni ittirdiği zaman gözümde tekrar tekrar canlanıyordu. Belki bilerek yaptığı bir şey değildi ama o an gözü hiçbir şey görmemişti.
O an beni bile orada fark etmemişti. Demek o kadar Ecrin için telaşlanmıştı. Hastanenin dışına çıkarak gökyüzüne çevirdim gözlerimi. Kuşlar uçuşuyordu. Gözlerim yanıyordu. Vücudum yorgundu. Hayallerim kırıktı.
Fazlasıyla yorulmuştum ve artık sona yaklaştığımın farkındaydım. O kaçınılmaz son geliyordu. Aylardır içimi kemiren şey gerçekleşecekti.
"Yaşıyor." Arkamda duyduğum sözle irkildim. Ömer yanıma gelip koluma dokunduğunda onu ittirdim, bana şaşkınlıkla bakıyordu. "Ne oldu?"
"Dokunma bana," sesim titrediğinde kendimi daha fazla tutmayıp tekrar ağlamaya başladım.
"İrem bir şey mi oldu?" Bana korkuyla bakıyordu.
"Biraz önce beni ittirdin Ömer, farkında değilsin ama hala Ecrin'i seviyorsun. Onu hala unutmamışsın." Bana sarılmaya çalıştığında onu yine ittirdim. "İstemiyorum sarılma, Ecrin'e sarılırsın."
"Özür dilerim İrem seni ittirdiğimin farkında değilim."
"İşte bende bunu diyorum farkında değildin çünkü o ara Ecrin için kapıya yumruk atıyordun," ağlamaya devam ediyordum.
"Kıskanmanı gerektirecek bir durum yok ortada," dediğinde saçlarımı çekiştirdim.
"Kıskanmıyorum! Bu kıskançlık değil. Bu sadece... seni kaybediyorum Ömer, ellerimden kayıyorsun. Ecrin uyanırsa hiçbir şey eskisi gibi olmaz bunun sende farkındasın değil mi? Ben, beni bırakmanı istemiyorum."
"Seni bırakmayacağım, sok şunu kafana," diye bağırdığında olduğum yerde tur atmaya başladım.
"Nasıl bırakmayacaksın, biraz önce Ecrin için kendini kaybettin," dediğimde sinirle ellerini yumruk yaptı.
"Sana söz veriyorum asla seni bırakmayacağım."
"Ömer Vural tutamayacağın sözler verme," diyerek yürümeye başladım. Buradan gitmek istiyordum artık. Daha fazla kalmaya halim yoktu. Bir süre boş boş yürüdüm, yanımda bir araba durduğunda Ömer camı açmış arabaya binmem gerektiğini söylüyordu, istediğim tek şey yalnız kalmaktı. İkinci kez arabaya binmemi söylediğinde onu dinlemedim, arabadan çıkarak yanıma geldi ve zorla beni sürükleyerek arabaya çekiştirmeye başladı.
"Sana arabaya bin demiştim!"
"Bana bağırma!"
"Bağırmıyorum!"
Bağırmadığını söylerken bile bağırıyordu. Ellerinden kurtularak başımı cama yasladım. Sessiz bir şekilde ikimizde durduk. Eve geldiğimizde hızla önden yürüyerek eve doğru gittim. Kapıyı açtığında merdivenlere yönelerek yatak odasına çıktım. Günlerdir üzerime yapışan elbiseden kurtularak bir kenara attım ve hızla banyoya doğru ilerledim. Sıcak suyu açıp küvetin dolmasını bekledim.
Sıkkın. Yorgun ve tükenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Parçaları
Teen FictionMutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON