BP- 79

2.4K 91 4
                                    

Y/N: Bundan sonraki bölüm final.

Sabah gözümü araladığımda boynumun tutulduğunu hissettim. Acıyla yüzümü buruşturdum. Kitap elimden kayıp yere düşmüştü. Kitabı alarak sehpaya bıraktım ve su içmek için mutfağa doğru ilerledim. Saat öğleyi geçmişti. Bir bardağa suyu koyup arkamı döndüğümde Ömer'le karşılaştım, korkuyla çığlık attım. "Ödümü patlattın," diyerek elimi kalbime koydum. Onu aniden arkamda görmem korkutmuştu. Bana sırıtarak baktığında bardağı kafama diktim.

"Sana bir sürpriz hazırladım," dediğinde kaşlarım çatıldı. Bana sürpriz mi hazırlamıştı? Elimden bardağı çekerek çekiştirmeye başladı. Bahçeye çıktığımız da gözlerime inanamadım. Bahçe baştan sona süslenmişti. Balonlar her bir yere dağılmış durumdaydı. Masanın üzerinde bir pasta duruyordu. Gülümseyerek Ömer'e baktım.

"Bunları benim için mi hazırladın?"

"Evet," dediğinde boynuna sarıldım. İlk defa biri benim için bir şey hazırlamıştı.

"Ama bugün benim doğum günüm değil, seninde değil. 26 Aralık'a daha çok var," dediğimde düşündüm. Bu pasta kimin içindi?

"Ben bile unutmadım İrem, bugün tam bir yıl oldu, tanışmamızın üzerinden tam bir yıl geçti," dediğinde şaşkınlıkla Ömer'e baktım.

"Unutmadın mı?" diye sordum. Başını iki yana sallayarak, "hiç unutur muyum?" dedi.

Şaşkınlıkla boynuna bir kez daha sarıldım. "Teşekkür ederim Ömer," dediğimde yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Teşekkür etme," dedi. Hızla pastaya doğru ilerledim. Cebinden bir çakmak çıkardığında mumları yaktık.

"Beraber üfleyelim," diyerek ısrar ettim ama kabul etmemişti. Tek başıma pastayı üfledim. Gülümseyerek Ömer'e baktığımda o da gülümsüyordu. Kapı çaldığında saatine baktı.

"Buğra ve Pınar gelecekti," dediğinde bende giyinmek için hızla yukarı çıktım. Üzerime siyah, mini yazlık bir elbise giyerek aşağıya indim. Sırtı tamamen açıktı. pınar'la birbirimizi gördüğümüz de koşarak sarıldık.

"Seni çok özledim sümüklü," dediğinde klasik karşılaşmamızı yapmıştık.

"Bende seni çok özledim,"dedim.

"Gelirken kutlamak için şampanya aldık, tam bir yıl olmuş," dediğinde başımı salladım. Bir yıldır bir sürü şey yaşamıştık. Pınar hala aynı güzellikteydi. Sadece şu an saçları biraz daha kısaydı, kestirdiği belli oluyordu. Yan yana oturarak birbirimize baktık.

"Biraz solgun gibisin, iyisin değil mi?" dediğinde başımı evet anlamında salladım. Yaşadığım hiçbir şeyi bilmiyordu eğer anlatırsam beni buradan sürükleyerek götürürdü.

Kadehlerimizi bize kaldırarak şampanyayı yudumladım. Buğra Pınar'ın yanına doğru ilerlediğinde Ömer'de benim yanıma gelmişti.

Elini belime koyarak, "sadece bir kadeh içeceksin, gözüm üzerinde, ayrıca güzel olmuşsun."

"Ömer bari bugünlük izin ver," dediğimde başını kararlı bir şekilde iki yana salladı. Sinirlendirmemek için çok üzerine gitmedim.

Buğra ve Ömer bir köşeye çekilerek konuşmaya başladılar. Pasta tabaklarımızı alıp bizde başka bir köşeye geçtik "Seninle konuşmayalı çok uzun zaman oldu İrem, en son Aysel Teyze'nin haberini aldığımda gördüm özledim," sesi burukça çıktığında bende ona özlemle baktım. Sonuçta çocukluktan beri beraberdik, her derdime pınar koşuyordu, beni yalnız bırakmamıştı.

"Birçok şey oldu Pınar, birçoğu kaldıramayacağım şeylerdi birçoğuna zaten alışıktım. Öyle böyle bir şekilde şu an buradayım. Yıllardır beklediğim şeye, huzura kavuştum. Boşluğumu artık onunla doldurabiliyorum," dediğimde bana gülümsedi ve elimi sıktı.

"Senin için seviniyorum."

"Buğra'yla aranız nasıl?" diye sorduğumda gülümsemesi yüzüne yayıldı ve yüzü birden aydınlandı.

"Onu her zaman göremiyorum Ömer'den dolayı işi baya yoğun oluyor ama Buğra fazla kibar biri, onun yanında mutluyum. Neredeyse hiç kavga etmiyoruz," dediğinde imrenerek ona baktım. sıradan bir çifti onlar, biz hiçbir zaman normal zaman geçiremiyorduk. Kavgamız hiç eksik olmuyordu.

Akşama kadar konuştuk, gülüştük, eğlendik aramızdaki açıklığı kapatmıştık olduk. Fazlasıyla mutluydu ve onu mutlu görmek beni de mutlu etmişti. Buğra'yla evden el ele ayrıldılar. Ömer'e bir kez daha sarıldığımda, beni çok mutlu ettin, teşekkür ederim," dedim.

"İrem teşekkür etme artık," dedi.

"Peki, nasıl unutmadın tanıştığımız tarihi?" diye sordum. Burnumu sıkarak, "o da bana kalsın," dedi. Beraber bahçeye çıktığımızda etrafı toplamaya başladık.

"Ömer söyle nasıl unutmadın?" diye ısrarla sordum.

"Güzelim sen beni daha tanıyamamışsın ben seninle ilgili hiçbir şeyi unutmadım, unutmam da," dediğinde elleri dolu içeri girdi. Tanıştığımız tarihi unutmaması hoşuma gitmişti. Bende birkaç parça alarak içeri girdim.

Ortalığı toparladıktan sonra beraber bahçede oturduk. "Vay be tam bir yıl olmuş," dedim.

Başını sallayarak, "öyle olmuş," dedi.

Başımı omzuna koyarak balonlara baktım, birde benim için kalkıp bunları yapmıştı. Ömer'i gerçekten seviyordum. Belli etmese de temiz bir kalbi vardı.

"İrem?"

"Efendim?" Hava kararmıştı ve uykum bastırdığın da esnedim.

"Ne olursa olsun tek başına ayakta durmasını bilmelisin İrem, sen güçlü birisin. Bir sürü şey atlattın. Seni düşürmek isteyenler olacaktır, onlara ne kadar güçlü olduğunu göster."

Ne demek istediğini anlayamıyordum, gözlerim kapanmaya başladığında konuşmaya devam etti.

"Ne olursa olsun dik durmak zorundasın. Sana inanıyorum çünkü sen benimsin güzelim. Sakın kendini üzme, sakın yenilme sana inanıyorum, sana güveniyorum," diyerek başıma bir öpücük kondurdu.

Sesi, ninni gibiydi daha çok uykum gelmişti.

"Anladın değil mi İrem? Hayatından ben olmasam bile yaşamaya devam edeceğine söz ver," kaşlarım çatılsa da gözlerim hala kapalıydı.

"Söz," sesim boğuk çıkmıştı.

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin