Gözlerim aralandığında başımda keskin bir ağrı vardı. Yerimde kıpırdamaya çalıştım ama her tarafım ağrıyordu. Başaramayıp yerime geri yattım.
"Ömer bu nasıl olur? Sarp'ın babası senin babanmıymış?" Buğra'nın sesi yükseldiğinde Ömer hemen müdahale etti.
"Sessiz olsana oğlum, İrem uyuyor."
Buğra umursamadan heyecanla konuşmasına geri döndü. Demek Sarp anlatmıştı. Ömer'in o anki tepkisini görmek isterdim ama sanırım dayanamayıp bayılmıştım. Son zamanlar da çok fazla uykusuzluk çektiğim için gözlerim tekrar kapandı. Sanki hiç uyumamışım gibi çok uykum vardı.
Gözlerim tekrar aralandığında oda loştu ve baş ucumda Ömer duruyordu. Uyandığımı görünce kalkarak yanıma geldi.
"İyi misin İrem?" Başımı evet anlamında sakladığımda boğazımın kuruduğunu fark ettim.
"İrem neden Sarp'ın yanındaydın?"
"Su... Su verir misin?" Sesim çatallı çıkmıştı, baş ucumda duran sürahiyi alarak bardağa su doldurdu ve başımı kaldırarak suyu içmem de yardımcı oldu.
"Hastaneye gelmişti, onu durdurarak bana içki almasını istedim. Hepsi bu kadar." Gözlerim uykusuzluktan acıyordu. Ömer'in yüzüne baktığımda yanağında hafif bir kızarıklık gördüm. Sarp'ın durumunu merak ettim. Ellerini yumruk yapmış bir şekilde bana bakıyordu ve eklem yerleri çizilmiş ve kanamıştı. Kaşlarımı çattım, canı acımış mıydı?
"Ya sana zarar verseydi, Ecrin'e yaptıklarını sana da yapsaydı. Bir de sana yasakladığım şeyleri bugünler de çiğnemeye başladın. İçki ve sigara kullanmak yok. Ancak benim yanımda ve benim istediğim ölçüler de olabilir," dediğinde kaşlarım tekrar çatıldı.
"Oldu başka emrin var mı?" Sinirle soludum. Bana emir veriyordu. Belli bir dereceden sonra müdahale de bulunmam gerekiyordu, tamam benim iyiliğimi düşünebilirdi ama benim kararımdı içtim veya Sarp'la gittim. Bu kadar.
"Evet, var. Hayatında benden başka hiç erkek olmayacak. Şimdi bitti."
Sanki hayatımda erkek boldu. Ömer'i umursamadan başımı yastığa gömdüm. Beni sahiplenmesi hoşuma gidiyordu ama bu kadarı da fazlaydı. Biz hiçbir şeydik, beni kıskanmasına gerek yoktu. Hatta kıskanılacak biri değildim. Giyimime önem vermezdim, makyaj yapmazdım, güzel değildim, etrafımda erkek yoktu. Beni kıskanması yersizdi.
"Dinlen İrem, günlerdir uykusuzsun."
"Sarp'ın anlattıklarını bana anlatmayacak mısın?" Kasları gerildiğinde bu konuyu konuşmak istemediğini hissettim. Nefesini dışarı vererek saçlarını çekiştirdi. Yeni durum hakkındaki düşüncelerini merak etmiştim. Yıllardır saklanan bir sır şimdi gün yüzüne çıkmıştı. Bu sır yüzünden binlerce bedel ödenmişti. Bazen bazı sonuçlar için ağır da olsa bedel ödemen gerekiyordu. Bazen sonuçları kötü şeyler doğabiliyor, bazen de iyi sonuçlar elde edebiliyordunuz.
Eğer Sarp o sırrı saklamasaydı Ömer'le hiçbir zaman tanışamazdım. Ömer'i hiçbir zaman bilemezdim. Sokakta sadece bana çarpan çocuk olarak bilirdim onu. Belki şu an Şenay beni kapının önüne koyduğu için kötü bir durumda olabilirdi. Ömer her şekilde benim hayatımı kurtarmıştı.
"Daha sonra," diyerek odadan çıktı. Üzerine gitmeme kararı alarak yatmaya devam ettim. Odaya Buğra girdiğinde uyanık olduğumu görerek yanıma geldi.
"Ne haber fıstık?" diye sorduğunda kıkırdadım. Buğra enerjik biriydi ve pozitif enerjisiyle size moral verebiliyordu.
"İyiyim, uzun süredir görünmüyorsun ortalıklar da."
"Öyle oldu Ömer'in yarım bıraktığı işlerle uğraştım. Pınar neler yapıyor?"
Pınar'la uzun zamandır konuşmamıştım. En son Aysel Teyze için beraberdik. Üniversite sınavı için çalışıyor olmalıydı. "Bilmiyorum," diyerek cevap verdiğimde anlayışla başını salladı.
"Dün ben bayıldıktan sonra ne oldu?" Merakla Buğra'ya baktım.
"Ömer o sinirle seni fark edemedi, Sarp'la kavga etmeye devam ediyordu bende ortalarında kötü bir şeyin olmasını engellemeye çalışıyordum. Sonra Sarp senin bayıldığını söylediğinde Ömer direkt senin yanına koştu seni kucaklayarak hastaneye girdi. Geri geldiğinde sen İrem'e mi bakıyorsun diye dövmeye başladı. Sonra Sarp sinirle oraya neden geldiğini söyledi. Ben bile o kadar şaşırdım ki inanamadım. Sarp Ömer'e sadece bir kez yumruk attı. Onun haricinde hiçbir şekilde Ömer'e vurmadı," dediğinde düşünceli bir şekilde başımı salladım.
"Peki Ömer nasıl? Hiçbir şey belli etmiyor, onun için korkuyorum."
Buğra yanağımı sıkarak, "sen merak etme Ömer güçlü birisidir. Hem biliyorsun o hiçbir acısını belli etmez, soğukkanlıdır," dediğinde endişeyle Buğra'ya baktım. Ömer için endişeleniyordum.
Buğra odadan çıktıktan sonra bir süre daha yatmaya devam ettim sonra canım sıkılarak ayağa kalktım. Kısa bir baş dönmesinden sonra yavaşça odadan çıkarak koridorda yürümeye başladım. Biraz ileride camlı bir yerde Ecrin'i gördüm. Ömer ellerini cebine koymuş bir şekilde camdan içeriye bakıyordu. Hala güzelliğinden bir şey kaybetmemiş kıza baktım. Kim bilir neler yaşamıştı? Ömer'in yanında durduğumda gözlerini bir an olsun Ecrin'den ayırmadı.
"Sana dinlenmeni söylemiştim," dediğinde hala ona bakıyordum. Yüzü fazlasıyla çökmüştü. Sakalları uzamıştı ama hala yakışıklıydı, hala benim biricik Ömer'imdi. Başka biri için üzülse de o an umursamadım. Ona sımsıkı sarılmak istedim. Ona her şey geçecek demek istedim. Tutup kolundan çekip götürmek istedim kimsenin olmadığı bir yere. Ben o an içimden bağırdım, beni duymasını umdum. Kalbim çığlık çığlığa beni sev diye bağırdı.
Duymadı.
Görmedi.
Hissetmedi.
O sadece Ecrin'e bakıyordu. O sadece Ecrin'i düşünüyordu.
"Asıl sen dinlemelisin, kendini harap ediyorsun," dediğimde bakışlarını bana çevirdi. Yutkunarak dağılmış yüzüne baktım. Ellerini tutma isteğimi bastırarak sadece baktım.
Dokunamıyordum, sarılamıyordum, teselli edemiyordum. En az onun kadar acizdim bende.
"Ben böyle iyiyim," bakışlarını tekrar Ecrin'e çevirdiğinde öylece kaldım. İyi değilsin diye bağırmak istedim ama günlerdir koruduğum sessizliğimi korudum. Günlerdir hiçbir şeye tepki vermiyordum. Günlerdir Ömer'e sadece uzaktan bakıyordum. Bir gün patlamaktan korkarak arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Gitme demedi, nereye gittiğimi sormadı. Çünkü ondan başka gidebilecek hiçbir yerim yoktu.
Tuvalete girerek yüzümü yıkamak için musluğa doğru eğildiğim de yüzümle karşı karşıya kaldım ve ifadesiz bir şekilde aynaya baktım. Saçlarım dağılmış ve kabarmıştı, gözlerim kıpkırmızıydı, göz altlarım mordu, tenim fazla soluktu. Yüzümü iki kez yıkayarak tuvaletten çıktım. Üzerimde ince bir hırka vardı. Cebimden sigara paketini çıkararak bir tane yaktım.
Banka oturarak üzerimdeki elbiseyi umursamadım, günlerdir üzerimde bu elbise vardı. Ömer'in yanından ayrılmak istemiyordum. Eğer gidersem ve Ecrin o an uyanırsa onları baş başa bırakmak istemiyordum. Ömer'in Ecrin'e sarılmasını istemiyordum. Birbirlerine olan hasretini duymak istemiyordum.
Onları öyle görmeye tahammül edemezdim.
Bir yıkım olurdu benim.
Kalbim korkuyla sıkıştığında Ecrin uyandığında ne yapacağımı düşündüm. Bir gün uyanacaktı. Gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Sığınabileceğim hiç kimse yoktu.
Kimsesiz bir kızdım.
Hala karanlıktan korkan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Parçaları
أدب المراهقينMutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON