BP- 6

11.4K 445 58
                                    

Y/N: Bölüm üzerinde pek yoğunlaşamadım. Kötü oldu sanki, telafi edicem. Okuduğunuz için teşekkür ederim!
Multimedia: Buğra var. (Aslında aklımda ki karaktere uyan sadece Buğra oldu.)
Playist: Maroon5- Maps

Ömer'den bana kalan tek şey o gün yırtılan tişörtümün yerine giydirdiği beyaz tişörtü. Üzerimden dikkatlice çıkararak koklamıştım ama hiçbir şey kokmuyordu. Ne bekliyordum ki pembe bir dizide değildim ya da bir kitap karakteri. Eğer kitap karakteri olacaksam yazar beni ana karakter olarak bile yazmazdı.

Ömer garip birisiydi, hem beni merak edip evime kadar gelen hem de umursamadan çekip giden biri. Melis o günden beri başımı şişiriyordu. Şenay ölümcül bakışlarını bana atıyordu. Anlamıyorum ki neden Ömer?
Şenay sürekli zengin, parası var diyerek ortalıklar da dolaşıyor. Para gözlerini boyuyordu bunların.

Gören Melis'le gerçek kardeşim sanır o derece yakın duruyor bana. Ne istersem yapıyor. Bugüne kadar bana ne çektirdiyse acısını çıkarıyordum. Bütün gün istediğim her şeyi ona yaptırıyordum ve bu gerçekten müthiş bir şeydi. Ama Ömer'le beraber olamaması ne kadar da üzünç olacaktı!

Onu Ömer'den uzak tutmak için her şey yapmaya hazırdım. Gerekirse Ömer'le konuşurdum, ki bu en son isteyeceğim şey.

Odamın kapısı açıldığında çantamın içine cüzdanımı koyuyordum. Pınar bana gülümseyerek sarıldı. Okul çok yoğundu ilk sınavlar bitmişti ve ikinci sınavlar gelmeden kız kıza dışarı çıkmak istemiştik.

Ömer'in evime gelmesinin üzerine tam bir ay geçti. Ondan haber almadığım ya da görmediğim koskoca bir ay.

Siyah pantolon üzerine salaş kırık beyaz kazağımı giymiştim. Hırkamı giyerek odadan çıktık.

Bir süre vitrinlere baktıktan sonra bir kafeye oturduk. Biraz gergindim, olup biten her şeyi anlatacaktım. Pınar'da anlamış olmalı ki mağazaları gezmek için ısrar etmedi.

Bir süre gelen ya da giden insanları izledim. Kahvenin sıcaklığı ellerimi tatlı bir şekilde yakıyordu. Bir yudum alarak boğazımı yakıp akmasını bekledim. Boğazımı temizleyerek Pınar'a baktım. "Ben birisiyle tanıştım." Biraz bekledim ama sözümü kesmediği için devan ettim. "Parkta, simsiyah giyinmişti. Gözlerinin mavi tonunu görmeliydin değişik bir maviydi. Görünüşüne bakarak serseri diyebilirsin ama gözleri çok masumdu."

"İrem o çocuk sana bir şey mi yaptı? Doğruyu söyle! Ya da dur kalkalım polise anlat." Telaşlanarak çantasını eline aldı, kolundan tutarak yerine oturttum.

"Saçmalama Pınar, beni dinle."
Zaten aylarca bugünü beklemiştim anlatmak için, Pınar'da polise gidelim diyor.
"İşte sözde ben onu kızdırmışım, tuttu bu beni kolumdan kötü bir yere götürdü. Biraz durduktan sonra evime bıraktı. Ben tekrar onu görmek için oraya gittim ve orada biri bana saldırdı. Yani tam tecavüz edicekti."

Pınar bana kocaman olmuş gözlerle baktı. Sinirlendiğinin farkındaydım ve kızmasından korkuyordum. "Ne yaptı dedin? Tecavüz mü? İnanmıyorum İrem niye daha önce anlatmıyorsun? Şimdi çıldırcam ya."

"Sakin ol sonra Ömer geldi ve beni kurtardı." Dudaklarımı kemiriyordum. Bana destek olmasını beklerken daha çok kızmıştı.

"Aferin ya sana kocaman aferin. Tebrik kartı ister misin İrem hanım? Ömer yüzünden oraya gittin ve bil bakalım kim kurtarmış yine Ömer."

Pınar kollarını kavuşturmuş bana bakıyordu. "Bana destek olmanı beklemiştim." Ağlamak istemiyordum ama çoktan gözlerim dolmuştu. Pınar hala bana bakıyordu. Bu sefer gerçekten sert davranıyordu. Yaşlarımı sildim ve burnumu çektim.

"İrem böyle bir şeyi nasıl saklarsın? Az kalsın tecavüz edilecekmişsin."

"Ama etmedi, tamam kabul ediyorum iyi şeyler yapmadım. Başıma bir şey gelmedi." Yine kollarını kavuşturmuştu. Bir süre ben hariç herkese bakmıştı. Çoktan kahvem bitmişti. Boş bardakla oynuyordum, canım sıkılmıştı. Pınar'la sessiz geçen on beş dakikanın ardından kalkmak için hareletlendiğin de bende kalmıştım. Bu kadar tepki vermesinin nedenini bir türlü anlayamamıştım. Peşinden ona yetişmeye çalışmıştım. Çok hızlı ilerliyordu. Taksiye binerek benim evimin daha sonra kendi evinin adresini vermişti. Ne olursa olsun beni düşünüyordu. Kafamı cama doğru çevirerek Pınar'a bakmamaya çalıştım. Evin önünde inerek eve doğru ilerledim.

Kapıyı Aysel teyze açmıştı. Çantamı ona vererek salona geçtim. Salonda beni bir süpriz bekliyordu. Babam Şenay ve üvey kızıyla beraber oturuyordu. Sağında kızı solunda karısı vardı. Onları gülerken gördüğüm de bir süre izledim. Mutlulardı, babamın aklına bile gelmemiş olmam beni kırmıştı.

Babam en sonunda beni fark ettiğinde yanına çağırdı. Ağlamamak için dişlerimi sıkarak yanına gittim. Ayağa kalkarak bana sarıldı. Bir süre ayakta öylece kaldık. Şenay bizi zorla ayırmıştı. Tekrar eski yerlerine oturdular. Tekli koltuğa oturarak onlara baktım. Sanki üvey çocuk benmişim gibi dışlanıyordum. Bu mutlu aile tablosunu daha fazla seyretmemek için salondan ayrıldım. Kimbilir ne zaman benim yokluğumu fark edeceklerdi?

Ne kadar da acıklı bir durum! Kendi evimde dışlanıyordum. Annem yoktu ve şimdi bana geriye kalan tek kişi babamdı yakında babam da benden vazgeçirdi.

Pınar'ı aradım ama meşgul çalıyordu. Neden böyle yapıyordu? Yatağıma oturarak bir süre telefonumla oyalandım. Ömer'in telefon numarası hala kayıtlıydı. Tam onu arayacağım sıra vaz geçtim. Onunla konuşmak istemiyordum.

--

Akşam erken yatmıştım. Beni yemeğe çağırsalar da gitmemiştim. Onların yüzünü dahi görmek istemiyordum. Sabah zorla uyandırıldığım da Pınar başımda dikiliyordu. Şaşırarak hızla yataktan kalktım.
"Pınar bir şey mi oldu?"

"Hayır ama hemen hazırlamalısın." Ona anlamsızca baktım. Sabahın köründe nereye gidecektik? Karşı çıkmayarak hemen giyindim. Yine ne giyiceğime karışmıştı. Bu huyundan bir türlü vaz geçmiyordu.

Bir tane taksi durdurarak bindik. Bana bakmadan "O gittiğim yerin adresini ver." Sesi hala sinirliydi. Oraya gitmek istemiyordum.

"Hayır oraya gitmek istemiyorum. Pınar yalvarırım oraya gitmeyelim." Pınar hala bana bakmıyordu.

"Adresi ver dedim!" Bağırdığın da irkildim. Taksicinin bizi izlediğini fark ettiğimde daha fazla uzatmak istemediğim için adresi verdim.

"Son." Yazan tabelanın önünde indiğimizde huzursuzca kıpırdandım. En son buraya geldiğimde iyi şeyler yaşamamıştım. Pınar korktuğumu anlamış olmalı ki koluma girdi.

Beraber sokağa girdik. Buraya iki kez geldiğim için alışmıştım ama Pınar ilk defa geliyordu ve etrafı inceliyordu. "Burası iğrenç bir yer." Yüzünü tiksinerek buruşturdu.

"Pınar buraya neden geldik?" Yanımızdan geçenler bize bakıyordu. Pınar'da korkmuş olmalı ki koluma daha çok girmişti.

"Çünkü burayı ve o çocuğu görmek istedim."

Bir an olduğum yerde durdum. Tabi ya buraya neden geldiğimizi sanmıştım ki? "Hayır, ben onu görmek istemiyorum." Pınar'ı çekiştirmeye başladım ama gitmek için direniyordu.

"Hayır İrem onu görmek istiyorum. Gerçekten başına bir şey gelmediği şükretmen gerekiyor. Şimdi onu nerede bulabileceğimizi söyle."

Etrafa baktım, burası onundu ve her yerde olabilirdi. Birisine de sormak istemiyordum, o gün sorduğum da hiç iyi şeyler olmamıştı. "Bilmiyorum Pınar, burasını bende tam bilmiyorum."

Beraber etrafa bakarak yürümeye başladık. Karşıdan bu tarafa doğru yürüdüğünü görünce olduğum yerde durdum. Sert yüz ifadesi, masum mavi gözleri ve simsiyah giyimiyle insanı etkiliyordu.

Buz ParçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin