BP- 39

3.7K 150 1
                                    

Y/N: Herkese merhaba... İkinci çeyrek bölüme son bir bölüm kaldı. Bomba gibi bir bölüm sizi bekliyor olacak. Bu bölüm biraz kısa oldu, farkındayım ama bir sonraki bölüm için heyecanlıyım. Beğeneceğinizi umuyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazım yanlışı ya da anlam bozukluğu olabilir.

Playist: Taylor Swift- Safe&Sound

Multimedia: glbayramON yapmış olduğu mükemmel çalışma var.


Bedenim başka bedenlere süründüğü halde kendimi kaybetmiş bir şekilde dans etmeye devam ediyordum. Bir haftadır o bardan bu bara gezerek kendimi kaybedecek kadar içiyor ve kendimi her defasında Ömer'in odasında bularak uyanıyordum. Her seferinde başımda hissettiğim keskin ağrılara alışmıştım.

"Yeter artık, kes dans etmeyi!" Ömer kolumu kavrayarak beni pistten çektiğinde ona kızgınlıkla baktım.

"Dans etmek istiyorum!"

"O zaman ona buna sürtünme, asabımı bozuyorsun," kolumu sertçe bırakarak bar sandalyesine geri oturdu ve viskisinden bir yudum aldı. Gözleri bedenime kilitlenmişti. Bu rahatsızlık verse de umurumda değildi. İki saattir kesintisiz dans ediyordum, birazda damarlarımda dolaşan alkolün etkisi sayesinde bu kadar umarsız davranıyordum.

Ömer'i aldırmadan eski yerime dönerek kaldığım yerden dans etmeye devam ettim. Müziğin ritmi sürekli değişiyordu, tepemde dönen top ortama sürekli farklı bir ışık yansıtıyordu. Biri belimden kavrayarak kendine bastırdığında biraz irkildim ama dans etmeye devam ettim. Elleri kalçamı kavrayarak daha çok bastırdığında huzursuzca kıpırdandım. Daha sonra sağ kolumdan sertçe tutulmam ve kenara sürüklenmem, Ömer'in adamı kavrayarak yüzüne sert bir tokat atması ve benim olayı şaşkınca izlememle geçti. Her şey bir anda olmuştu. Ömer'in adamları içeri girerek adamı yaka paça dışarı çıkardıklarında Ömer yanıma gelmişti. Müzik kaldığı yerden çalmaya devam etti. Şaşkınca Ömer'e baktım. Elimi tutarak beni dışarı çıkardı ve büyük adımlar atarak beni sürekli gerisinde bıraktı.

Alkolün etkisi hala tesirini gösteriyordu. Adımlarım sürekli birbirine karışarak Ömer'e uyum sağlamaya çalışıyordum. "Neden böyle bir şey yaptın?" En sonunda sorduğumda korkuyla Ömer'e baktım. Hala sinirli gözüküyordu. Barlardan karışık müzik sesleri geliyordu ve biz sokakta öylece yürüyorduk.

"Çünkü... Sana dokundu! Dokundu, kendi gözlerimle gördüm. Katil olabilirdim İrem," duraklayarak bana dönmüş ve yüzüme doğru kükremişti. Korkuyla olduğum yere biraz daha sindim. "Sende buna izin verdin. Buna nasıl izin verebilirsin?" Elimi biraz daha sıktığında yüzümü buruşturdum.

"Sadece dans etmek istiyordum," sesim fazlasıyla kısık çıkmıştı.

Çenesi gergin bir şekilde duraklayarak tekrar bana döndü, "Demek sadece dans etmek istemiştin. Şimdi, şu an burada dans et!" diye bağırdığında kaşlarım çatıldı.

"Hayır!" Bunu yapmazdım. Sokakta bir sürü değişik insan vardı.

"Dans et dedim sana," diye bağırdığında etrafa korkak bakışlar attım.

"Bunu benden isteyemezsin Ömer," neredeyse ağlamak üzereydim. Sokağın ortasında benden dans etmemi istiyordu. Benim hakkımda ne düşüneceklerini bile umursamadan.

"Dün benden istediğin tek şey biraz olsun eğlenmekti ve bende bunu sağlamaya çalıştım. Seni bırakmadım, seni kırmadım hatta sen eğlen diye birçok şeyden fedakarlık ettim. Neden? Çünkü gerçekten de biraz olsun eğlenmeyi hak ettiğini düşündüm ama bugün yapma dediğim halde burnunun dikine gittin İrem."

Duygularım karışmıştı. Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. "Beni bırakacak mıydın?" diye sordum. Başını evet anlamında salladı. İçimde kopan küller rüzgarın etkisiyle dağıldı ve yanağıma düşen sıcak gözyaşıyla kendime gelebildim.

"Ne zaman bundan vazgeçtin?" İçimde kopan parçalara rağmen hala yavaşça ve sakince durabiliyordum.

"Ağlamaya başlayarak seni eve götürmem konusunda konuşmaya başladığında," diye cevap verdi. Buna sevinmeli miydim ya da beni kandırdığı için üzülmeli miydim?

"Şimdi de beni bırakıp gidecek misin? Sence bu daha kötü olmadı mı? Bana seni alıştırdın ve şimdi de hiçbir şey olmamış gibi gideceksin." Çenemi ağlamamak için sıktım. Ağlayıp kendimi daha fazla rezil etmek istemiyordum.

Uzunca bir süre bir sessizlik oldu. Yürümeye başladım. Burada daha fazla kalmak istemiyordum. Beni istemeyen birinin yanında olmak istemiyordum. Bu zaten hep böyle değil miydi? Hep istenmeyen bendim. Yadırgamam gerekiyordu. Aslında Ömer'in yapmış odluğu da beni kırmamakmış ama eninde sonunda öğrenmiş ve yine kırılmıştım. Sadece süresi uzamıştı.

Dün sahilde güneş doğduğunda yüzüne bakmıştım ve içime düşen korku onun gideceğini fısıldıyordu bana. O an inanmak istememiştim ama yapabileceğim bir şey yoktu artık.

"İrem?" Ömer bana seslendiğinde olduğum yerde durdum ve yavaşça ona döndüm. İki saniye sadece gözlerimin içine baktı. Ağlamamak için yutkundum. Daha sonra bana yürümeye başladı. Onu sadece izliyordum. Gittikçe bana yaklaştı ve kollarını cılız kollarıma sararak beni kendine yasladı. Uzun süredir tuttuğum yaşlar yanaklarımı tekrar ıslattı ve Ömer'e sarılarak başımı göğsüne koydum.

"Beni bırakma Ömer," hıçkırıklar boğazımı düğümledi. Sımsıkı sarılarak kokusunu içime çektim. Gitmesinden, beni bırakmasından korkuyordum. Başıma minik bir buse kondurdu. Geri çekildiğinde yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"Uzun sürmeyecek İrem, bu konuda sana söz veremem," dedi.

"Olsun," ağzımdan çıkan hiçbir şeye dikkat etmiyordum. O an gitmediği önemliydi benim için. Gideceği gün geldiğinde olsun dediğim için belki de pişman olacaktım ama umurumda değildi.

Elimi tekrar tuttuğunda omzundan düşen ceketi tekrar üzerime çektim. Başıma keskin bir ağrı girmişti. Islak gözlerimi Ömer'e çevirdim. Cebinden bir paket çıkararak dudağına bir sigara dalı sıkıştırdı. Tek gözünü kısarak sigarasını yaktı. Sigara en çok ona yakışıyordu. Madem gidecekti. Gideceği güne kadar bende geçireceğimiz her anı dolu dolu yaşayarak geçirmek istiyordum.

Onu uyurken izlemek, nefes alış verişine uyum sağlamak, güldürmek, kızdırmak...

Her şeyi tamamladıktan sonra gitmesine izin verecektim. Ama şimdi olmaz, şimdi hazır değilim. O güne kadar hem onu hemde onu hazırlayacaktım.

Kırılan bir cam parçası ciğerime batarak nefes alıp vermemi engelliyordu.

Ömer cam kırıklarıyla dolu bir yoldu ve ne olursa olsun o yoldan geçecektim. Belki sonunu göremeden, belki de sandığımdan daha az hasarlı. Tamamlamaya çalışacaktım her şekilde.

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin