BP- 32

3.9K 174 2
                                    

Y/N: Herkese merhaba, okuyan kişilerden özel mesaj atarak gidişatın nasıl olduğunu öğrenmeye çalışıyorum ama bölümün altına da küçük küçük yorumlarda bulunursanız çok sevinirim. Bugün çok uyumadan ikinci bölümü yayınlamak istedim. Umarım beğeniyorsunuzdur.

İyi okumalar!

Playist: Enrique Iglesias - Little Girl


Alaycı bakışlar arasında okula girdim. Aylardır adım bile atmadığım okulum. Garip hissettirmişti çünkü ben okumuyormuşum gibi, bir başkası benim yerime okula geliyormuş gibiydi sanki. Okulla bağlantımı kaybetmiştim.

Uzakta Pınar'ı gördüğümde olduğum yerde bir süre oyalandım. Bir grup kızla ve erkeklerle oturuyordu. Hepsi gülüyor ve şakalaşıyordu. Yanına gidip rahatlarını bozmamak için adımlarımı okula doğru çevirdim. Zaten bensiz mutsuz olmasını beklemiyordum. Pınar'ın hayatı devam ediyordu, okulda onu seven bir grup vardı.

Sınıfa çıktığımda kapıda dikilen Onur ve yanında başka sınıftan bir kızla konuşurken buldum. Kim bilir ne çapkınlıklar yapıyordu. Yanından geçmek üzereyken kolumdan tuttu.

"Kaçak Prenses, nerelerdeydin?" dedi.

"Artık okula gelmeye çalışacağım," dedim. Kız gözlerini devirerek başka yöne baktı.

"Hım çalışacaksın, senden beklenmeyen tavırlar," dediğinde kıkırdadım, gözüm tekrar kıza kaydığında benden rahatsız olduğunu belli eden bakışlar atıyordu, daha fazla rahatsızlık vermemek için sınıfa girdim. Arka sıraya geçip oturarak kulaklığını kulağıma taktım. Biri kulaklığımı çektiğinde Onur'la karşılaştım.

"Erken bitti konuşmadınız?"

"Kızı tam ayarlamıştım ama yanlış cümleler sarf etti, bende kovdum," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Onur kızlara biraz daha olumlu yaklaşır mısın? Ayrıca yanlış cümleler derken?" diye sordum. Kızı kovması için ne söylediği şeyleri tahmin etmeye çalıştım.

"Boş ver İrem sende neler var anlat?" dedi gülümseyerek aklım hala kızda olduğu için söylemesi için üsteledim.

"Seninle konuşmamı söyledi," dediğinde biraz durdum, böyle bir şeyi duymak şaşırtmıştı.

"Onur bunu yapmana gerek yoktu, git ve kızla konuş," dedim önüme dönerek. Tercih yapmasını istemesine hakkı yoktu ama beni değilde o kızı seçmesini istedim o an.

"İrem sen benim kardeşimsin insan kardeşini değilde nasıl başka bir kızı tercih eder. Sana böyle bir şey sorsalar sen ne cevap verirdin?" dediğinde ona baktım. Beni gerçekten de kardeşi olarak mı görüyordu? Minik bir gülümse dudaklarımda belirdiğinde sıkıca Onur'a sarıldım.

"Seni seviyorum Onur."

Yanağımı sıkarak yanımdan kalktı ve o anda sınıfa Pınar girdi. Koşarak yanıma geldi. Dün akşam okula geleceğimden bahsetmemiştim ve Şenay'ı dövdüğümü de bilmiyordu. Ona her şeyi anlattığımda beni sessizce dinledi çünkü böyle bir şeyi yapabilceğime inanmıyordu ve bundan dolayı şaşkınca bana bakmıştı. Her şeyi anlattıktan sonra ona baktım.

"Yıllardır bu anı bekliyordum," dedi. Daha sonra gülerek," İyi yapmışsın İrem sonuna kadar arkandayım, bir kez de beraber dövelim," dediğinde kıkırdadım.

--

Öğle arası yorgunluktan ruh gibi dolaşmaya başlamıştım. Okula gelmek bu kadar yorucu olduğunu unutmuştum. Her şey bıraktığım gibiydi. Kantinden kahve alarak sınıfa doğru çıkmak üzereyken Pınar'ın takıldığı bir arkadaşını bir kızı sıkıştırdığını gördüm, etraflarına bir sürü kişi toplanmış kavgayı izliyorlardı. Uzaktan bir süre izledim ve sıkıştırılan kız ağlamaya başladığında kalabalıktan yükselen gülüşme sesleri sinirimi bozdu. Kahvemi bir kenara bırakarak kalabalığa doğru koştum ve insanları yararak ortaya çıktım. Şimdi de bütün gözler bana çevrilmişti.

"Neler oluyor burada," diyerek bağırdım. Normalde böyle bir şeyi yapacak gücüm yoktu ama ağlayan kızın acılı yüz ifadesi içimde bir şeyleri dürtüklemişti. Sıkıştırdığı kızı bırakarak bana döndü.

"Vay! Ezik İrem'e de bakın. Neler söylüyor?" dediğinde yine gülüşme sesleri duyuldu.

"Zavallısın sen, insanları parmakların da oynatabileceğini inanıyorsun ama buradaki herkes seni sevdiğinden değil senden korktukları için arkadaş. Yarın ya da bir başka gün etrafında kimse kalmayacak. Asıl sen eziksin," dediğimde bir süre sessiz kalarak etrafına baktım.

"İşte şimdi bittin sen," diyerek üzerime atıldı ve yanağıma sert olamayan bir yumruk geçirdi. Arkaya doğru sendeleyerek yerimde durdum. Daha önceden öğrendiğim için acıdığını belli etmeden hızla kızın üzerine yürüdüm ve karnına bir tepme attım. Beklemediği için önüne doğru büküldü, kolunu kavrayarak arkasına döndürdüm ve duvara dayadım. Çenesini sıkıca kavrayarak tırnaklarımı yanağına geçirdim. Acıyla çığlık atıyordu ve bu ses bana zevk veriyordu. "Şimdi beni iyi dinle, bir daha hiç kimseye bulaşmayacaksın. Eğer bulaşırsan sonun iyi olmaz," kafasını duvara vurarak tekrar kendime çektim ve dudaklarımı kulağına yapıştım, "Anladın mı beni," diye sordum yavaşça kafasını salladığında hızla elimden bıraktım ve yere düşünü izledim. Kafasını tutarak yerde kıvranmaya başladı.

Kalabalık şaşkınlıkla bana bakıyordu. Geçmek için yürüdüğümde bana yol açtıklarını gördüm. Kahvemi bıraktığım yerden alarak sınıfa doğru çıktım.

Yıllardan beri yapmak istediğim ama içimde tuttuğum şeyleri sırayla yapmaya başlamıştım. Kendimi iyi hissetmiyordum ama kötü de değildim. Bunu yaptığım için okul idaresi nasıl karşılardı bilmiyorum ya da babam.

Soğuyan kahvemi atarak sırama oturdum ve başımı sıraya dayayarak gözlerimi kapattım.

Omzum sarsıldığında kafamı sıradan kaldırdım, kısa süreli de olsa uyumuştum. Pınar tepemde heyecanla bana bakıyordu. "Pınar yine ne oldu yahu?" diye sordum.

"Sen nasıl burada böyle rahatça oturabiliyorsun, bütün okul seni konuşurken," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Nasıl bütün okul beni konuşuyor, Pınar salak salak işlerle uğraşma," diyerek kafamı sıraya geri koydum. Tekrar omzumu sarsmaya başladı.

"Berin'i dövdüğünü herkes görmüş," dediğinde kafamı sıradan hızla kaldırdım. "Herkes seni konuşmaya başladı ve herkes sana inandığını söylüyor. Kimse onu sevmiyormuş," dedi.

"Yakın arkadaşındı bir zamanlar," dediğimde dudağını dişledi.

"Yaa!öf eskidendi, hem bende sevmiyordum," dedi. Umursamaz bir şekilde omuz silktim.

"Hadi dışarı çıkalım ve herkes seni görsün," dediğinde sinirle Pınar'a baktım.

"Asla böyle bir şey yapmam, bırak sen git dışarı," diyerek sıraya tekrar koydum kafamı.

Öğleden sonraki dersleri yarı uyuyarak yarı uyanık bir şekilde dersleri bitirdim. Pınar'la beraber okuldan çıkmak üzere ayaklandım. Başıma keskin bir ağrı girmişti, kulaklığımı çıkarak kulağıma taktım gürültüyü kesip kendi iç dünyama giriş yaptım. Bir süre öylece yürüdükten sonra etrafımda bana bakan sayısını görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. Umursamaz bir şekilde Pınar'ın özel arabasına bindim. Başımı cama yaslayarak bana bakanlara baktım.

"Ya dediğimde abartmamışım gördün mü?" dediğinde yavaşça başımı salladım. Hiçbir şey umurumda değildi. Ömer yoktu, Kıraç beni kandırmıştı, Şenay'ı istemeden de olsa dövmüş ve okulda haksızlığa karşı gelmeye çalışırken eziklikten popülerliğe terfi etmiştim. Her şey çok hızlı gelişiyordu.


"Şu hayatın iğrençliğine bakın, kendi cesedimi taşıyormuşum gibi!

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin